Sonunda beklenen en kötü senaryo oldu.
Sonunda beklenen en kötü senaryo oldu. Irak’ta Araplar ile Kürtler savaşmaya başladı. Amerika bile naçar durumda. Ne diyeceğini bilemiyor.
Fas’da yaşayan bir Arap için, Arap Coğrafyasının sınırı nereden başlıyordur dersiniz? Keza dünyanın başka bir yerinde yaşayan bir Kürt için de aynı soru sorulabilir. Daha önce bu bir mezhebi problem değil milliyetçilik sorunu demiştim. Mezhebi yönleri var. Ama belirleyici olan bu değil.
Irak Hükümeti, Kerkük’e doğru harekete geçti. Barzani buna PKK’sından, YPG’sine, Talabanicilerden, Peşmerge’ye kadar destek alıp, yığınak yaparak karşılık verdi. Çizilen tabloda aralarında ne kadar ideolojik kavgalar olsa da Kürtlerin bir araya geldiği görülüyor. Araplar için de benzeri söylenebilir.
Irak Hükümeti geri adım atamaz. Eğer atar ise Sünni-Şii tüm Arapları kaybeder. Ülkesi resmen bölünür. Barzani geri adım atamaz, iktidarını kaybeder. İki çok şey kaybedecek taraf karşı karşıya geldiğinde ise yaşanacak tek şey savaştır.
Dün sabaha karşı Irak kuvvetleri harekete geçtiğinde ilk etapta Peşmergelerden bazıları mevzilerini boşalttı. Barzani’ye yakın yayın organları da mevzileri terk edenlerin Kürdistan Yurtseverler Birliği, yani Talabani’ye bağlı peşmergeler olduğunu duyurdu. Bu durum küllendiği zannedilen eski rekabeti tekrar gün yüzüne çıkardı.
Hain lafları havalarda uçuşmaya başladı. Ancak kesin olan Kerkük’ün tüm kilit noktalarının birkaç saat içinde Irak birliklerinin eline geçtiği. Ölürüz de savunuruz denilen Kerkük neredeyse tek bir silah atılmadan el değiştirmiş oldu.
Irak Kürdistanı’nı başından beri oluşturan, koruyup kollayan Amerika ise ne diyeceğini bilemez durumda. Araplar ve Kürtler birbirlerine silah doğrultmuşken, o hala DEAŞ tehdidinden, öncelikle onun yok edilmesi gerektiğinden bahsediyor. Bu toz duman içinde sözlerinin dinlenebileceğini hiç zannetmiyorum.
Amerika, Barzani’ye ne tam sahip çıkabiliyor ne de karşısında duruyor. Çünkü atacağı bir adım siyasi olarak Irak’ın tümünü kaybetmesine yol açabilir. Sonra adama sorarlar. “O kadar ülke işgal ettin. Ne işe yaradı?” diye.
Bu nedenle Kürtler de Amerika’dan umdukları desteği alamayacak gibi duruyor. Amerika’nın Irak güçlerine fiili müdahalesi mümkün görünmüyor. Referandum öncesi yapılan “Amerika’nın yaşanacak kötü olayları engellemesi mümkün olmayabilir” açıklamaları hala hafızalarda. Hal böyle olunca da sıkıntı büyüyor.
Bölgedeki iki etkin güç Türkiye ve İran’ın durumu da ortada. Geçmişte olsa iki ülke de duruma müdahil olur, arayı bulmaya çalışırdı. Ama şimdi bu mümkün görünmüyor. Barzani’nin acil desteğe ihtiyacı var. Ama kimse destek vermiyor.
Umarım bu sorun, bu toprakların alıştığı biçimde kanla değil başka bir yöntemle çözülür. Çünkü yeterince kana doydular.