AK Parti'ye gönül verenler çok şey istemiyor. Her daim partisinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arkasında. Başka bir parti arayışında da değil.

AK Parti tabanında huzursuzluk olduğu görünen bir gerçek.

Bir şeyler yolunda gitmiyor.

İktidar partisi ne yaparsa yapsın memnun olmayanların karşısında durulmasına rağmen şahsi çıkarları için çalışanlar, oturduğu koltuğun hakkını vermeyenler, kibir, ilgisizlik, lüks yaşam, gelir adaletsizliği gibi konularda rahatsızlık var.

AK Partili siyasetçi hangi etkinliğe katılmış, kiminle bir araya gelmiş hiç merak edilmiyor hatta sosyal medya üzerinden bu tür paylaşımlar yapılması da tepki çekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu durumun farkında ve düzeltilmesi için uzun zamandır uyarılarda bulunuyor.

Erdoğan, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında “Özellikle de il ve ilçe başkanlarımıza bir hususu hatırlatmak istiyorum. Sizlerden hiç vakit kaybetmeden şehirlerinize döner dönmez hemen partimizde görev almış veya gönül vermiş her bir kardeşimize mutlaka ulaşmanızı istiyorum” demişti.

Gönül almak kolay olmayabilir ama samimi bir tavır sergilenirse teşkilattan uzak kalan isimler yeniden partiye kazandırılır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği önemli bir şey daha vardı.

“AK Parti sırça köşklerde halka tepeden bakan, kendi çıkarından başka bir şey düşünmeyen siyasetçilerin yeri değildir. Aksini düşünen varsa yanlış yerde olduğunu bilmelidir.”

Yanlış yerde olduğunu anlayıp, kimsenin bu nedenle partiden istifa etmesi düşünülemez tabi ama en azından durumunun farkına varıp kendine çeki düzen vermeyenler partiden uzaklaştırılmalıdır.

Diğer dikkat çeken bir husus da Erzurum'da belediye başkanları ile yapılan toplantıların ilkinde yine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın verdiği talimatlardı.

Belediye başkanlarının asla yapmamaları gereken hususlara dikkat çekilen talimatlarda Erdoğan’ın 'halktan kopmayın' öğüdü ve vatandaşların sorunlarına kulak verilmesi ile başkanlara “Sizi arayan, bir sorununu anlatmak için size ulaşmaya çalışan kişileri geri çevirmeyin. Telefonu açamıyorsanız bile daha sonra dönüş yapın ve onların sıkıntılarını dinleyin” denilmesi şayet dikkate alınırsa umut verici.

AK Parti’ye gönül verenler çok şey istemiyor. Her daim partisinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arkasında. Başka bir parti arayışında da değil. Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda hareket edilirse gönüllerin tam manasıyla yeniden kazanılması imkansız değil.

Yeter ki fark edilir düzeyde bir başlangıç yapılsa!

AYM’NİN KARARI VE DEMOKRASİ ANLAYIŞI

"Barış bildirisi" olarak adlandırılan metne imza atan akademisyenlerin yaptığı bireysel başvuruda Başkan Zühtü Arslan'ın "ihlal" yönünde oy kullanması nedeniyle ‘eşitlik halinde başkanın katıldığı tarafın oyunun iki oy sayılacağı’na ilişkin hüküm gereği Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararı verilmesi ile ilgili tartışmalar devam ederken CHP lideri Kılıçdaroğlu kararı olumlu karşıladığını açıkladı. Kılıçdaroğlu, "karar doğru ama 1 oy farkla alınması demokrasi için kaygı verici" dedi.

İyi de terör örgütü PKK’nın Doğu ile Güneydoğu'da kazdığı çukurlar ve tuzakladıkları bombalarla sivil-asker ayrımı yapmadan düzenlediği saldırılar, 793 güvenlik görevlisinin şehit olması, 300'den fazla sivilin hayatını kaybetmesi ve bölgenin yaşanmaz hale gelmesi görmezden gelinerek, 1128 akademisyenin imza attığı "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adlı metinde bu yasa dışı faaliyetlere karşı yürütülen mücadelenin "devlet katliamı" olarak nitelendirilmesi kaygı verici değil mi?

Bu tavır PKK’ya destek anlamına gelmez mi?

Bir devlet kendisine karşı takınılan bu durumu kabul eder mi?

Vicdanlı hiçbir bireyin AYM’nin kararını kabul etmesi nasıl düşünülmezse Kılıçdaroğlu’nun da demokrasi anlayışını algılaması mümkün gözükmüyor.

Sonuçta, çukur terörünün yanında yer almak ifade özgürlüğü sayılamaz