Z Kuşağı'na gelmeden önce Y Kuşağı'nı anlamamız lazım.
Alfabeden harf seçip kuşak ismi yapma modası bir hayli zamandır var. Daha önce 2000’li yılların başında “İndigo çocuklar” vardı; çok şey bekleniyordu onlardan; Dünya'yı kurtaracaklardı. İnsanlığın üçüncü bin yılda gideceği yolları onlar yapacaktı. Ama çok beklenti hayal kırıklığını getirdi ve İndigo Çocuklar unutuldu. Sonra Y Kuşağı çıktı. Aslında tamamen Batı ve Avrupamerkezci (Avrosentrik) bir bakış açısının ürünü olan bu adlandırma ile belli yıllar arasında doğan çocukları bu kuşağın içine koyduk. Avrupamerkezci hatta İngilizmerkezci (Anglosentrik) bir bakış açısıydı, çünkü Avrupa’nın kullandığı ve sömürgecilikle Dünya'ya yayılan Latin alfabesindeki “Y” harfinin İngilizce okunuşu (Vay) ile aynı şekilde okunan yine İngilizce “Why” (Neden) kelimesinin vurgulanmasından kaynaklanıyordu.
Neden Z Kuşağı?
Z Kuşağı’na gelmeden önce Y Kuşağı’nı anlamamız lazım. Zâten “Z” harfi de, “Y” harfinden sonra geliyor. O yüzden “Z Kuşağı” deniyor. Yani her şeyin nedenini, niçinini soran “Y Kuşağı” artık hayatın gerçekleriyle iyice yüzleşmiş, etkisini kaybedecek kadar asimile olmuştu. “Neden” diye sorduğu için İngilizce “Why” (Vay) kelimesiyle aynı şekilde okunan “Y” harfinden adını alan bu kuşak, artık eskisi kadar popüler değil. Hatta kısa bir geçmişe kadar Y Kuşağı olanlar, şimdi Z Kuşağı üzerine yapılan olumlu ya da olumsuz yorumların artmasına sebep oluyor. Bir zamanlar Y Kuşağı için yapılan yorumları, şimdi Y Kuşağı, Z Kuşağı için yapıyor.
Anlaşılacağı üzere Z Kuşağı’nın, Latin alfabesindeki sırayla Y Kuşağın’dan sonra gelmesinden başka bir adlandırma açıklaması yok. Ama neredeyse herkes Z Kuşağı üzerinde bir fikre sahip. Z Kuşağı çocuklarının özelliklerini liste halinde ele alan, yorumlar yapan, analizler yayınlayan birçok kişi ve kuruluş var. Haber konusu bulamayan televizyon ve radyo kanalları, ellerinde görüntüler, hemen bir “Z Kuşağı haberi” yapabiliyor. Önünde mikrofon ve kamera görünce “Bilmiyorum” demeyi unutanların çoğunlukta olduğu bir toplumda da böyle haberleri yapmak kolay oluyor.
Z Kuşağı, günah keçisi mi?
Küresel salgın sebebiyle yaşanan kısıtlamalarda evlere kapananların önemli bir bölümünü Z Kuşağı oluşturduğu için; yaşanan sosyal, psikolojik, âilevî ve benzeri birçok sorun en çok Z Kuşağın’dan yansıyor. Onlar da olan biten her olumsuz şeyde günah keçisi haline getiriliyor. Benim amacım ne genç nesil güzellemesi yapmak, ne de onları yerli yersiz suçlu bulmak değildir.
Bence mesele bir Fransız özdeyişiyle özetlenebilir: “Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse” (Si jeunesse savait, si vieillesse pouvait). Gençler, zaten az olan gerçek hayat tecrübeleri son yıllarda iyice azaldığı için “bilme” konusunda büyük bir zâfiyet içindeler. Yaşlılar ise kendileri yapabilseler yanlış demeyecekleri şeyleri gençler yapınca Z Kuşağı’na yükleniyorlar.
Elbette Z Kuşağı gençlerinin birer melek olduğunu iddia etmiyorum. Birçoğu orta yaştakileri cebinden çıkaracak kadar “bilmiş” geçiniyor. Birçoğuna ne laf söyleniyor, ne de bir şey anlatılabiliyor. Bir tık ile ulaştıkları bilgiyi özümsemiş olma yanılgısı çoğunda var. Büyük çoğunluğu bilgiye ulaşmadaki kolaylığın hayatın her safhası için geçerli olduğunu zannediyor. Bilmediklerini biliyorlar, ama öğrenmenin yeterli olmadığını ve önemli olanın uygulama olduğunu genç olarak bilemiyorlar. Bu da onları bir üst nesil ve daha önceki neslin hedef tahtası haline getiriyor.
Ama kimse kusura bakmasın. Hiç kimsenin aklından şikâyetçi olmadığı ve herkesin kendi aklını beğenmede yarıştığı bir dünyada, ne gençlerin yaşlıları, ne de yaşlıların gençleri beğenmesini beklemek fazla hayalperestlik olur.
Halef-selef olan nesillerin birbirini beğendiği pek görülmemiştir. Bu, gelin-kaynana anlaşmazlığından, Sokrates’tan sonra gelen öğrencisi Platon arasında da yaşanmış olan bir vakadır.
Ya Z’den sonra?
Z Kuşağı’nı günah keçisi yapıp bunca olumsuzluğu onların omzuna yükleyince maalesef her şey düzelmeyecek. Ama ne yazık ki, Latin alfabesinde harf bitti. Tıpkı Batı dünyasının artık hakim olduğu dünyanın sorunlarına cevap bulamaması gibi, Z Kuşağı’ndan sonra itham edilecek kuşağın adının ne olacağı başka bir merak konusu haline geldi. Adını koymadan suçlamak da pek mümkün olmayacağı için “kahrolsun bazı şeyler” diyenlerin kolaycılığına kaçıp “Bazı Şeyler Kuşağı” diyemeyeceğimizi bir tarafa not edelim.
Latin Alfabesi bitince başka alfabeleri kullanma yoluna da gidilebilir. Çin’in ekonomik gücünün artmasıyla Çin alfabesini ilk harfinden başlayarak kullanabiliriz. Ya da Kiril alfabesi hatta Arap alfabesine bile gitme ihtimali yok değil. Ama harfi alfabenin hangi harfiyle adlandırılırsa adlandırılsın, Z Kuşağı, tıpkı Y Kuşağı’nın kendilerine yaptığı gibi kendisinden sonra gelenlere de kendisine yapılanı yapacak.
Bu kısır döngü ne zaman durur bilmiyoruz. Daha önce gelenin, daha sonra geleni beğenmediği ve hep olumsuz eleştirdiği çıkmazdan çıkma cesareti göstermeden işin içinden çıkacakmışız gibi gözükmüyor.