Günümüzde dört veya beş yılda bir halkın temsilcilerini seçmek demokrasilerde sıkça uygulanan bir sistem… Halkın oyları ile yasamaya ve yürütme organlarına seçilenler ülkeye belli bir süre yön veriyorlar.
Ama bir de belli aralıklarla halkın oyuna başvurup önemli konularda halkın kesin kararını almak için uygulanan referandum yöntemi de var. Bu da İsviçre’de sıkça uygulanan ve demokrasiye zenginlik katan bir yöntem…
Beş yılda bazı yönetimler ve seçilen yasama organları yıpranabiliyor ve bazen de halkın desteğini kaybedebiliyor. O zaman önemli konularda halkın hakemliğine başvurmak bilhassa değer kazanıyor. Ama bunlarda olmadan halkın hakemliği her zaman katılımcı demokrasinin kalitesini arttırıyor.
Bu yüzden Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ndeki konumunu belirlemek için referandum yaparız açıklaması artık sitemimize yeni bir demokratik yöntemin katılacağı ve katılımcı demokrasinin daha da kalite olarak ihya edileceğinin habercisi.
Türkiye’de referandum yalnız anayasa değişikliği için yapılıyordu. Şimdi başka önemli konularda da referandumun önü açılırsa o zaman daha katılımcı ve temsil kabiliyeti yüksek bir demokrasi dönemine ülkeyi sokabiliriz.
Cumhurbaşkanımızın seçimlerden önce demokrasimizin kalitesini arttırma sözü vermişti. Perşembe günü söyledikleri de buna uyuyor.
Tabii ki oyunun kurallarını iyi belirlemek, referandum müessesesinin kötüye kullanılması ve dejenere edilmemesi için önlem almak da çok önemli.