Gazetecilikte temel bir kural vardır.
Gazetecilikte temel bir kural vardır. Bir şeyin haber sayılabilmesi için alışılagelmişten biraz farklı olması, çarpıcı özelliklerinin bulunması gerekir. Yani, “Her gün güneş doğar” demek haber değildir. Güneş doğmadığında büyük haberdir. Biz hayata böyle bakarız. Çünkü, kimse zaten bildiği, alıştığı şeyleri tekrar tekrar okumaktan izlemekten hoşlanmaz.
İşte CHP de böyle. Şimdi CHP’de bir tartışma varmış. Sayın Deniz Baykal alttan alta Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’da kafa gösteriyormuş. Sayın Fikri Sağlar, yönetime muhalifmiş. Ve bir Genel Başkan Yardımcısı yönetimi suçlayarak istifa etmiş.
Ya, Allah aşkına bunun neresi yeni, neresi alışılmadık, neresi şaşırtıcı? Deniz Baykal 40 yıldır bu durumda. Bir gram değişme yok. Bu durumdan çarpıcı bir haber çıkmıyor işte. Çıkamıyor. Sanki eski haberleri okuyor gibiyim.
Baykal böyle de, Fikri Sağlar cephesinde de durum farklı mı? O da aynı. Hep “Asi çocuk.” Hep bir ‘isyanlarda.’ Politik hayatının yarısı kendi partisinin yönetimleriyle çatışarak geçti.
‘İstifa ederek çekilme’ cephesinde de durum aynı. Bir istifa ettikleri gün haber olurlar, bir de eğer geri dönerlerse. Bir süre sonra ortalık yine eskisi gibi olacak. İstifa eden ettiğiyle kalacak. Sonra da herkes “Biz niye iktidar olamıyoruz” diye düşünecek.
Hal böyle olunca CHP’den yeni bir haber gelmiyor. Haa, hakkını yemeyelim tüm bu tantananın içinde yeni olabilecek tek bir gelişme var. O da, Kemal Kılıçdaroğlu’nun sertleşmesi. Yani parti içi muhalefete karşı. Disipline sevkler falan. Kılıçdaroğlu, ‘eşeğini dövemeyen semerini döver’ durumunda ama olsun. Bu daha önceki durumlardan biraz farklı. Açıkçası, tartışmaların bu cephesini ben de merak ediyorum.
Sanal tavuklar gagalasın sizi
Bu şekilde dolandırılanlara hiç üzülmüyorum. Yani, ‘kazanç’ vaad edilerek parası alınanlara. Son olarak internette ortaya çıkan sanal tavuklara ve sanal yumurtalara vermişler paralarını.
Sistem şöyleymiş: İnternette sanal tavuk alıyormuşsunuz. Ne kadar çok para verirseniz çiftliğiniz o kadar çok büyüyor, o kadar çok tavuk besleyebiliyormuşsunuz. Sonra bu sanal tavuklar sanal yumurtalar yumurtluyormuş. Siz de bunu ilk parayı teslim ettiğinize satıyormuşsunuz. Bir tür saadet piramidi. Yani bildiğin dolandırıcılık.
Sonra bu sanal tavuklara gerçek para verip sanal yumurta ile gerçek para kazanacaklarını düşünenler bir de bakmışlar ki kimse ortada yok. Şimdi yaygara yapıyorlarmış, “Dolandırıldık” diye. Diyecek bir şey yok. Bence hak etmişler.
Sanal tavuklara kaptırdıkları paralar yerine tanesi 20 liradan gerçek canlı tavuk alsalardı, balkonda bile besleseler para kazanırlardı. Satamasalar da yerlerdi. Hiç olmazsa protein ihtiyaçları karşılanır, böyle dolandırıcılara para kaptırmazlardı.
Benim böyle havadan para kazanma eğilimindeki vatandaşlara önerilerim var. Belki bir daha para kaptırmazlar.
1) Kimse salak değil. Hiçbiri kazançlı bir işi sizinle paylaşmaz. Olmayan bir parayı yoktan var edemez.
2) Kimse size para kazandırmak için uğraşmaz. Sanal ıvır zıvırlar adı üzerindedir. Yani, sanaldırlar. Sen onları gerçek ‘sanarsın.’
3) Bir şey gerçek olamayacak kadar iyi görünüyorsa gerçek değildir. Hiç çalışmadan iki tıkla para kazanmak yok. Eğer üstün bir bilgisayar programcısı değilsen. Cebinde 500-1000 lirası olan ortalama bir kişi isen yapılacak en iyi şey gerçek çalışmadır.