İşte yine bir kadına şiddet hikayesi daha. Seçkin Piriler eski eşi Kaan Tangöze'den şiddet gördüğü gerekçesi ile şikayetçi olmuş. Ama bu kez ifadelerle beraber olayın seyri değişiyor.

Kaan ifadesinde "Ben şiddet gördüm. Şiddet yapmadım. Şikayetçi oldum zaten. Her şey ortaya çıkacak. Çocuklarım için bunlara katlanıyorum" demiş. Ve Kaan'nın yüzündeki şişlikler de gözlerden kaçmamış. Hatırlamayanlar için şöyle kısaca bir özet geçeyim. Kaan Tangöze, Seçkin’i evliyken Kıvılcım diye bir hatun ile aldattı ve sonra boşandılar. Bu boşanmada öyle sessiz sedasız da olmadı. Kaan boşanır boşanmaz Kıvılcım Vural ile evlendi, bir de çocukları oldu. Seçkin Piriler bunu hiçbir kadın gibi kolay atlatamadı. Neyse biz tekrar şu şiddet konusuna dönelim. Biliyorsunuz benzer bir savunmayı Ahmet Kural da Sıla için yapmıştı. ‘’Sıla bana saldırdı, ben durdurmaya çalıştım.’’ demişti. Kadınlarda şiddette meyilli mi acaba? diye somadan edemiyorum. Acaba biz de erkekler gibi öfkemize yenik düşüp hiç elimizi kaldırmadık mı? Kaba kuvveti savunmadığımız halde, şeytan bizim de aklımızı bir kez olsun çelmedi mi? Ya da bize şiddet gösteren birine, şöyle yaradana sığınıp bir tane patlatmak istemezdik mi? Bir kadın olarak dürüstçe cevaplamam gerekirse ‘’evet’’ diye cevap veriyorum. Bu adamların doğru söylediği noktalarda olabilir. Ama maalesef Kaan’ın iddiaları sadece bundan ibaret değil. Seçkin’nin çocuklarına da şiddet uyguladığı var. İşte bu affedilir değil. Umarım bu pis bir iftiradır.

Keşke…

Yıllardır Demet Şener konuştu, o sustu. Sonunda patladı. Boşandılar biri sevgili yaptı, diğeri de evleniyor bu konu kapandı demiştim. Yanılmışım! Demet yine eski eşine haciz davası açmış. Neden mi? İbrahim Kutluay nafakayı yatmıyormuş. Sadece bu da değil. Çocuklarının sigortasını da yatırmamış. Bir de uzaklaştırma kararı ihlal etmiş, falan filan. İbrahim’in de demek burasına kadar geldi ki ondan hiç beklemediğim bir harekete bulunmuş. Sabah sabah 2. Sayfa magazin programını arayıp içini dökmüş. Nafakayı ödediğini, sigortaların aynen devam ettiğini ve evin önüne de oğlunu almaya gittiğini uzun uzun anlatmış. Hiç de şaşırmadığımız erkeklerin sonuna kadar inkar stratejisi. Demet’in de bu olayları gündemde kalmak için kullandığını eklemiş. Konu kapanmış mı? Tabi ki hayır… Hemen akabinde yayına Demet Şener bağlanmış. Konuyu yine 4 yıl öncesinden ele alıp, nasıl aldatıldığını ve kandırıldığını anlatmış. İbo’nun salonun ortasında gömleğini çıkartmasına kadar bütün kirli çamaşırını dökmüş ortaya. Kinli Demet “Keşke senden daha önce kurtulsaydım.” bile demiş. İşte korkak, aldatmayı marifet sanan adamların sonu. Adamın mayasında var bu. Tarih ve tekerrür. Bir işe başlamak kadar bitirmek de mühim. Her şeyin bir raconu, adabı ve edebi var. Keşke aldatmak, kandırmak yerine, geçmişindeki tüm kadınlara “bu iş yürümüyor artık” diyebilseydin. En çok o gün zılgıt yerdin. 3 güne affedilir hatta bu tavrın için bir de alkış toplardın.

Veda busesi

Şu karısını sevmeyen ve aldatan erkekler bir an önce boşansın lütfen. Boşanmamanın bir mazereti olamaz. Sevgi bitmiş, saygı bitmiş, göz dışarıda e artık geçmiş olsun. Boşanacaksın! Bu işi adabıyla bitireceksin. Evliyken sevgili yapan adamlardan tiksiniyorum. Sen dışarda mutluluğu ara, bul. Başkasını sev. O kadın aklındayken aklın, git evinde eşin ile uyu. Gel de tiksinme. Adamı öyle kabul eden kadınlara da anlam veremiyorum o da başka günün konusu. Bir de önü sonu bu işler ortaya çıkıyor. Nereye kadar saklanır. Sonra çocuklarının annesi şu dünya üstündeki en büyük düşmanın oluveriyor. Olur tabi olmayıp ne yapsın… Sen çıkıp adam gibi işin aslını astarını anlatacaksın. “Sevgili eşim seni artık eskisi gibi sevmiyorum. Her an bir halt yeme potansiyelim var! Sen bana, ben sana bir saygısızlık etmeden bu işi adabı ile bitirelim.” demezsen sana bu dünyada da ahirette de huzur yok. Kadın dediğin fil hafızalı, deve kini ile beslenen varlıklar. Sen nasıl korkmaz, bir destur çekmezsin. Bir de o kuş beynin ile saman altından su yürütürsün.