23 ve 26 Mayıs 2019 tarihlerinde Avrupa Parlamentosu seçimleri gerçekleşecek. İlk defa İngiltere'nin katılmadığı seçimlerde 27 AB üyesi ülkede 450 milyon civarında seçmen oy kullanma hakkına sahip. Ancak şimdiye kadar seçime katılım oranı yüzde 40'larda kaldı. 2014 yılında gerçekleşen Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım yüzde 43,1 idi.
Bakalım, İngiltere’nin artık olmadığı AB’de 2019 yılında seçimlere ilgi nasıl olacak. 705 milletvekili seçilecek.
2018 yılının sonu yaklaşırken siyasi partiler de seçime yönelik hazırlıklarını başlattılar. İlk olarak listelerin başını çekecek adaylar belirlenmeye başlandı. Avrupa Parlamentosu’nun en büyük grubunu oluşturan Hristiyan Demokrat Meclisi Grubu “EPP” 8 Kasım 2018 tarihinde Manfred Weber’i listenin bir numarası olarak seçti. Manfred Weber aynı zamanda EPP Meclis Grubu Başkanı. Almanya’nın Bavyera Eyaleti’nde bölgesel iktidar partisi CSU’nun üyesi.
Avrupalı sosyal demokratlar da adaylarını belirledi. AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans sosyal demokratların bir numaralı adayı. Ona karşı aday olmadığından sosyal demokratların 7 ve 8 Aralık 2018 tarihinde Lizbon’da yapacağı Avrupa Kongresinde seçimi garanti.
Weber ve Timmermans aynı zamanda AB Komisyonu Başkanlığı adayı konumundalar. Son olarak sarhoş bir vaziyette tüm dünya kamuoyunun gözleri önünde yalpalayan AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker görevine devam etmeyeceğini açıkladığından eğer bir engel çıkmazsa Weber bu konuda şanslı görünüyor. Neden mi? Cevap çok basit: EPP her halukarda yine Avrupa Parlamentosu’nun en güçlü grubu olacak. Tüm kamuoyu yoklamalarında çıkan sonuç bu.
Liberaller de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisi “La Republique en Marche’yi” saflarına kattıkları için oldukça mutlular.
Avrupalı Yeşiller de özellikle Almanya’nın ikinci büyük partisi konumuna ulaştıklarından beri çok iddialılar. 23 ve 25 Kasım 2018 tarihlerinde şimdiden birinin Alman Ska Keller olacağı kesinleşen iki Avrupa ismini belirleyecekler.
Buraya kadar “normal” partilerden bahsettik. Ancak asıl soru “aşırı sağcı ve ırkçı partilerin ne yapacağı” sorusu! Bu sorunun cevabı hiç iç açıcı değil. Hali hazırda 100 civarında sandalyeye sahip olan aşırı sağcı ve ırkçı partiler 2019 yılında çok daha fazla milletvekiline sahip olacaklar.
Bu gidişat Avrupa demokrasisi için hiç iyi değil.
Örneğin 26 Mayıs 2019 tarihinde Almanya’da yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde AfD büyük bir ihtimalle yüzde 14 ve 20 arası bir sonuç alacak. Maalesef başarılı olacak. Yeni seçilen parlamentoda 15 -20 arası sayıda AfD üyesi milletvekili oturursa kimse şaşırmamalı! Ayrıca hatırlatalım. Hali hazırda bir NPD milletvekili Almanya’yı temsilen Avrupa Parlamentosu’nda. Yani tüm insanlığın utandığı “geçmiş” ile sorunu olmayanlar belki de bu sefer daha fazla olacaklar!
Bu nedenle 2019 yılında Avrupa Parlamentosu seçimleri demokrasinin savunulması gereken çok önemli bir dönem olacak tüm Avrupa için. İnsanlık değerleri ile sorunlu olanların AB değerlerinin korunması için var olan bir parlamentoda yer alması çok acı bir durum.
Bu nedenle ister Hristiyan, ister Müslüman, ya da Yahudi ve belki ateist olan tüm Avrupalı demokratların bu seçimde oy vermeleri şart! Seçime katılımın az olması en başta ırkçı ve aşırı sağcı partilerin başarısını arttırmakta.
Seçime ilginin artması için adayların kimliği çok önemli. Bu açıdan Almanya’da örneğin Manfred Weber’in tüm Avrupalı Hristiyan demokratların adayı olması oldukça değerli. Aynı şekilde sosyal demokratların Almanya’da liste başı olarak sevilen bir politikacıyı seçmeleri de sevindirici. Federal Adalet Bakanı Katarina Barley hem Almanya hem de Avrupa için doğru bir isim. Geçmişte kendisini Adana’da ağırladığım liberal milletvekili Nicola Beer de FDP listesi için çok doğru bir seçim. Almanya’da belki de 20 - 22 milletvekiline sahip olacak Yeşiller de başarılı adaylarla seçime katılmaktalar. Bu sayede seçimlere ilgi artacak.
Maalesef Hollanda hariç diğer AB ülkelerinde Müslüman seçmenleri motive edecek Müslüman adaylar henüz yok. Hristiyan demokratlar, sosyal demokratlar, Yeşiller ve liberaller bu konuda sınıfta kaldılar. Ancak ben umutluyum . En azından Almanya’da demokrasiye sahip çıkma sorumluluğu bilincinde bir bağımsız liste olabilir ve bu liste sayesinde tüm Müslüman seçmenler bugüne kadar gitmedikleri sandık başına gidip oy verirler ve bu sayede belki de NPD gibi bir partinin milletvekili çıkarması mümkün olmaz. Niçin olmasın?
2019 yılında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde demokrasiye sahip çıkarak en azından aşırı sağcıların ve ırkçıların yükselişine “dur” diyebiliriz ve bunu Avrupa’nın geleceği için mutlaka yapmalıyız!