Marmara'daki müsilaj sorunu çevre konusunu bir kez daha gündemimize getirdi.
Çevreyi korumayı bile siyasete alet edenleri, ağacı bahane yapanları ve çevre ile ilgili nutuklar atanların, terör örgütleri ormanlarımızı acımasızca yaktığında tek kelime etmemelerini konuşmayacağız bugün!
İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batıracağız.
Marmara’daki müsilaj sorunu çevre konusunu bir kez daha gündemimize getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan müsilaj sorunu için “temeli arıtılmadan denize dökülen sulardır” diyerek “Yaparız. Haliç'i nasıl temizlediysek ki daha büyük belaydı, müsilaj belasından denizlerimizi temizleyeceğiz. Benim korkum Karadeniz. Karadeniz'den yayılır Marmara'ya gelirse bu bela büyür.” ifadelerini kullandı.
İnsanoğlu böyle giderse kendi eli ile dünyanın sorunu getirecek.
İslam dini ile tanıştığımda hayvanlara ve çevreye verilen değeri gördüğümde hem şaşırmış hem de inanılmaz mutlu olmuştum.
Yerde duran bir çöpü kaldırmanın sünnet olduğu bir dinden bahsediyoruz.
Malum çevre bilinci çocukluktan başlar. Çocuklarımıza mesela denizin bir çöplük olmadığını ve her attığımız plastik çöplerin denizlerimizi kirlettiğini öğrettik mi?
Hayır, birçoğumuz öğretmedi ne yazık ki!
Sonuç; plastikler denize atık olarak ulaştığında varlığını uzun yıllar koruyor, bu da doğal yaşam için bir tehlike haline dönüşüyor. Gelecek nesile kötü bir dünya bırakıyoruz.
Çevre hayatımızda kaçıncı sırada?
Lütfen bunu kendinize sorun!
Şunu bilmelisiniz ki çevrenin de bir sağlığı var, o sağlığı düzeltmek de bizlerin elinde…
Sürdürülebilir bir yaşam ve sürdürülebilir bir çevre için devletimizin de olduğundan daha fazla bu konuda bilinçlendirme yapması gerekiyor.
Çevrenin doğal yapısı bozulduğunda çok kötü sonuçlar bizi bekliyor olacak.
Allah ayetinde “Göğü yükseltti ve dengeyi O koydu. Sakın dengeyi bozmayın.” diyor.
Rahman diğer bir ayetinde “O sizi yeryüzünden (topraktan) yarattı ve sizi oranın imarında görevli kıldı” diye buyuruyor.
Dünyada hiçbir şey boşuna yaratılmadı.
İslam dininin öğretileri ise çevreye zarar vermenin neticelerini bize anlatıyor.
Çevrenin de bizlere Allah’ın bir emaneti olduğunu unutmamamız lazım.
Tabii çevreyi korumak ancak vicdani bir duyarlılığın sonucudur.
Hz. Peygamber çevreyi koruyan, enerjiyi israf etmeyen duyarlı bir neslin öneminden bahsederek
kıyametin kopacağı bilinse dahi eldeki bir ağacı dikmekten vazgeçmeyin demişti.
Daha ne anlatılsın?
Çevreyi korumak her Müslümanın görevidir.
Not: Biraz dinlenelim. İki hafta sonra bu köşeden kaldığımız yerden devam ederiz inşallah…