Star Tv'de yayınlanan 2. sezona daha yeni başlayan dizi bu hafta çat diye final yaptı.

Kuzgun.

Star Tv’de yayınlanan 2. sezona daha yeni başlayan dizi bu hafta çat diye final yaptı.

Reytingler beklenen yerde olmayınca, bu son kararı hemen verilmiş gibi.

Sanırım 3. bölümde apar topar final yaptılar.

Başrollerini Barış Arduç ve Burcu Biricik'in oynadığı dizi geçen sene başladığında nefes kesmişti.

Ben de her hafta heyecan ile bekliyordum.

Barış Arduç'un nefes kesen oyunculuğu beni benden almıştı.

Dizide yan hikayelerde ve yan rolde kim oynuyorsa oyunculuklar şahaneydi.

Diziler artık başlangıç için ya da bitiş için ne sezon tanıyorlar ne de başka bir şey tanıyorlar..

Dizinin reytinginin azıcık düşmesine ya da ilk 10’a girememesine hiçbir kanalın, hiçbir yapımcının ve reklam verenlerin tahammülü kalmamış.

Dizi sektörü o kadar büyümüştü ki, kıyasıya rekabet vardı.

Oyuncuları takip etmek imkansızlaştı, daha bir dizinin jeneriğinde adı akan oyuncunun, bir bakıyorsun başka kanal da başka rolde işi başlıyordu.

Oyuncularında yaptığı işe sarılacak zamanı kalmıyor, paldır küldür oyunculuk, paldır küldür bitişler, kimsenin ne işe ne seyirciye ne de kimseye saygısı kalmamış.

Bu duruma şahit olanda biz seyirciler.

Başrol oyuncuları inanılmaz büyük paralar alıyor, bu herkes tarafından bilinen bir gerçek.

Tam bilmiyorum ama yan rol oyuncuları, fena para almıyorlar diye duyuyorum.

Galiba işin meşakkatini ve parasız halini set işçileri çekiyor.

Gelelim esas konuya.

Yeni vakıf oldum yani bu konuda yeni bilgilendim.

Dizilerde kullanılan mekan paraları inanılmaz.

Mesela her dizide kullanılacak bir konak ya da bir malikane arıyorlar, aylık kirası 150 bin, 200 bin TL, ara mekanlar için 1 defalığına bile ödenen paralar korkunç.

Nereden biliyorum, benim Sarıyer’deki Neriman ablamın yatak odası kullanmak için bir defalığına 2 bin 500 TL teklif ettiler.

Mesela Kuzgun, hikaye gecekonduda başlıyor, tam karşısındaki evi de hikaye icabı kiralıyorlar, ailenin başka bireyleri birden bire çok zengin oluyor, hemen bir holding binası kiralanıyor, hemen bir malikane kiralanıyor.

Malikâne ve köşk mutlaka her dizi için aranıyor ve kiralanıyor, sanıyorum oradaki görkem ve şaşaa ile seyirciyi özendirip, vay be ne evler var, biz önünden bile geçmedik dedirtiyorlar.

Ülkemin gerçeği ve ekonomisi ile örtüşmeyen rakamlar havada uçuşuyor.

Duydukça imkansız yahu, bu paralar nereden çıkacak, topla çıkar bir türlü hesap yapamıyorum.

Nasıl ödüyorlar onu da bilmiyorum.

Dizi sektöründeki bu gerçeği olmayan rakamlar, ödemeler, seyirciye haksızlık ediyor.

Tam dizi başlıyor, işte bu benim dizim olur dediği, her hafta hikayesini beklediği dizi 5 bölümde kalkıyor.

Saygısızca bir süreç değil mi?

Televizyon ve dizi yapımcıları bir ara toplanıp güya iyi kararlar almışlardı.

Ama uygulama konusunda gerçekleri yakalayamadılar.

Mutlaka, ülke ekonomi gerçekleri ve kendi gerçeklerine dönmeliler, reytingi biraz düşen diziyi apar yapar kaldırmak yerine, makul ödenen paralarla diziyi devam ettirmeliler.

O zaman televizyon kanalları dizileri, reklam gelirleri ile rahatça karşılayabildiler.

Demek ki sisteminizde sorun var.

Seyirciye, saygı duymak zorundasınız..

Funda'nın aklındakiler...

... Havaalanı görevlisi Tuğçe hanıma, "Koca g...... büyüteceğine, aklını kullan, hoop hopp temas yok, temas yok, temas ben çingenelerle temas etmiyorum sokak süprüntüsü" diyen kendini bir şey sanan sarışın kadının davasında adalet cezasını vermiş.

Nasıl mı?

Hiçbir ceza vermeyerek ve beraat ettirerek.

Pes doğrusu, kadın koskoca havaalanında ve herkesin içinde görevliyi eze eze aşağılayarak hakaret etti sonuç ne, hiç.

Mahkeme bu sözler hakaret değil kaba söz demiş ve 1.740 TL para cezası vermiş, onu da 5 yıl ertelemiş.

Halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet ve bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama suçundan da beraat etmiş.

Ben bu işten ne anladım, insanlar diline falan hakim olmasınlar, savunsunlar hakareti küfürü, alayına sövsünler, nasılsa bir şey olmuyor.

Açın ağzınızı yumun gözünüzü sövün gitsin. Sonunda 1.740 TL verirsiniz , o da ertelenir.

Sonuç.

Söyledikleri, yaptıkları sarışın, yoluk kafalı, fake çantalı edepsiz kadının yanına kar kaldı.

Adalet çok can sıkıcı.

… Galatasaraylı futbolcu Emre Mor, İşte Benim Stilim yarışmacı kızlarından Yağmur Taktaş'a sosyal medya üzerinden DM'den mesaj atıyor .

Emre'ye birisi söylemiyorki, aman Emre'cim dikkat et, sosyal medya ünlü kızları kendilerine gelen mesajları ifşa ediyor ve gündeme geliyor.

Emre akıllanmamış, Sude diye bir kıza yine DM'den mesaj atmış, yine ifşa olmuş.

Erkekler kızlara DM’den mesaj atıp, şanslarını deniyor.

Ya kadınlar, birebir şahit olduğum mesajlar var. Sadece erkekler yapıyor asla diyemezsiniz, yeni nesil kızlar ve hatta orta yaş kadınları çok fena olmuşlar.

Adamlara durup dururken DM'den yazıyorlar, adamların yazdıkları DM'ye aradan iki saniye geçmeden cevap veriyorlar.

"Beni nereden tanıyorsunuz" saçmalığı içinde yazışmaya sohbete başlıyorlar.

Sanki seni nerden tanıdığının bir önemi varmış gibi, be kadın tuhaf yakışıksız paylaşımlarından olabilir mi?

Yıllardır kadın erkek eşittir, diye ne kavgalar ettik, ne tartışmalar ettik ya.

Tamamdır bu DM'den birbirine yürüme konusunda kadın ve erkekler eşittir.

Ahlaken adını ne koyarsanız koyun, o konuda eşitlik var bacılar.

Bravo size.