Bu işe taktım artık. Gazeteciliği böylesine tartışılır hale getirmek hiç de iyi bir gidişat değil.
Bu işe taktım artık. Gazeteciliği böylesine tartışılır hale getirmek hiç de iyi bir gidişat değil. Günümüzde gazetelerin geldikleri durumlarıyla ilgili söylenenleri, konuşulanları sağır sultanlar bile duydu artık. Gazetelerin okunma oranlarını en gerçek verileri satış trajlarıydı. Artık o tirajlar bile kimseyi çok da ilgilendirmiyor. Bir zamanların efsaneleri olan gazeteler artık değil efsane adlarından bile söz edilmez, herhangi bir durumda kaynak gösterilemez oldular. Artık haber takibinde kimse kaynak olarak gazetelerdeki haberlere başvurmuyorlar. Nasıl başvursunlar ki, bazı marketlerde alışverişler sırasında aldıklarınızın yanına promosyon olarak verilen gazetelerin varlığından söz edilir oldu. Çok eski değil ben de bir markette böyle bir şeyle karşılaşmıştım. Gazetecilikte elli yılını devirmiş, gazetelerde sabahlara kadar çalışmış, eve gitmeden, sabah gün ağarıncaya kadar gazete kağıt bobinleri üzerinde biraz kestirdikten sonra gün içinde çalışmaya devam etmiş yılların gazetecisi olarak bu karşılaştığım durumdan içim cız etmiş, bir zamanların efsaneleri olan gazetelerin geldiği duruma göz yaşı dökmüştüm.
Yine bir zamanlar günlük ve haftalık tiraj listeleri yayınlanır, gazetelerin günlük trajları konusunda bilgi sahibi olurduk ve aramızda tartışırdık, artık o da kalmadı. Kulağımıza gelen bilgilerle idare ediyoruz..
Artık kimse gazete tirajlarını merak etmiyor. Haberler, en etkin kitle iletişim aracı televizyonlardan da takip edilmiyor. Haberler artık, televizyonların izlenme oranlarını belirleyenler değil. Televizyonların izlenme oranlarını belirleyen artık bambaşka şeyler.
Yaşamımız sosyal medya paydaşlarından dijital kitle iletişim araçlarına yansıyan ve yansıtılanlara endeksli. Ve adına “dijital yayıncılık” denilen ve genellikle de yediden yetmişe herkesin esiri olduğu adına akıllı telefonlar denilen kitle iletişim araçlarına bağlı.
Hep bunlar gibi benzer içerikli şeylerden söz ettim yazılarımda;
“Gazetecilikte Dijital Darbe” başlıklı yazlarımda; İnternetin ülkemize gelmesiyle değişen yaşamımız ve nelere etki ettiği konusunu anlatmaya çalıştım. Dijital Yayıncılık’a tam olarak geçemeden, uzunca bir süre internetin yaşamımıza soktuğu birçok teknolojik araça çarçabuk adapte olduk. Bilgisayarla birlikte gelen ve hayatımızı hızla etkisine alan teknolojik farklılıkların en etkilisi, internetti.Günümüzün her saniyesinde, yediden etmişe, kadın, erkek ve çocuklarımızın vazgeçilmezi olan internet, kitle iletişiminde en etkin araçtı.
Giderek yaygınlaşan internet, birçok kitle iletişim taşıyıcılarını da beraberinde getirdi. Bilgisayarlar gelişti ve hızla küçülerek avuç içine sığacak boyutlara indi. Küçülen bilgisayarların en son icadı ise, adına “Akıllı Telefonlar” denilen cep telefonlar oldu.
İnternet, adına “Sosyal Medya” denilen bir başka iletişim ortamını yarattı. Önceleri sadece mesajlaşma ile gençliği esir aldı. Daha sonra, Facebook’un yarattığı Messenger, gençliğin vazgeçilmeziydi artık. Bilgi ve özel görüntüler ortalıklara saçıldı.
Bilgi iletişiminde daha etkili olan ve yoğun kullanılan Twitter, özellikle; iş dünyası, bürokrasi ve siyasal yaşamın en etkili bilgi taşıyıcısı oldu.
Var olanı çabuk tüketme alışkanlığımıza bir yeni kurban daha verdik. Facebook ve uzantısı Messenger “out” oldu yerini Instagram’a bıraktı. Özellikle gençler; yaşamından kesitleri yansıtan görüntüleri sergileyebilecekleri iletişim kaynağı olarak İnstagramı kullanmaya başladılar.
Bir başka dijital iletişim aracı Whatsapp; iş dünyasında, belge, mesaj ve görüntü taşıyıcı olarak en çok tercih edilen durumuna geldi. Farklılığı ise; mobil telefonlar üzerinden ücretsiz, sesli, görüntülü iletişim aracı olarak kullanılmasıydı.
Facebook, Messenger, Twitter, İnstagram ve Whatsapp, internette “Sosyal Medya” veya “Yeni medya” denilen fenomen kitle iletişim ortamını yarattılar.
Artık her işimizi, internetteki çözüm ortağı olarak gördüğümüz “Sosyal Medya” dediğimiz bu ortamlarda yapabiliyoruz. Haber, bilgi, görsel ve döküman paylaşma, yazılı ve görüntülü iletişimde en çok kullandığımız yöntem ve araç bu namıdeğer “Sosyal Medya”. Ve daha da etkileyici olsun diye, adına “Yeni Medya” dedik ve iyice markalaştırdık. İletişim Fakülteleri’nde bile özel bölümü var.
Bu “Yeni Medya”yı bir başka şekilde kullanmaya başladık. Başta gazetelerin ve televizyonların yönetimindeki web sayfaları olmak üzere, inandırıcılıktan uzak, masa başı haberlerin ortamı olan bir gazetecilik şekli yarattılar.”
Ve bugünkü yazıma da aylar önceki aynı başlığı atarak sonlandırıyorum. Çünkü değişen hiç bir şey yoktu. “Bu nasıl gazetecilik?.”