Antalya Havalimanı, iç ve dış turizmin hızlı gelişimi üzerine özelleşme kapsamına girdikten sonra daha hızlı bir büyüme sürecine girdi.
Antalya’da turistin “T’si” bile yokken askeri amaçlar için kamu arazisine Hazine malı olarak yapılan Antalya Havaalanı, 1960 yılından sonra THY’nin iç hat seferlerini sadece 300 m2’lık küçük bir terminalde yapıyordu. İç hat uçuşlarından sonra çok yetersiz şartlara sahip olmasına rağmen bu havalimanı dış hat uçuşlarına ancak 1985 yılında açılabildi.
Antalya Havalimanı, iç ve dış turizmin hızlı gelişimi üzerine özelleşme kapsamına girdikten sonra daha hızlı bir büyüme sürecine girdi. İlk dış hatlar terminalinin yapımına Temmuz 1996'da zamanın siyasi iktidarına ve Süleyman Demirel’e yakınlığıyla tanınan Kamuran Çörtük’e ait Bayındır Holding tarafından başlandı ve terminal 1 Nisan 1998'de hizmete girdi. Bu havalimanı Yap-İşlet- Devret modelinin ilk örneğidir. Bayındır Holding bir yıl sonra da Alman havalimanı işletmecisi Fraport AG ile 1. Terminal’in yüzde 50’si için 25 milyon Euro’ya ortaklık imzaladı. Fraport, böylece bu sektöre tek yabancı şirket olarak ilk adımı attı ve 2006’da da kalan hisseleri de satın alarak bu terminalin tek sahibi oldu.
2005 yılında hizmete giren, ikinci dış hatlar terminali ise Türkiye’nin ilk yer hizmetleri şirketi Çelebi Holding ve Ağrılı müteahhit İbrahim Çeçen’in İçtaş Şirketi’ne verildi ve iki ortak terminali 2009’a kadar işletti.
Mayıs 2007'de iç hatlar ve birinci dış hatlar terminalleriyle VIP ve CIP terminalleri ile 2009'dan itibaren başlamak üzere ikinci dış hatlar terminalinin işletme hakkını 2,4 milyar Euro karşılığında ve 2024 sonuna kadar kullanmak üzere Fraport-IC (İbrahim Çeçen Grup) konsorsiyumu kazandı.
Bu konsorsiyum, mevcut iç hatlar terminalini 100 milyon Euro’luk yatırım ile yeniledi ve Nisan 2010'da hizmete açtı.
Antalya gibi iddialı bir havalimanından ilk olarak Çörtük’ün, ardından Çelebi Holding ayrılmasından sonra İbrahim Çeçen de zor duruma düşünce yüzde 49 hissesini 2018 yılında 360 milyon Euro bedelle TAV Havalimanları Holding’e satarak bu limandan çıktı. Böylece İstanbul Havalimanı’nı kaybedip, Sabiha Gökçen Havalimanı’na da ortak olma hayalleri gerçekleşmeyen TAV Holding Fraport’a eşit söz hakkı ile ortak oldu.
İhale süresi 2024’te dolacak olan ve Covid-19 salgınının getirdiği olumsuz şartlar nedeniyle işletme süresi DHMİ tarafından 2026’ya kadar uzatılan Antalya Havalimanı’nın ilk ihalesi Ocak 2020’de yapılacaktı, fakat ihale iptal edildi. Havalimanın İGA Havalimanları Şirketine verileceği, onların da işletme tecrübelerinin 5 yılı doldurmadığı ve ihale şartnamesinde bu sürenin 3 yıla indirildiği spekülasyonları yapılıyordu.
(Bunun üzerine İGA Konsorsiyumu bu ihaleyle ilgilenmediklerini açıklamıştı.)
Oysa gerçek böyle değildi. İlk ihalenin şartnamesinde de süre 3 yıl olarak yer alıyordu. Yani, İGA ihaleye girebilecek yeterliliğe sahipti. İGA Konsorsiyumunun önemli ortaklarından olan, daha önce Sabiha Gökçen’deki ortaklıktan ayrılan ve Kosova Priştina’daki Adem Yaşarı Havalimanı’nı işleten Nihat Özdemir’in Limak Şirketi, Avrupa’daki beş büyük havalimanı işletmecisinden biri olan, TAV’a ortak olan ADP ve Fraport ile ortaklıkları olan Vinci Airports ile Antalya Havalimanı’na girmeye niyet etmesi İGA’nın bu ihaleye katılmayacağı şeklinde algılandı. Ve de öyle oldu.
Siyasi muhalefet sözcülerinin eleştirdiği ihalenin ilan edilmesi ve yapılış tarihi tartışmasıyla ilgili olarak da 5335 sayılı İhale Kanunu’nun 33. Maddesi gereği ihalelerle paralel olarak ihale ilanı ve ihale tarihi arasındaki süre baz alınmış ve ihale tarihi bu şekilde belirlenmiş.
Muhalefetin “Adrese teslim ihale” diye nitelendirdiği Antalya Havalimanı ihalesinin ertelenme nedeni haklında zamanın Ulaştırma ve Altyapı Bakanı M. Cahit Turhan, “Antalya Havalimanı'na ilişkin ihalede, kamu yararına teklif alacağımızı düşünerek, süreci bir miktar öteledik. Finans piyasasının en iyi konumunu ve stabil hale gelmesini bekliyoruz. Bu işe teklif verecek isteklilerin risk oranının en aza indiği bir zamanı bekliyoruz, talepler böyle." diye açıklamıştı. Ertelendiği için tartışmalara neden olan ve 1 Aralık 2021 tarihinde DHMİ Genel Müdürlüğü'nde yapılan ihaleye, Fraport- TAV ortaklığının yanı sıra sadece Rus Vnukovo Şirketi - Cemil Demir’a ait Ankara merkezli inşaat firması INTEKAR Yapı ortaklığı katıldı.
