Alacak sigortası ekonomi yönetiminin gündemine girmeye muvaffak oldu. Alacak sigortasının bu başarısı aslında reel piyasa için kurumsallık göstergesi olması yanında tahsil sorunun da büyüdüğüne işaret etmektedir.
Bu tür sigorta, Türkiye’de yaygın kullanım sorunu bulunan çok önemli bir finansal araçtır. Yurtiçinde reel sektörün vadeli yapısı, alacak sigortasına olan ihtiyacı diğer ekonomilerin ziyadesinde ön plana çıkarmaktadır. Piyasaların vadeli yapısının korunmasının önemi üzerinde daha önceki yazılarımda durmuştum. Türkiye’de hiperenflasyon olması beklenen dönemlerde bu riskten sakınmamızı sağlayan en önemli dinamiklerden birisinin reel piyasanın vadeli işleyişi olabileceğini tekrar hatırlatmakta fayda vardır. Reel piyasanın peşin satışa dönmesi, Türkiye özelinde ekonomiyi resesyona itecek bir sarmala etki edebilir. Vadeli piyasa yapısının yüksek bir kabiliyet olduğu bilinciyle korunması gerekmektedir.
Son 30 yılda güven kurumunun ve esnaflık kültürünün yıprandığı göz önüne alındığında makro faydası bariz olan alacak sigortası devamlı artan bir ihtiyaca dönüşmüştür. Poliçe maliyetleri, tüm müşteri portföyünün sigortalanamaması gibi sorunlarla yaygınlaştırılamayan alacak sigortalarının bazı türleriyse sıklıkla kullanılmaktadır. Örneğin kredili hayat veya kredi teminatlı işsizlik sigortaları alacak teminatı niteliğindeki sigortalardır. Bu poliçelerin üretilmesi üzerinde bir dayatma olmakla beraber sigorta şirketlerini poliçe üretmeye teşvik eden asıl unsur kreditörlerin tayınlama kabiliyetleridir. Yani vadeli alacağın tahsis sürecindeki özen poliçenin yaygınlaştırılmasında önemlidir.
Reel sektör işletmelerinin kime, hangi vadede, ne kadar limitle vadeli satış gerçekleştireceklerine dair sistematik bir yaklaşımları bulunmaması ve alacak sigortalarının vadeli satışta özeni olumsuz etkileyebileceği düşünüldüğünde sigorta şirketlerinin alacak sigortası tarafında iştahlı olmaları beklenmez. İşletmelerin bu anlamda sürdürülebilir bir metodolojiyle vadeli satış gerçekleştirmeleri orta vadede sigorta şirketlerini teşvik edecek ilk unsurdur. Yazılan çek ve protestolu senet performansı takip edilmesi gereken diğer temel belirleyicilerden olacaktır. Evraksız ve açık hesap olarak bilinen satışların performansınınsa alacak karşılıkları kaleminde azalan bir trend üretmesi gerekmektedir. Alacak sigortasının asıl faydası ise bu gelişmelerden sonra ortaya çıkacaktır.
Firmalar bu anlamda gelişme sağladıktan sonra alacak sigortası esasen ikincil bir tahsis süreci oluşturacaktır. Firmaların tahsis süreci üzerine sigorta şirketleri ilaveten kendi metodolojilerini uygulayacağından ve ulusal ölçekte aynı alacaklıya verilen teminat tutarını izleyebileceğinden reel sektöre müşterileri hakkında sinyal verecektir. Bu yolla tahsil problemleri büyük oranda azaltılabilir. Aynı zamanda esnaf arasında güvenin yeniden tesis edilmesinde bir araç olarak kullanılabilir. Ekonomi yönetiminin bu anlamda aldığı tedbirlerin başarılı adaptasyonu için tüm çevreler sorumluluğunu yerine getirmelidir.