Mekteb-i Mülkiye'nin efsanelerinden Sakallı Celal'in meşhur sözüdür bilenler bilir; "bu kadar cehalet ancak eğitimle mümkündür" demiş Merhum, ta o devirde gördüğü lüzum üzerine.
Bu sene Süper Lig’de maç yöneten hakemlerin performanslarını görünce ağzımızdan ister istemez bu lakırdılar döküldü. Hakikaten o kadar kötüler ki hakemlerimiz; bu doğal değil. Bu kadar kötü olmaları ve bu kadar berbat maç yönetmeleri için ancak özel bir çaba göstermeleri gerekiyor ki onlar da bu çabayı gayet güzel gösteriyorlar!
Geçtiğimiz hafta maç sonuçlarına etki edecek ve hem de sıralamayı değiştirecek şekilde “fahiş” hatalar yaptı gerek sahada gerek VAR ve AVAR’da hakemler. Cuma gecesi Kadıköy’de taşıdığı isimle uzaktan yakından ilgisi olmadığı uzun zamandır bilinen Yaşar Kemal UĞURLU çimlerde ve geçen senenin “vukuatlı” hakemi Fırat AYDINUS VAR Odası’nda Fenerbahçe’nin “bariz” penaltısını görmezden gelerek 7. Haftanın işaret fişeğini ateşlediler. Bu karar; maç sonuçlarına nasıl müdahale edildiğinin en önemli örneklerinden birisi olarak futbol tarihine geçmiş oldu. (Vedat’ın rakibinin ayağına bastığı pozisyonda Dünya’da standart uygulama “kırmızı” olsa da bizim mahallede bunlar sarı ile geçiştiriliyor ne yazık ki)
Ertesi gün Ankara Eryaman Stadı’nda başka bir fecaat maç daha yaşandı. Gençlerbirliği-Galatasaray maçının son dakikalarında ceza sahası içinde Dünyanın her yerinde “penaltı” kararı verilecek bir pozisyonda Halil Umut MELER “kafasına göre” takılarak oyunu devam ettirdi ve Galatasaray’ın belki de üç puanına “kan doğradı”. Buna benzer saçma bir karar da maç içinde yaşandı; Ayite-Mariano mücadelesinde Ayite’nin eli Mariano’nun yüzüne gelince Mariano büyük bir öfke ile yumruğunu rakibinin sırtına ekleştiriverdi. Oyun Kuralları Kitabı geçerli olsa Ayite’ye sarı, Mariano’ya kırmızı kart verilmesi gerekirken Hakem Halil Umut: “benden umutlu olmayın, bakın başınızın çaresine” dercesine eyyamın kralını yapıp Ayite’ye uyarı, Mariano’ya sadece sarı kart verebildi.
Cuma, cumartesi skandal olur da pazar rahat durur mu? Pazar günü de Beşiktaş-Alanya maçında neler oldu neler?
Önce Burak “temiz” bir penaltı ile durumu 1-0 yaptı sonra gitti Ceyhun GÜLSELAM’a dirseği “geçirdi” kulübe dahil herkes “kırmızı” beklerken Arda KARDEŞLER ancak sarı çekebildi cebinden ve maç 11’e 11 devam etti. Sonra ceza sahası içinde eli açık vaziyetteyken Atiba’nın eline gelen bir topa da penaltı yerine “devam” deyince Alanya ilk yenilgisine “merhaba” demiş oldu. Burada da hem sonuç hem sıralama değiştirilmiş oldu hakemin yanlış kararları ile.
Echel Min Karagöz
Echel Min Karagöz diye bir deyim vardı “Karagöz’den daha cahil” diye tercüme edebiliriz. Birisini tanımlarken erbabı; cehaletin ve sığlığın derecesini, ölçüsünü tarif etmek için “echel min Karagöz” dedi miydi anlaşılırdı ki cehalet kesafet seviyesinde. Bizim havalı mı havalı, genç mi genç, jöleli mi jöleli hakemlerimizin futbol ve pozisyon bilgilerinin seviyesi de “echel min Karagöz” mesâbesinde.
Bu gidişle Nihat Bey’in yapmak istediği restorasyon bir müddet daha gecikecek gibi anlaşılıyor. Bizans’ta oyun bitmez diye boşuna dememiş olsalar gerek.
Milli Takımımıza Arnavutluk ve Fransa maçlarında başarılar dileriz. Güzel bir hafta dileğiyle,