İlk seansta Vnukovo- İntekar Yapı 5 milyar 250 milyon Euro, TAV-Fraport AG ise 5 milyar 750 milyon Euro teklif etti. 10'uncu turda Vnukovo-İntekar Yapı mola istedi ve dönüşte 6,8 milyar Euro teklif etti. TAV-Fraport AG 7 milyar Euro teklif edince Vnukovo-İntekar Yapı ihaleden çekildi. İhaleyi 7 milyar Euro ile alan TAV Fraport İhale Komisyonu’nun isteğiyle 250 milyon Euro artış yaptı.
TAV ve Fraport ortaklığı, 25 yıllık kira bedelinin yüzde 25'ini peşin ödeyecek. İhale, var olan anlaşmanın sonlanacağı Ocak 2027'den Aralık 2051'e kadar olan 25 yıllık dönemi kapsıyor.
TAV ve Fraport ortaklığı, ilk etapta yaklaşık 600 milyon Euro olmak üzere toplamda yaklaşık 765 milyon euro yatırımla havalimanının kapasitesini yıllık 80 milyon yolcuya çıkaracak.
Sözün özü; tüm iddialar boşa çıkmış ve ihaleyi adı geçen şirket değil, en çok para veren TAV ve Fraport ikilisi almıştı.
Doğrusu da buydu. Hükümetin konuya (bence) müdahil olmadığı, adil ve doğru bir ihaleyle Antalya Havalimanı “adrese” değil, hakkını verenlere teslim edildi.
Mutlu yarınlar Türkiye’m.
Dünya Sivil Havacılık Günü ve işsiz kalan havacıların dramı!
Türkiye'nin de kurucu üyesi olduğu Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) 7 Aralık'ı Dünya Sivil Havacılık Günü ilan etmiş.
Bu yıl da öyle olacak ve irili ufaklı tüm resmi ve özel, kurum ve kuruluşlar, Dünya Sivil Havacılık Günü için klasik içi boş sözlerle kutlamalar yapacak.
Başta, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olmak üzere, Sivil Havacılık Genel Müdürü, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü ve ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşlarının bilumum genel müdürleri ve ağzı laf yapanları demeçler vererek çalışanların, yani emek verenlerin Sivil Havacılık Günü’nü kutlayacak. “Türk sivil havacılığının bu gün geldiği ileri seviye” diye başlayan demeçlerinde çalışanların çalışma koşulları, maaşları ve geçinmeleri için şunları da yaptık diye bir kelimeye asla rastlamayacağız. Çünkü, öyle bir şeyin olmadığı ortada. Kamuda çalışan işçiler ve memurlar emir komuta zincirinin bir halkası olan toplu iş sözleşmelerine tabiidir. Bu ücretlere karşı itiraz etmek ve greve kalkışmak asla kabul görmez.
Milli güvenliğin veya kamu güvenliğinin tehlikeye düşmesi gerekçe gösterilerek
grevler hep ertelenir. Ama sivil havacılık günü ise törenlerle kokteyllerle ve de neşeyle kutlanmaya devam edilecek.
Devlet babanın, genel müdürleri kutlar da sivil havacılığın adı üstünde sivilleri yani özel sektör aktörleri boş durur mu?
Havayolu şirketlerinin patron ve CEO’ları kurumsal iletişimcilerin yazdığı metni göz ucuyla okuyup imzalayacaklar.
Onlar, yaygın ve sosyal medyada caf caflı laflarla, karın doyurmayan Dünya Sivil Havacılık Günü’nü kutlaya dursun;
patronun paşa keyfi öyle istediği için bir gecede iflası ettiği söylenen, aslında bal gibi iflas ettirilen Atlas Global Airlines’ın çalışanları için kimse bir şey yapmadı. Sayın Bakan’ın ağzından bu konuda hiçbir şey duymadık. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ise, gelişmeleri hep arkadan takip etti. Şirketin gidişatını görüp, maaş ve tazminatlar için girişimde bulunmadı. İşveren yeni şirketlerle yola devam edip, bu konu da artık böylece unutturulurken
Atlaszedeler’ın sesi soluğu çıkmaz oldu.
Kim bilir, şimdi nerede nasıllar bilen yok. Ne yiyorlar, ne içiyorlar soran eden yok.
Siz, Dünya Sivil Havacılık Günü’nü alayla valayla kutlasanız ne, kutlamasanız ne?
Biz, Atlaszedeler’in haklarını alabilmek için verdiği ekmek kavgasını izlerken, o tarihlerde bir başka şirketin Onur Air çalışanlarına aylarca maaş veremedi.
Kural koyucu ve denetleyici olan SHGM bu konuda da üzerine düşeni yapmadı.
Şirket, ha satıldı, ha satılacak diye aylar boyu bekleyen yüzlerce kişi sefalette iken, otoritenin ve bizim Havacılık Günü kutlamamız, beş parasız ortada kalan bu insanlara karşı saygısızlık olmaz mı?
İnsan, haklarıyla insandır. İşsiz kalarak açlığa mahkum olan binlerce insanın durumunu görmek, çözüm bulmak ve de dertlerine derman olmak sosyal devletin en başta gelen görevi olmasına rağmen bu konuda hiç bir şey yapmayan bütün ilgili, sorumlu ve yetkili makamları bir kez daha uyarıyoruz. Bırakınız, Sivil Havacılık Günü kutlamayı da, açlığa mahkum edilen havacılara sahip çıkınız. Kamu vicdanı sizden bunu bekliyor!..