2020 yılının son yazısını yazarken de yine aynı karamsarlıkla söze "Bu yıl da (2020) böyle geçti, yarın (2021) Allah kerimdir" diye başlıyoruz ne yazık ki.
“Bu yıl da böyle geçti,
yarın Allah kerimdir.”
(Anonim Halk Türküsü)
Çok uzak değil, 20 gün önce 7 Aralık’ta Dünya Sivil Havacılık Günü kutlanmıştı.
Bu konuda yazdığım yazıya “Bugün 7 Aralık, yarın Allah Kerim” diye bir başlık atmış ve içinde bulunduğumuz böylesi olumsuz ortamda Sivil Havacılık Günü kutlamanın anlamsızlığını anlatmıştım.
2020 yılının son yazısını yazarken de yine aynı karamsarlıkla söze “Bu yıl da (2020) böyle geçti, yarın (2021) Allah kerimdir” diye başlıyoruz ne yazık ki.
2019’da turizm ve havacılık sektörleri adeta zirve yapmıştı. Turist sayısı yüzde 14 artışla 51.7 milyona (7 milyonu yurt dışında ikamet edenler) yükselmiş ve 34.5 milyon dolar gelir elde etmiştik.
Havacılıkta ise 100 milyonu iç hat, 109 milyonu dış hat olmak üzere 209 milyon yolcu taşınmıştı. İç hatlarda 840 bin, dış hatlarda 713 bin olmak üzere üst geçişle birlikte 2 milyon 30 bin uçak trafiğine kadar yükselmiştik. Yeni açılan İstanbul Havalimanı bile 328 bin uçak trafiğiyle 52 milyonu aşkın yolcu ağırlayabilmişti.
2020’ye, bu rakamların verdiği rehavet ve gururla girdik diyebiliriz. Turizmdeki tablolara bakarak 2020’de 60 milyona yakın yolcu ağırlayıp, 50 milyon dolarda turizm gelirinden bile bahsediyorduk.
Aynı şekilde havacılıkta da iç ve dış hat yolcu sayısında rekor kırmak niyetimizi alenen dosta düşmana da ilan etmiştik.
Bu hayallerimizi gerçekleştirecek sayılar 2020 Mart başına kadar fena gitmedi.
Ta ki Çin’in Hubei Eyaleti’nin en büyük kenti olan Wuhan’dan 2019’un sonunda gelen koronavirüsü ciddiye alıncaya kadar. Bu virüs daha öncekilere hiç mi hiç benzemiyordu. Sars virüsü, kuş gribi veya diğerlerini iki üç ayda atlatmıştık.
Bu virüs bizde 11 Mart itibariyle resmen hayatımıza girdikten sonra hayallerimizi alt üst etti. Başta THY olmak üzere tüm şirketlerimizin seferleri kısıtlandı, yolcu sayıları çok azaldı. Filolara yeni uçaklar katma planları başka bahara ertelendi.
Kovid-19 adı verilen virüsün etkilerini azaltmak için, çalışanlar fedakarlıkta bulundu, çalışmalar evlere yöneltildi.
Hatta öyle günler geldi ki, yolcu uçakları kabinde maske ve dezenfektan taşımak zorunda bile kaldılar. Dünya büyük bir tahliye operasyonuna şahit oldu. Buna eve, yurda dönüş operasyonu da dedik.
Biraz olsun rahatlama olduğunu görüp daha çok sefer yapmaya başlanıldığı anda bu kez de mutasyon baş gösterdi.
Dünyadaki uçak şirketleri, siparişlerini iptal ederken, uçak üreticileri de üretimi kısma yoluna gittiler. Çünkü eldeki uçak filolarının yüzde 60-70’i yerdeydi. Daha doğrusu dünyadaki 30 bini aşkın uçağın 16-18 bini ground edilip yerde yatıyordu.
Dev şirketler ayakta kalabilmek için ne yazık ki, tasarruf tedbirlerine personel çıkararak başladı. Bu çıkarmalar hala daha devam ediyor. Havayolu şirketleri böyle de, havalimanları çok mu farklı?
Onlar da bu fırtınadan hayli etkilendi. Hesaplarını normal şartlara göre yapan otoriteler, azalan yolcu ve uçak trafiğine karşı onlar da personel çıkarmaya gitti.
Dünya yolcu trafiği bıçak gibi kesilince uçak ve havalimanlarından sonra turizm seyahat acenteleri, oteller, lokantalar ve bağlı 52 ayrı sektör iş yapamaz oldular.
İşveren konumundaki küçük işletmelerin sahipleri geçinebilmek için birikimlerini devreye sokarken çalışanların durumu da içler acısı bir hal aldı. Yazın sayıları yüz binleri, dünyada milyonları bulan destek unsurları (garson, komi, barmen, şoför) ve birçok farklı iş kolu mensupları aç kalmamak için başka iş kapılarını çaldılarsa da elleri boş geri döndüler. Sağlıkçıları haklı olarak alkışladık. Ama turizm ve havacılık sektöründe işsiz kalanları değil alkışlamak, bir an bile hatırlamadık ki!..
Onların hastalanmak ve ölmek için hiçbir virüse de ihtiyacı yok. Onlar sezon başlamadan işsiz kaldı, ne zaman iş başı yaparlar Allah bilir?
2020, Kovid-19 virüs salgını nedeniyle bütün dünyaya, tüm insanlara, değişik iş kollarına, birçok meslek mensubuna uğursuz geldi. Çözümsüz sorunlarla baş başa bıraktı. Ne zaman biteceği hiç belli olmayan kötü bir illetle karşı karşıyayız.
Yani, 2020 her açıdan, herkes için kayıp bir yıl oldu. 2021’e yine bu salgınla gireceğiz, fakat ne zaman kurtulacağız hiç belli değil. Dünyayı kurtaracak kadar aşı üretilip ve insanlara ulaştırabilirse kurtuluşumuz olur diye ümitliyiz. Bu ümidimizi yitirmek istemiyoruz.
Allah sonumuzu hayretsin diyelim.
2021 yılında her şeyin daha güzel olması dileğiyle.
Sağlıklı yarınlara Türkiye’m...