Borussia Dortmund ile İstanbul'da oynanan son Şampiyonlar Ligi maçının ardından Sergen Yalçın istifasını yönetime iletti ve (yönetimin de bu sefer "dur gitme" dememesi üzerine) Beşiktaş'a alt yapı oyuncusu olarak başlayan hizmeti –şimdilik kaydıyla- müstafi teknik direktör olarak noktalanmış oldu.
Borussia Dortmund ile İstanbul’da oynanan son Şampiyonlar Ligi maçının ardından Sergen Yalçın istifasını yönetime iletti ve (yönetimin de bu sefer “dur gitme” dememesi üzerine) Beşiktaş’a alt yapı oyuncusu olarak başlayan hizmeti –şimdilik kaydıyla- müstafi teknik direktör olarak noktalanmış oldu.
Aslında camia ile bütünleşmiş, geçen seneyi çifte kupa ile tamamlamış Sergen Yalçın karatında bir futbol adamının yönetim nezdinde daha fazla kredisi olması beklenirdi ama ne olduysa oldu ve bu macera hüzünlü bir şekilde bitti. Yıllardır BJK’yı takip eden gazeteci arkadaşlarımız bu kararın arkasındaki ana etkenin saha sonuçlarından ziyade yönetimle ilgili olduğu konusunda hemfikirler.
1991 yılında Gordon Milne zamanında ilk kez sırtına geçirdiği siyah-beyazlı formayla tam 230 maça çıktı Ali Rıza Sergen Yalçın. Nice şampiyonluklar, nice Avrupa zaferlerinde imzası var ve Beşiktaş JK Tarihi’ne adını altın harflerle yazdırmış bir yaşayan efsaneden bahsediyoruz. Yeteneği, becerileri ve futbol zekâsıyla akranları arasından sıyrılıp Sergen olduysa bunun altında Serpil Hamdi Tüzün merhumun emeklerini anmadan geçmek olmaz. Kilyos’tan her gün Fulya’ya gelmek, Sarıyer’de liseye devam etmek ve bu arada Sergen olmak macerasının arkasında Serpil Hamdi Hoca’nın azmi, sabrı ve emeği var elbette futbolcu Sergen’in gayreti kadar.
TV şovlarında jüri üyeliği de var, CV’sinde, Chelsea’ye Stamfort Bridge’de iki gol atmak da var. Beşiktaş dışında Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzon formalarını da ıslattı çeşitli kerelerde ekmek parası için, hatta bir de İstanbulspor macerası var bir sezon kadar süren. Etimesgut Şeker ve Eskişehir’i unutmayalım bu zengin CV’de. İşte böylesine renkli bir karakter Sergen Hoca, tam bir futbol emekçisi aslında.
2008 yılında Mustafa Denizli, Beşiktaş’ı çalıştırırken onun yardımcısı olarak başlayan teknik direktörlük kariyerinde Sarıyer, Gaziantep, Sivas, Kayseri, Eskişehir, Konya, Alanya ve Yeni Malatya’yı çalıştırdıktan sonra geçen sene başlarında yuvaya dönerek Beşiktaş teknik direktörü oldu. İlk sezonda ancak üçüncü olabildi ama geçen sezon hem ligi hem de Ziraat Kupası’nı kazanarak duble yaptı. Bu Beşiktaş’ta hem futbolcu hem de teknik direktör olarak şampiyon olma başarısı gösteren ilk kişi olma vasfını da CV’sine eklemek demek oluyordu Sergen Yalçın için.
İşte böylesine parlak bir kariyer, ter ve göz yaşıyla inşa edilmiş bir marka, Beşiktaş gibi geleneklere saygı duyan, vefalı bir camiada bile tutunamıyor ve sudan bahanelerle gönderiliyorsa bizim futbol âleminde vefadan bahsetmek imkânsız demektir. Oysa MANU efsanesi Sir Alex Ferguson da, Arsenal efsanesi Arsene Wenger de ilk geldikleri senelerde başarılı olamamalarına rağmen gönderilmedikleri için bugün birer marka olarak tarihe geçtiler. Kloppo Liverpool’a geldiğinde hemen şampiyon mu yaptı sanki takımını, hayır o sezon ancak sekizinci olabildi Liverpool. Şampiyon olabilmek için dört sene beklediydi hatırlarsınız.
Neyse şu anda Sergen Hoca’nın gitmesi için alınan kararda imzası olanları kimse hatırlamayacak ama Sergen Yalçın adı dünya durdukça Beşiktaş Tarihi’nde durmaya devam edecektir ve vefa güzel şeydir son tahlilde. Haydi kalın sağlıcakla.