Her ne kadar Türk Dil Kurumu "makine" olarak doğrusu budur dese de; büyük ünlü uyumu kuralı gereği biz "makina" yazımını tercih etmekteyiz.

Her ne kadar Türk Dil Kurumu “makine” olarak doğrusu budur dese de; büyük ünlü uyumu kuralı gereği biz “makina” yazımını tercih etmekteyiz.

Çamaşır makinası ile futbolun, sporun ne alakası var ? diye sormakta haklısınız, meramımı tam olarak anlatacak doğru kelimeleri bulabilir ve yan yana getirebilirsem yazımın sonunda ne demek istediğimi anlatabileceğimi umuyorum.

Aslında burada kastettiğimiz şey; kirli çamaşırların yıkanıp temiz hale getirilmesini sağlayan, çeşit çeşit model ve markalarda üretilmiş, evlerimizin vazgeçilmez demirbaşlarından, hanımefendilerin en büyük yardımcısı çamaşır makinaları değil; kaynağı belirsiz, yasal olmayan şekillerde kazanılmış ve vergilendirilmeyen gelirlerin bir şekilde yıkanıp temizlenerek sisteme dahil edilmesi işlemine piyasa jargonunda verilen addır.

Uzun yıllardır dünya üzerinde bu işle ilgili üretilen türlü enstrümanın deşifresi ve takibi ile ilgili vergi uzmanları, mali polis ve devletlerarası hukuk sistemleri üzerinde yapılan çalışmalar, istenilen sonucu vermemiş ve bazı gri alanlar net ve şeffaf hale getirilmediği için erbabı tarafından sık sık başvurulan bir arka kapı olmaya devam etmiştir.

Daha önceki yıllarda bazı körfez ülkelerine yapılan astronomik bonservis bedeli ile futbolcu transferlerinden sonra, son zamanlarda gazetelerin spor sayfalarında yağmur gibi haberlerini gördüğümüz Çin futbol takımlarının flaş futbolcu transferleri ve telaffuz edilen rakamlar da akıllara soru işaretleri getirmektedir.

Reel ekonominin, reel kuralları gereği; piyasada fiyat, “arz ile talep”in kesiştiği noktada oluşurken, bol sıfırlı bonservis bedelleri ve futbolcu maaşları bu realitenin oldukça uzağında gerçekleşmektedir. Uluslararası sanat müzayedeleri ile uluslararası yarış atı müzayedeleri netameli alanlar olarak mercek altındayken şimdi bir de Çin’e doğru ve Çin’den yapılan futbolcu/teknik adam transferleri, konunun uzmanlarının radarına girmiş bulunuyor.

Dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip, uyanan dev Çin’de futbola ilgi her geçen gün artıyor. Sponsorlar sayesinde desteklenen futbol takımları kadrolarını güçlendirerek kıyasıya bir rekabet ortamında mücadele ediyorlar. Futbolla geç tanışmış olmanın ve fiziki/biyolojik yetersizliklerinin acısını çıkartmak için de dünya futbol piyasasında ne kadar usta ayak varsa ülkelerine getirmenin bir yolunu buluyorlar. Çin Birinci Ligi ve hatta İkinci Ligi bile flaş transferlerle kadrolarını takviye edecek mali imkanlara sahip olduğu için şanslılar.

Bu ortam aynı zamanda, kirlenen çamaşırların da yıkanıp tertemiz olarak sisteme geri dönüşümüne eşsiz bir imkan sağlamaktadır. Avrupa piyasasında “transfermarkt” verilerine göre yıllık ücreti/maaşı 700.000 € olan bir futbolcuya Çin piyasasında 5 milyon € teklif edilmesi mümkün olabiliyor. Bonservisi birkaç milyon Euroyu geçmeyecek “top tepici”ler 50 ila 80 Milyon € bedelle takım değiştirebiliyor. Fakat ne hikmetse bu transferler hep Çin’e veya Çin’den yapılıyor. Bir ucu mutlaka Çin dışında oluyor. Çin’deki “A” kulübünden, Çin’deki “B” kulübüne yüksek bedeller transfer olan kimse duymuyoruz. Bu bile tek başına işkillenmek için yeterli sebep.

Merhum Sanat Güneşi Zeki Müren’in eski bir deterjan reklamında dediği gibi “ Bir müjde veriyorum, size “Alo” diyoruuum”