Önce adını koyalım, halkım doları seviyor.
Hangi fikirde olursa olsun, ister Amerikan karşıtı, ister pür liberal. Konuşsanız dolarizasyonun ne kadar kötü olduğunu anlatır, ama gider yine dolar alır. Veya aldığı dolarları satmaz. O yüzden Türkiye'nin yumuşak karnı dolardır. Halkım ekonominin nasıl gittiğini kendince dolara bakarak belirler. Bir ölçüdür onun için.
Gerçekte dolar, hele Türk ekonomisi için bir ölçü değildir. Spekülatif ataklar, yalan yanlış haberler, derecelendirme kuruluşlarının eksik "derecelendirmeleri" ekonominin bütününden bağımsız olarak doları yükseltir. Buna bir de uluslararası gelişmeleri ekleyin bakın ne oluyor?
Topluma doların neden yükseldiğini anlatmak çok zor olur. Dinler, dinler yine gidip bildiğini yapar. Geçenlerde bir müteahhit dostumla çay içerken, "En çok neden şikayet ediyorsun" diye sordum. Verdiği cevap şaşırtıcıydı: "Ev sattığım herkes, ama istinasız herkes aynı şeyi söylüyor" dedi. "Senden ev alacağıma dolar alsaydım, şimdi çok kâr etmiştim."
Aslında anlaşılan bir ev alacak kadar parası olan insanlar bile geçmişe bakıp, kendilerine kızıyorlar her halde, dolara yatırmak yerine ev aldıkları için. İnsanoğlunun algısı seçici. Bütünü unutup arada sınır hareketleri ve atakları hatırlıyor. Elinde yıllarca dolar tutup zarar edilen zamanlar siliniyor anlaşılan.
Peki bu durum böyle diye ne yapmalıyız? Oturup kabul mu etmeliyiz? Geleceğimizi ipotek altına alan bu yanlış anlayışı değiştirmemeli miyiz?
Öncelikle doların bir yatırım aracı olarak görülmesinin önüne geçmek gerekir diye düşünüyorum. Ev almayıp, dolar almayı düşünen insanlara tek tek anlatmalıyız. Tabii, yatırım yapmayıp dolar içinde boğulanlara da.
Geçenlerde tüm parasını dolara yatırdığını söyleyen birinden duydum: "Dolar geldiği yeri unutmaz" diye. Kendince haklıydı. Evet belki unutmaz ama çok çok uzun bir zaman aynı adrese bir daha gitmeyebilir.