Türk bürokrasisi, çözüm bulamadığı her sorun için, bir sebep üretmekte mahirdir.
Hiçbir şey yapamaz ise, sorun komisyon marifetiyle çözülsün diye, oraya havale eder. Şayet, oradan da bir çözüm çıkmaz ise, bu kez de topu başkalarına atıverir.
Bürokrasideki bu tür çözüm üretimine bir yenisi daha eklendi diyebiliriz.
Hafta içinde gazetelere yansıyan habere göre, Adana Şakirpaşa Havalimanı'ndaki sis nedeniyle görüş mesafesinin düşmesi uçakların iniş ve kalkışını engellemiş.
Başta THY olmak üzere, buraya sefer yapan uçak şirketleri de bu durumdan etkilenmiş. Bunun üzerine, havalimanı otoritesi, yani Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Adana Başmüdürlüğü bu durumu önlemek için çözüm arayışına girmiş. Başmüdürlük ilk olarak, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü'ne bir yazı yazarak, çevredeki evlerde oturanların ısınmak için kalitesiz yakıt kullandığını, bunun da duman ve hava kirliğine neden olduğunu, görüş mesafesinin 50 metrenin altına düştüğünü, geçmişte olduğu gibi bu yılda (Aralık 2018) bu nedenle iki ayrı günde 13 uçak seferlerinde iptal, divert (Başka havalimanına yönlendirme) veya gecikmeler yaşandığını belirterek yolcu, firma ve personel rahatsızlığına neden olduğunu (bilgilerine gereğini) arz etmiş. Çevre İl Müdürlüğü de Meteoroloji İl Müdürlüğü ile temasa geçerek, uçakların inemediği tarih ve saatlerdeki gözlem bilgilerini istemiş. Meteoroloji Dairesi de cevap yazısında, şikayet edilen bu hava durumunu sis ve pus olarak tanımlamış.
Çevre İl Müdürlüğü, aynı bakanlığa bağlı oldukları Akdeniz Temiz Hava Merkezi Müdürlüğü'ne de bir yazı yazarak, ısınmadan kaynaklı PM10 (Partikül madde) ölçüm sonuçlarını istemiş. Bu güzide kurumumuz da cevabi yazıyla 18.00-22.00 saatleri arasında "Isınma kaynaklı partikül madde artışı" olduğunu belirten "bilimsel" bir cevap vermiş.
Çevre Müdürlüğü, gelen yazılardan yola çıkarak, meteorolojik faktörlerin, yani Sıcaklık terselmesi-"Enverziyon" (Isınan havanın yükselirken kendinden daha sıcak hava kütlesiyle karşılaşması) nedeniyle, sis ve pus gibi durumların oluştuğunu resmen beyan buyurmuş. Şimdi, bu durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her fırsatta şikayet ettiği bürokratik oligarşik yapı, asıl düşmanın enverziyon olduğunu bulup ortaya çıkarmış ve tez elden halline dair fetva gibi görüş beyan etmiş. Gerçek bu mu? Ama gerçek bu değil tabii. Enverziyon'a kimler veya ne sebep olmuş onun adını bence kolaya kaçıp doğru koyamamışlar.
Bakın onların söyleyemediğini ben size söyleyeyim. Uçakların iniş ve kalkışına enverziyon değil, Uçak ve Gülbahçe Mahalleleri'nde yaşayan bu halkın gelir düzeyinin düşüklüğü neden olmuştur.
Şayet, orada insanlar hava kirliliğine sebep olan kömür yerine, doğal gazla ısınsaydı böyle bir meteorolojik hadise olmayacak, hava kirliliği de meydana gelmeyecek ve uçaklar da 50 metrelik görüş mesafesi engeline takılmayacaktı.
Bir örnek vermek gerekirse, İstanbul'un Ataköy ve Florya semtlerinde neden hiç enverziyon olayı görülmüyor. Çünkü, bu semtlerde kalitesiz yakıt kullanılmıyor.
Ama, yağıştan ötürü sis elbette meydana gelir. Bunu önleyebilmek, doğa olaylarına müdahale edebilmek elbette imkansız.
