Türkiye milli gelir sıralamasında 17. sırada bulunmaktadır.
Türkiye milli gelir sıralamasında 17. sırada bulunmaktadır. İktisadi olaraksa birçok göstergede dünya sırlamasın daha iyi bir konum elde etmeyi başarmıştır. Mesela Türkiye, tarım kaynaklı katma değer sıralamasında dünyada 9. sıradadır. IMF satın alma gücü paritesine göre kişi başı milli gelirdeyse dünyada 13. sırayı tutmuştur.
İstikrarlı bir büyümenin neticesi olarak ekonomi bu seviyelere taşınmıştır.
Başka bir 13.lük ise merkez bankaları altın rezervleri kategorisindedir. TCMB Haziran 2017 itibariyle dünya merkez bankaları altın rezervi sıralamasında 13. sıradadır. Bu seviyenin oluşmasında altın bankacılığının gelişimi ve bankaların zorunluk karşılık yükümlülüklerini altın cinsinden tutmalarına imkân verilmesi önemlidir. Kendi mülkiyetindeki altınlarla beraber TCMB’nin yakın zamanda ilk 10 rezerv büyüklüğü sıralamasında yer alacağı düşünülebilir.
Merkez Bankaları Altın Rezervleri (Kaynak: Borsaİstanbul)
Diğer birçok makro gösterge bakımından önümüzdeki 10 yılda Türkiye daha iyi yerlerde olacaktır. Ekonomimizin önemli bir gelişim potansiyeli vardır. Önümüzdeki 10 yıl içinde herkesin otomobil ve ev alacak imkânı olacağını şimdiden söyleyebiliriz. Hatta “herkese iki anahtar” mottosuyla propaganda yapılması popülizm falan sayılmaz.
Ancak bu ve benzer göstergelerdeki sıralamanın gayrisafi yurtiçi hâsıla bakımdan sıralamamızdan sapmalar göstermesi asıl konumuzdur.
Buradaki asıl problem niceliksel öğelerin niteliksel öğelere yansımamasıdır. Rakamlarla büyüyoruz fakat kalkınamıyoruz. Şehirleşme buna örnektir. Eğitimle ilgili ölçümlemeler, öğretmen adaylarının KPSS sonuçları ve sair buna örnektir. Daha birçok başka şey keza böyledir.
Büyürken kalkınma için planlama yapmalıyız. İşi çok sıkı tutmalıyız. Büyüme, kapitalist ekonomi içinde genellikle bir trenddir. Sonu vardır. Bir yere kadar bizi taşır, sonra bizim onu taşımamız gerekir. Bunun için de kalkınma esastır.
Bu yolda hiçbir fırsatı kaçırmamalıyız. Devlet-millet elimize geçen her kalkınma imkânını sonuna kadar kullanmalıyız. İşte o zaman öyle bir Türkiye ortaya çıkacaktır ki dostları hiç mahzun olmayacaktır.