Sözleriyle ve tüm hücrelerimize işleyen muhteşem nağmesiyle bizi bizden alan, keyifle eşlik ettiren, evlatlarımıza aktarılan "Ölürüm Türkiye'm" şarkısı neden bir "eziyetmiş" gibi paylaşıldı ki? Keşke olmasaydı zira Türkiye kurumsal ve köklü bir devlettir bu tür yansımalara ihtiyacı yoktur…
Mersin’de gözaltına alınan terör örgütü yandaşlarına dinletilen Ölürüm Türkiye’m şarkısı bir anda yayıldı sosyal medyadan fakat benim devletimi temsil edenler keşke böylesi bir boşluğa düşmeseydi dedikten sonra Suriye ve Irak’tan yansıyan son dakikaları yorumlamak istiyorum bugün.
Bu aralar Irak’ı ve Suriye’yi daha fazla takip
ediyor ve yazıyorum çünkü gündem oldukça yoğun güneyimizde. Bu yoğunluğun ve
sıcaklığın ilk hedefinde de Türkiye var elbette zira yaşanan tüm akıl
tutulmalarına direnç gösteren tek ülke Türkiye şu an tüm dünyada.
ÖNCELİKLE IRAK DİYELİM
Türkiye’nin yürüttüğü yoğun diplomasi trafiği
sonucunda Irak Meclisi yapılacak tüm resmi yazışmalarda terör örgütü PKK’nın
“yasaklı” tanımlamasıyla yer almasını kabul etti. Bu kararın altında hem Irak
Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşit’in hem de Başbakan Muhammed Sudani’nin imzası
yer aldı. Türkiye bu kararı “umut verici” bir kazanım olarak değerlendirdi. Bu
karar Türkiye’nin bölgede yürüttüğü terörle mücadelenin olumlu yönde
ilerlediğinin, bölgeye güç verdiğinin, daha fazla huzur talebinin olduğunun bir
kanıtıdır. Türkiye’nin Irak’tan beklediği karar PKK’nın resmiyette “terör
örgütü” tanımlamasıyla yer alması olsa da ilk etapta böyle bir kararın
gelmeyeceğini ben biliyordum çünkü PKK’nın onlarca yıldır Irak siyasetine, bürokrasisine,
diplomasisine, iş dünyasına, sivil toplum kuruluşlarına, basınına, medyasına
bıraktığı derin izleri bir anda yok etmek imkansız elbette.
Yavaş yavaş….
İnanıyorum ki en kısa zamanda “Yasaklı”
tanımlamasından sonra “terör örgütü” tanımlamasını da kabul edecek ve içeride
büyük bir “kurumsal temizliğe” de başlayacak Irak Yönetimi.
Irak’taki önemli bir diğer başlıkta Ekim ayına
ertelenen bölgesel seçimler meselesi. Bağdat mahkemeleri aldığı bir kararla
seçim kotası kriterlerini değiştirmişti. Bu karar KYB(Talabani)’nin ekmeğine
yağ sürerken KDP(Barzani) ve Türkmenler tarafından hoş karşılanmadı.
Tüm itirazlara rağmen Irak Anayasa Mahkemesi de aldığı
bu değişiklik kararından dönmedi.
SURİYE İYİCE ISINDI
Suriye artık beni hiç şaşırtmıyor çünkü ön
gördüğüm, yazdığım, dile getirdiğim cümleler doğrultusunda bir aksiyon tablosu
çiziliyor Suriye’ye dair… PKK/YPG/SDG yürüttüğü kulis çalışmaları sonucunda
giderek etki ve yetki sahibi olmaya başladı Suriye’de ve Irak’ta.
Dün Irak istihbarat kaynaklarından ulaşan bir
haberle adeta “malumun ilanı” yaşandı.
PKK’nın Suriye ayağı olan Suriye Demokratik
Güçleri(SDG), IŞİD terör örgütünden hüküm giymiş 1200 üst düzey yetkili ve
militanı çıkarılan genel af kapsamında serbest bıraktı. Bunların 470’i Irak
vatandaşı, geri kalanları ise diğer ülke vatandaşları…
Tam da burada benim aklıma birkaç soru geliyor;
1) IŞİD bağımsız bir başlık mı PKK’nın bir
parçası mı?
2) Bu af kararı karşılığında SDG neyin
pazarlığını yaptı ve kazandı?
3) Salıverilen IŞİD’liler şimdi nereye dahil
olacak ve hangi alanda görev alacak?
Velhasılı kelam Suriye; daha çok su alacak ve su
aldıkça bünyesinde yer alan “usta yüzücüler” dışında herkesi dibe çekecek gibi
görünüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün gerçekleştirdiği
grup toplantısında söylediği “samimi olan tüm komşularımızla iletişim ve uzlaşı
köprülerimiz her zaman hazır” özetine Suriye tarafından “ABD desturuyla” bir
cevap geleceğini düşünüyorum.
Ve elbette ki adaylıktan çekilen Joe Biden’ın
yerine gelmesi beklenen Kamala Harris’e dair de birkaç cümle zikretmek
istiyorum Ortadoğu üzerine.
Çok büyük bir ihtimalle ABD’nin yeni başkanı
olmasını beklediğim Kamala Harris, “Obama’nın başlattığı Ortadoğu sürecine
yüzyılın son noktasını koymayı deneyecek!”
Bugünün son cümlesi olarak da Kamala Harris’in
Ortadoğu ajandasını hiç de iç açıcı görmediğimi söylemek istiyorum.