Çok uyumlu insanlardır bin yıllardır bu topraklarda yaşayanlar.
Çok uyumlu insanlardır bin yıllardır bu topraklarda yaşayanlar. Her türlü melaneti yaşarlar yine de var olmanın bir yolunu bulurlar. Öyle siyasi şeyler söylemek değil amacım. Günlük yaşamdan bahsediyorum. Hayatın “Gerçek” gerçeklerinden.
Mesela, sigaraya zam yapılır, bir anda kaçak tütün patlar. Herkes sigara sarmayı öğrenir. Sigaraya bir zam daha yapılır, köşe bucak arar kaçak sigara bulur. Zamlar devam eder evde kendisine nargile sarmayı öğrenir.
Kapalı alanda sigara yasağı getirilir, herkes kışları donma, yazları pişme pahasına sokakta oturur. Yüz milyonlar gömülmüş alışveriş merkezlerine girmemeye başlar.
Hemen yeni bir sektör oluşturulur. Açık alan ısıtması veya soğutması. Devasa ısıtıcılar, pervaneler çıkar ortalığa. Bundan da para kazanmanın yolunu bulurlar. Sonunda önceki gün açıklandığı gibi hükümet alışılmış yarıyıl zammını yapmaz sigaraya.
Alkollü içkilere yüksek vergi getirilir, herkes kimyager kesilir. İnternette nasıl rakı yapılacağını anlatan videolarla dolar. Bir vergi daha artırılır bu kez ülkeye kaçak rakı akımı başlar. Kör olmuş, ölmüş umurlarında değildir. İstediğine ucuz yollu ulaşır ya. Kimileri Alevi büyükleri ararlar. Köylerinde boğma rakı geleneği olan. Bu toprakların insanları bilirler ki binlerce yıldır Anadolu’da köylerde üretilebilir bu zıkkım. Onlardan doğal yolla rakı yapmayı öğrenmeye çalışır. “Vişne yaprağı bulacaksın bolca, kazanın ağzını hamurla mühürleyeceksin gibi.” Tamircilerde düdüklü tencerelere termometre taktıranlar görülür. Kazayla evi havaya uçurmasınlar diye. Balkan göçmenleri de bilir bu işi. Erik rakısı hayli de popülerdir akşamcılar arasında.
Bununla da sınırlı kalmaz. Bildiğin evinde bira üretir. Hem de iki türlü. Birinde özütten. Diğerinde bildiğin arpadan. Yani 10 bin yıl önceki haliyle yapar bu işi. Evler kimya laboratuvarı gibi olur.
Evinde bira üreten bir dostumla konuştum geçenlerde. Oturmuş hesap etmiş. Bir şişe bira bakkalda, çakkalda 6-7 liraya satılıyor ortalama. Evde üretenler, eğer özüt kullanıyorsa şişesini 2, eğer arpadan zahmet çekerek yapıyorsa şişesini 1 liraya mal ediyorlarmış. Fark bu kadar olunca da doğal olarak üretim kaçınılmaz bir hale gelmiyor mu sizce? Tabii ev hanımlarının “Ortalığı kokuttu bu lanet” söylenmelerini aşabilirseniz.
“Daha doğal” denilerek evde ekmek yapanlar mı ararsın, makarna kesen mi? Zaten geleneğimiz değil mi, tarhana üretmek, erişte, kuskus, turşu, kavurma yapmak. Eskiden bakkalda mı satılırdı bunlar?
Ya peynir? Yapımı bir o kadar da basittir. Eğer doğal süte ulaşabiliyorsanız. Yoğurt yapmak zaten milli sporumuz gibidir. Sokakta her hangi bir kadını çevirin size nasıl yoğurt mayalayacağınızı anlatsın.
Yani anlayacağınız benim milletim işini bilir. Alkol ve sigara tabii ki zararlı. Tabii ki mümkünse kimse kullanmamalı. Ama eğer insanların alışkanlığı varsa yüksek vergilerle istenildiği oranda gelir artmayacaktır demek istediğim.
ALKOLSÜZ BİRA VE ARAP COĞRAFYASI
Yıllar evvel yaşanmış gerçek bir olay. Türkiye’nin büyük bira firmalarından biri fark etmiş ki Arap coğrafyasında acayip fazla alkolsüz bira satılıyor. “Araplar alkolsüz biraya çok düşkünler” diye düşünmüşler.
Pazar araştırması yapmışlar, görmüşler ki Amerikalıların başını çektiği batılı üreticiler bu piyasanın hâkimi. Bizimkiler de “Bir fabrika kuralım” diye planlamışlar.
Fabrika kurmadan önce alkolsüz bira yollamışlar Arabistan’a. Satış eğilimlerini tespit etmek için. Türk malı alkolsüz biralar raflara dizilmiş. Fakat kimse satın almıyormuş. Reklam falan. Satışta tık yok. Fiyatı düşürmüşler, yine yaprak kımıldamıyor. Bizim alkolsüz biralar hiç satılmıyor.
Sonunda Arap dostlarından yardım istemişler, “Bizim Alkolsüz biralar niye satılmıyor” diye. Sonunda öğrenmişler ki, Amerikalıların alkolsüz biraları açılabilir kapaklı, bizimkiler ise bildiğiniz eski tip açacakla açılabilen kapaklardan. İyi de bu ne fark eder ki?
Aslında çok fark ettiğini görmüşler. Açılabilir kapak, aslında bir daha kapanabilir kapak da demek. Oralardaki kimi tüketici bu alkolsüz biraları alıyor kapaklarını açıp içine bir parça ekmek atıp bir daha kapatıyormuş. Dolaba kaldırılan bira da bir süre sonra ekmek mayasının etkisiyle alkollü hale geliyormuş. Bizim alkolsüz biraların kapağı bir daha kapatılamadığı için de tercih edilemiyormuş.