Salı günü "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz" dizisini izlemek için ekranlarının karşısına geçenler, büyük hayal kırıklığı yaşadı.

Salı günü “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” dizisini izlemek için ekranlarının karşısına geçenler, büyük hayal kırıklığı yaşadı. Günlerdir tanıtımı dönen dizi, yayınlanmadı! Ve bu konu ile ilgili ne kanaldan ne de yapımcıdan şu ana dek hiçbir açıklama gelmedi. Her salı heyecanla diziyi bekleyen, o kültleşmiş kitle “EDHO yayından mı kalktı?” diye panikte. Dizide çalışanların bile tam olarak nedenini bilemediği bu konu ile ilgili kulağıma gelen ilk dedikodu… İsmi lazım olmayan mafya ağabeylerin dizinin yayınlanmasında problem çıkardığı. Ki ben buna pek ihtimal vermiyorum. Diğer bir dedikodu ise… Yapımcı firma ile kanal arasında çıkan ego çatışması kaynaklı dizinin bir daha yayınlanmayacağı. Hatta rivayete göre Oktay Kaynarca yeni projelere bakmaya başlamış bile. Umarım ardında onca çalışanı olan bir dizi, ne mafya ne de saçma sapan bir ego savaşına yenilmez.

Ahkam kesmeden…

Zina tekrar suç olmalı! Seren Serengil’in bu talebi bana çok ilginç geldi. Google’da hala duran eski haberlerini düşünüce, biraz da trajikomik. Seren hafıza kaybına uğramış olabilir. Ya da iyi düşünüyorum, dersini alıp değişmiş olabilir. Ama bu gerçeği değiştirmiyor. Hepimizin geçmişte hatırlamak istemediği, hataları var. Unutmak ve unutturmak istediği… Yaptığı yanlışlardan dersler çıkarıp, bir daha asla o yanlışa düşmek istemediği. Sonuçta kimse sütten çıkma ak kaşık değil. Ondandır belki “İlk taşı günahsız olanınız atsın!” lafını çok sevmem. Fakat iş milletin hafızası ile dalga geçip, ahkam kesmeye dönünce komik görünüyor. Yani ben Seren Serengil’in yerinde olsam, bu talebimi şöyle dile getirirdim… “Herkes gibi benim de hatalarım oldu. Yaşadığım ve yaşattığım acılardan dersimi aldım. Ve artık doğrular, benim menfaatime göre değişmiyor. Kimse kimseyi kandırıp, aldatamasın! Yapan da cezasız kalmasın!”

Bilen!

Arada bir de olsa buradan kıssadan hisse paylaşmayı seviyorum. Bu hisseleri ara ara hatırlamaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. İşte onlardan biri… Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için mola veriyormuş. Akşamları da arkadaşından birkaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş.

İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar.

İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş: “Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu nasıl olur?”

İkinci adam: “Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.” demiş. Sanılanın aksine daha çok çalışan, daha çok yorulan her zaman kazanmaz. Bazen dinlenmiş bir vücut, bilenmiş keskin bir balta daha çok kazandırabilir.