Kampanyanın başarılı olabilmesi için gerekli olan 60 milyar USD seviyesine henüz ulaşılamamıştır.
Dolarizasyon, ekonomide ulusal para birimi yerine döviz cinsinden tasarrufların değerlendirilmesidir. 2002 – Kasım 2016 döneminde Türk bankacılık sisteminde dolarizasyonun %57 seviyesinden %39 seviyelerine düştüğü görülür.
Son 14 yıllık dönemde güçlü TL politikası ve ekonomik istikrar başarılı olmuştur. Aynı dönemde mevduat ve katılım fonu tabanı ise 138 milyar TL’den Kasım 2016 itibariyle 1,363 trilyon TL’ye yükselmiştir. Bu tutarın %39’u yabancı para cinsinden mevduat ve katılım fonundan oluşur. Bu durum dövizini bozdur kampanyasının tam anlamıyla karşılık bulması durumunda kurdaki düşüşün sağlanabileceğini göstermektedir. Ancak paylaşılan verilere göre sadece 10 milyar USD’lik gerçekleşme olduğu bilinmektedir.
Başka bir ifade ile 530 milyar TL’lik dövizin 35 milyar TL’lik kısmı bozdurulmuştur. Kampanyanın başarılı olabilmesi için gerekli olan 60 milyar USD seviyesine henüz ulaşılamamıştır. Dolarizasyonda da iyileşme olmayacağı, sene sonu itibariyle bankaların döviz cinsinden mevduat ve katılım fonlarının azalması değil, kurdaki artış nedeniyle TL cinsinden yükseleceği anlaşılmaktadır.
Toplamda ise bankaların mevduat ve katılım fonu tabanının sene sonu bilançosunda büyüdüğü görülecektir. Ancak bu büyümede kur etkisi ve kaynakların nemalandırılmasından ortaya çıkan artışın sanal etkisinin olacağını belirtmek gerekir. Yani bankaların kaynak tarafında tasarruftan kaynaklanan gerçek büyümenin sınırlı olacağını ancak kurdaki artışın ve faiz/kar payı tahakkuklarının etkili olacağı bilmek gerekir.
Bankaların aktif tarafta da %33 seviyesinde döviz cinsinden kredileri yer aldığından aktif büyümesinde de kur etkisi olacaktır. Sene sonu bilançosu bakımından bankaların bu sene ortalama üzerinde büyümesi büyük oranda kurdaki artışlardan beslenecektir.
Bankaların mevduat ve katılım fonları ile kredinin içinde benzer oranlarda döviz cinsinden varlıklar ve kaynaklar barındırması önemli bir kur riski taşımadıklarını gösterir. Bu nedenle dövizini boz kampanyasının banka bilançoları üzerinde önemli miktarda olumsuz etki yapmayacağı anlaşılabilir.
Ancak kurla mücadelede anlık çözümler nedeniyle operasyonel çözümler ortaya koymak daha önemlidir. Tasarrufların artırılmasına yönelik tedbirler çok önemlidir ve takip edilmelidir. Bunların yanında nükleer santral yatırımları gibi dışa bağımlılığımızı azaltacak projeler ve ihraç edilebilir ürünlerin üretilip pazarlanmasına yönelik hamleler üzerinde daha fazla yoğunlaşılmalıdır.
Teşvik paketleri hazırlanmakta fakat neleri ihtiva ettiği, nasıl yararlanılabileceği, iş fikirlerinin kime sunulacağı, kimin dinleyeceği, gerçekten teşvik sunulup sunulmayacağı gibi bilgileri paylaşacak dağıtım kanalları yetersiz veya bulunmamaktadır. Teşvik, hibe programları hazırlanmadan önce bu faaliyetlerin ilgililerine ulaştırılacağı kanallar hazırlanmalıdır. Az da olsa teşvik var, bilen ve yararlanabilen yok.