Son yıllarda dünya jet setinin gözdeleri arasında olan Bodrum Yalıkavak Marina'ya gelmek için pek çok mega yat sabırsızlanıyormuş.
Gazeteci kadın, koskoca gazetenin koskoca 6.sayfasının tamamını doldurmuş.
"O zaman yaz tatili başlasın" diye başlık atarak tüm sayfayı fotoğraflarla haberleştirmiş.
Otellerin, plajların açılması ile Bodrum, Çeşme, Alaçatı’da yazlık yoğunluğu başlamış.
Plajlar ardı ardına açılıyormuş.
Oteller misafirlerini ağırlamaya başlamış bile.
Mekanlardan çatal kaşık sesleri geliyormuş.
Hanımefendi öyle bilgiler almış ki;
Araç transferi trafiği de hızlanmış, çok insan özel transfer şirketleri ile anlaşmışlar, İstanbul'dan Bodrum'a araçlarını 2500 TL’ye transfer ettiriyorlarmış.
İç hat uçak seferleri de başlayınca, Bodrum ağzına kadar dolacakmış.
Son yıllarda dünya jet setinin gözdeleri arasında olan Bodrum Yalıkavak Marina’ya gelmek için pek çok mega yat sabırsızlanıyormuş.
Hanımefendi neler yazmış neler.
Pess, ben de Bodrum'dayım.
Dün Türkbükü sahilini gezdim boydan boya.
En pahalı, en popüler, en bilinen mekanları, en meşhur balıkçılarını, en pahalı otelleri ve beach’lerini gezdim ve video çektim.
Daha açılan tek bir otel yok.
Hepsinin bahçesi tahtalar, tuğlalar, inşaat artıkları ile dolu ve toparlanma telâşı da yok.
Açılan tek bir plaj vardı, o da Göltürkbükü Belediyesi’nin halk plajı.
Orada da tek bir şezlong yoktu, 2 masa vardı, patates kızartması yiyorlardı.
Tüm o en ünlü iskeleleri gezdim.
Tamamının iskelesi kapalı, tek bir şezlong yok, tek bir hazırlık yok.
Ortada dolaşan personel de yok.
Ve beach’ler de şezlonglar günlük 1000 TL olacak, aylık 24 bin TL olacak haberi hayaller ve hayatlar arasında sıkıştı.
Bana göre herkes, henüz korona psikolojisinden çıkmadı.
Hiçbirimiz için kolay bir süreç değildi, tam 13 Mart’tan itibaren neredeyse 3 aydır, evdeyiz, endişedeyiz.
Bu öyle bir endişe ki, dün bitti bugün şezlongta yatalım, yiyelim içelim, endişeler sıfırlansın.
Demem o ki.
Şu anda Bodrum haberleri külliyen yalan.
Yazlıkçılar akın akın geliyor haberi yalan.
Bodrum bomboş.
Mekanlar bomboş.
Plajlar bomboş.
Şu anda bu yalanlara gerek yok aslında.
Ve aslında “Millette ne para var be kardeşim!” dedirtmeye de gerek yok.
Umarım her şey güzel olur, oteller, mekanlar, restoranlar, plajlar para kazanırlar.
Oralarda çalışan ekmek parası kazanmayı bekleyen, ailesine bakacak insanlar var.
Umarım ülkem için kazancın, hayırlısı olur.
Funda'nın aklındakiler…
... Gönüllü kadınlar toplanmış, "Temiz Kadar Tüketim Kooperatifi" kurmuşlar .
Amaçları çiftçilere ailelerine destek olurken, doğal mevsimlik ürünleri tüketici ile buluşturmakmış.
Ne kadar güzel.
Erzincan'ın kırık bulguru, Balıkesir Gömeç'ten sızma zeytinyağı, Denizli baklası, atalık tohum domatesten salça, Antalya Akseki'den kara tahin, Antalya İbradı'dan keçiboynuzu pekmezi, olan bir palet hazırlıyorlarmış.
Üyelik sistemi var, üye oluyorsunuz ve size bu dayanışma paketlerini 3 ayda bir yolluyorlarmış.
Bu paketi bilemem.
Ama başka oluşumlara, kooperatiflere, çiftçilere, Ayşe ananın yeri, Fatma bacının lemepi doğal ürünleri gibi satış yapan çoğu yerlere baktım inanılmaz pahalı.
Ayşe ana 1 kilo salçayı 99 TL’ye satıyor.
O zaman Ayşe anamız neden oluyor.
Fatma bacımız nasıl oluyor.
15 TL’ye ekmek satan kadın var.
Sizin ürünlerinizin aslında daha ucuz alınabilir fiyatlarda olması gerekmez mi?
Kooperatif olmanın, çiftlikten satış yapmanın, Ayşe ananın, Fatma bacının yeri olmasının pahalı olmaktan başka ne anlamı var ki.
Çok pahalısınız.
Olmaz bacılar olmaz.
.... "Digital Flörtleşme" diye bir belgesel var.
Burada, kadınlar erkeklerden şikayet ediyor ve başlarına gelenleri anlatıyorlar.
Kadınlar DM’den yazan erkeklerin aşırı ısrarcı olmalarından şikayet ediyorlar.
Adam “Neden hemen cevap yazmadın” diye daha yüzünü görmediği kadına azar çekiyormuş.
Kadınlarda bundan çok sıkılıyormuş.
Benim kişisel istatistiklerimi sorarsanız tam tersi.
Adam kadına DM’den “Merhaba, nasılsın?” yazıyor, kadın anında daha saniye geçmeden cevap veriyor.
“Siz kimsiniz, ben sizi tanımıyorum.”
Yahu orası sosyal medya, belli ki paylaştığın fotoğraflardan anlam çıkaran, anlamsız bir erkek sana sarkıyor ve yazıyor işte.
Bal gibi anlıyorsun aslında.
Karşı dururmuş gibi palavrayı bırakacaksınız.
Daha 2.soruda “Ne iş yapıyorsun?”, adam diyor ki “Sanayi”.
Sen soruyorsun ki “Fabrika mı?” yani.
3. soruda “Araban var mı?”, “Markası ne?”.
Hani adama siz kimsiniz, sizi tanımıyorum demiştin.
Bence kadınlar da en az erkekler kadar fena.
Boşuna yalandan şikayet etmeyin.
Sizi gidi demeciler sizi.