İlla kendinizi göstermek zorunda mısınız? İlla hayatınızın bir bölümünü paylaşmanız mı lazım?
Hay sizin Instagramınıza, canlı yayınınıza. Hay atacağınız havaya, vereceğiniz mesaja. Yapmayın arkadaş. Yapmayın. Anlayın artık ülke gerçeklerinden kopuk yaşıyorsunuz. Ama bunun farkında bile değilsiniz. İlla kendinizi göstermek zorunda mısınız? İlla hayatınızın bir bölümünü paylaşmanız mı lazım?
En son sosyete modacısı Nur Yerlitaş çarpıldı. Çarpıldı diyorum çünkü gerçekten kamyon çarpmışa döndü. Hikâye şöyle: Nur Hanım bir yaş gününden “Canlı yayın“ yapıyor. Tam konuşurken, yandan birileri, belli ki “Yapma şehitler var” diyor. Hanımefendi “Şehitler, mehitler yeter artık” cevabını veriyor. Bu duyulan. Görülmeyen kısmında yani bu lafın arka planında “Şehitler var denilerek eğlencemiz engelleniyor” düşüncesi yatıyor. Bundan sonra ayıkla pirincin taşını.
Sonra uğraş dur. “Aslında onu demek istememiştim” de, vatan millet sevginden dem vur, kendini anlatmaya çalış. Ama mal ortada. Bir süre sonra bu açıklama değil, ilk görüntüler kalacak akıllarda. Bayağı bir süre yapımcılar bile uğramayacak kapına. Çünkü onlar da tepkilerden korkacak. Elbise diktirmek isteyenleri bilmiyorum. Ama muhtemelen gizli gelip giderler makul bir zaman.
Ve açıkça Nur Hanım bu işte ilk “Çarpılan” da değil. Birçok “Ünlü”, “Ünlü” adayı, dikkat bağımlısı, ilgi taleplisi aynı yolda heder oldu. Daha önce Twitter’da çarpılıyorlardı, şimdi buna bir de Instagram eklendi.
Şimdi anladınız mı aslında gazeteciliğin, televizyonculuğun ne kadar önemli bir profesyonel bir iş olduğunu. Çünkü bir gazeteci, yazacağı satırın nerelere gidebileceğini hesap ederek laf söylemek zorundadır. Anında bütün olasılıkları düşünür.
Sizler ülke gerçeklerinden kopuk, dedikodu ile örülü küçük gündemlerinizde bu hesabı yapamazsınız. Kimse sizden yapmanızı da beklemez. Ama kişisel şöhret artırmanın veya üretmenin böyle yan etkileri de olur işte.
Bu “Canlı yayın” isteğinin temelinde bilinç altı duygular olduğunu düşünüyorum. “Bakın ben ne kadar zenginim, güzelim, iyi yaşıyorum”u ilan etme duygusu. Bir tür “Sosyal teşhircilik.” Bu teşhirciliğe teşne birçok insan olduğunu da biliyorum.
Ancak bu ülkenin kendine özgü şartlarını biliyor olmanız, takip ediyor olmanız lazım. Şehit haberleri gelirken, eğlence yerlerinden canlı yayın yapamazsınız. Yaparsanız eleştirilirsiniz. Asgari ücret konuşulurken, milyon avroluk aracınızla hava atamazsınız. Atarsanız en hafifinden şımarıklık ile suçlanırsınız. Bırakın zenginliğiniz, iyi hayatınız biraz gizli kalsın. Siz eskiden ne yapıyordunuz, nasıl yaşıyordunuz Allah aşkına.