Ortada, insanların gelir düzeyinin düşük oluşu ve Allah'ın sisi varken, bürokraside klavye kahramanlarının öteye beriye yazı yazıp, onların da işi bir şeye dayandırma gayretlerini doğrusu Aziz Nesin'lik işler kapsamında görüyorum. Af buyurun.
Adana Havalimanı'na adı verilen ve 1888 yılında orada valilik yapan Şakir Paşa, azgın nehirleri ıslah eden, böylece sel sorununu çözen ve tarımı canlandıran bir yönetici olarak biliniyor. O zaman ki vali ile bugünkü yöneticileri karşılaştırırsak ortaya çıkacak sonucu size bırakıyorum.
Bugünkü yöneticilerin, havalimanının bu sorunlarını çözmek yerine, birbirlerine top atmalarını görebilseydi, sanıyorum "Siz, benim adımı buradan silin" derdi.
Aslında, Adana Şakirpaşa Havalimanı'nın sis ve pus dışında başka mania engelleri de var. Örneğin, yapımına 2010 yılında başlanan Adana Emniyet Müdürlüğü'nün 14 katlı binası bittiğinde görülür ki, bina mania sahası ihlaline neden olmaktadır.
SHGM ve DHMi, binanın 6 katının yıkımı için mahkemeye gider ve bina için yıkım kararı alınır. Seyhan Belediyesi de binayı hemen mühürler ve bu bina yıllarca mahkemenin vereceği kararı bekler. Ve tabii ki pilotların korkulu rüyası olmaya da devam eder. Aslında, o bölgede bu şekilde mania sahasına giren onlarca yüksek bina vardır. Fakat, Devlet Baba, vatandaşların yasak bölge içine giren binalarını nedense yıkmaz, ama gel gör ki milyonlarca lira harcayıp yaptırdığı kendi binasını üstüne üstlük 3 milyon 150 bin lira para vererek yıktırmaya başlar.
Bir yanda, sebebi belli olan kirli hava için birbirlerine yazı yazan, sonra bunlarla da yetinmeyip bilimsel çözümlere de kulak tıkayan bürokrasimiz, aynı şehirde başka bir garabete imza atmaktan çekinmez. Hem de devletin milyonlarca lirasının da heba olması bahasına. Ne yapana ne de yaptırana kimsenin hesap soramadığı bir düzen içinde böyle yuvarlanıp gidiyoruz.
Burada tek bir çözüm vardır ve bu da taa baştan ihmal edilmiştir. Ya havalimanları şehir dışına yapılacak ve çevrelerinde hiç bina yapımına izin verilmeyecek, ya da şehir içindeki havalimanlarının da çevresi binalardan arındırılacak. Yıllar öncesinde Yeşilköy'e yapılan havaalanının çevresine koca koca binaları kondurup, sonrasında "Bu uçaklar binaları yalayarak geçiyor" diyerek şikayette bulunanların bence hiçbir şey söylemeye hakkı yok. Aynı şekilde Adana'da havalimanı çevresine rant için bina yapanların ve yaptıranların da hiçbir şey söylemeye hakkı yoktur diyorum. Bu binalardan birine günün birinde bir uçak çarparsa bu da bizim 11 Eylül'ümüz olur.
İşte böyle bir travma yaşamak istemiyor isek, üç hafta sonra yapılacak olan ve 56 milyon 322 bin 632 vatandaşımızın oy kullanma hakkına sahip olduğu 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde önümüze konulan oy sandığına gitmeden evvela lütfen iyi düşünelim. Partiye değil, doğru ve güzel işler yapacak adaya oy verelim. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dikey değil, yatay yapılaşma şarttır sözlerine rağmen yüksek yüksek tepelere dev gökdelenler konduranlara değil, doğa ve çevre dostu olanlardan yana oylarımızı kullanalım.
Kullanalım ki, uçaklar hava kirliliğinden etkilenmeden rahatlıkla inip kalksınlar.
İyi uçuşlar Türkiye'm...