Sekizinci haftasını geride bıraktığımız ve Milli Maç arası verilen Sportoto Süper Ligi, Lefter Küçükandonyadis Sezonu'nda düşme hattının hemen üstüne, ondördüncü. sıraya kadar inen, geçen sekiz hafta sonrasında aldığı sekiz puanla tarihindeki en kötü dönemini yaşayan Fenerbahçe iki haftadır işlerine son verilen teknik ekibi ve özellikle de kadro dışı bırakılan üç önemli futbolcusuyla gündemde.
Bu konudaki yorumlar, taraflı tarafsız herkes tarafından dile getiriliyor. Ama en önemlisi taraftar, bu konuda neredeyse ikiye ayrılmış durumda. Özellikle onaltı yıldır takımın simgesi ve Kaptanı Volkan’ın kadro dışı kalması çok yüksek sesle dillendirilmese de taraftar üzerinde oldukça olumsuz bir etki yarattı.
O nedenle bugün, ben yarına yayınlanacak yazımı yazmaya başladığım sırada gündemdeki bu konuları anlatacak olan Başkan Ali Koç’un FBTV’deki açıklamasını baştan sona kadar izledim. Ve izledikten sonra yazıma, yukarıdakı “Ali Koç’u izledim, gözlerim Kapalı!” başlığını attım. Ben de, taraflı tarafsız herkes gibi Volkan’ın kadro dışı kalması konusunda yapılacak olan açıklamayı merak ediyordum.
Açıklamalardan çok da tatmin olduğumu söyleyemiyorum. O nedenle iki anlama da gelecek yukarıdaki başlığı attım.
Genelde takımın durumu ile ilgili olumsuzluklar ve sıralamadaki yeri konusunda yaşanan olumsuzlukların, nedeni ve taraftarın tepkisi konusunda yönetim olarak düşüncelerini samimi buldum. Yaşananların taraftarı rahatsız etmesine yorumlarından bunu içten hissettiklerini anladım. Ve gerekenin, fevri, acele davranmaksızın yaplacağı izlenimini edindim.
Ve bu konuda taraftardan biraz daha sabır beklemelerine, ben de katılıyorum.
Ancak söylediklerinden bir konuda, ben Başkan kadar iyimser değilim. Başta yanlış transferler nedeniyle Comolli ile ve hatalı kadrolar kurması ve Fenerbahçe ruhunu hiç bir şekilde anlayamayan, hala kendi havasında olan, taraftarın güvenini giderek kaybeden Cocu ile bu işin olamayacağını düşünüyorum.
Çok iyi bir Fenerbahçeli olarak bu konuda inşallah yanılırım. Takıma, takım ruhunu yerleştiremediği gibi, peşi sıra gelen başarısızlıklardan sonra takımın psikolojik olarak kötü durumuna çare bulamayan Cocu ve Comolli ile bu iş gitmez.
Teknik ekipte yollar ayrılan bazıları ile ilgili açıklamalar çok detaydı. Hiç onları anlatmaya gerek yoktu. Onlar kulübün çalışanlarıdır, çalışma düzenini bozan her çalışanla yollar ayrılır, bu son derece doğal.
İletişim iç düzende yapılanlar ise görevni kötüye kullanmak demetir ki bunun cezası çok bellidir. Ancak söylediği bilgi işlemdeki kasıtlı hatalar ve kulübün özel bilgilerinin dışa aktarılması ise, yönetim zaafıdır. Çok daha öceden ve yönetime gelindiği hatta başında gereken önlem alınarak sistem özelleştirilmeliydi.
Teknik kadronun gönderilmesi; Comolli, ve Cocu’nun bilgisi dahilinde, yönetimin idari bir kararıdır. Bu konuda kimsenin söyleyeceği bir şey olmaz. O nedenle kişiselliğe varan o kadar ayrıntıya gerek yoktu
Kadro dışı bırakılan Dirar bu sezon neredeyse takımda hiç yer almadı. Atıf ise, son maça kadar Cocu’nun vazgeçilmezlerindendi. Hatta; ona solda yer açmak için, solda daha başarılı olan Ayew’i sağa kaydırarak, solda oynayan Walbuena’yı nerdeyse hep yedek soyunduran, sağa kayırıldığı için genç yetenek Barış’ı hep yedek soyunduran Cocu’nun vazgeçemediği Atıf konusundaki bu karara nasıl onay verdiğini anlamak zor.
Atıf ve Dirar’ın takım içinde yarattıkları olumsuzluklarından, verilen kadro dış kararına katılmak durumundayız. Bu konuda içte yaşananlar değerlendirilmiştir.
Volkan konusunda yapılan açıklamalar ise beni pek tatmin etmedi. Karara saygı duyalım ama, Volkan’ın takım içinde düzeni bozacak bir şeyi kasıtlı olarak yapacağına inanamam.
Anlatılan bir çok şeyi eleştirmemiz doğru olmaz. İdari ve mali konular yönetimin işi.
Her ne olursa olsun, Fenerbahçe bu kaostan çıkacaktır, çıkmalıdır da.