YENİ DÖNEMDEN BEKLENTİLER GERÇEK Mİ, DÜŞ MÜ?!...

Fehmi KETENCİ 29 May 2016

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Günümüz sosyal yaşamında yaşam şartlarına gerektiği gibi ayak uydurabilmek zor iş…

Günümüz sosyal yaşamında yaşam şartlarına gerektiği gibi ayak uydurabilmek zor iş…Sosyal yaşamın süregeldiği ortamlarda her şey kurulu ve sistematik olarak işler halde olmalı. Sistem tam kurulu olmalı ki sosyal yaşamı paylaşanların dayanacak gücü olsun. Ülkemiz insanı, yıllardır yaşamı zorlaştıran ekonomik koşulların daralttığı geçim sıkıntılarıyla boğuşurken yaşadığı ortamı zorlaştıran engellerden nefes alamıyor. Bu sorun, nüfusu her yıl katlayarak büyüyen büyük metropollerde daha da ağır. Oralarda ağırlaşan yaşam şartlarına uyum için fazladan bir efor gerekiyor. Bu ülke yıllarca kendi ihtiyacını hemen hemen kendi olanakları ile üretebilir durumda iken global ekonomi hevesi peşinde koşarak tam altyapı hazırlığı olmaksızın dışa açılarak, üretici toplum olmaktan uzaklaştı, giderek sadece tüketen toplum haline geldi.

Serbest piyasa ekonomisinin kontrolsuzluğu altında ezilen üretici de oluşan bu haksız rekabet ortamına dayanamadı. Bu durumdan en çok etkilenen ise üretimi elinde bulunduran çiftçi ve köylü olmuştur. Yıllardır üreterek bir bölümünü satıp geçimini sağlayan çiftçi-köylü boyunu aşan serbest piyasa ekonomisi rekabetine dayanamamıştır. Gelişen ve büyüyen toplumlarda global ekonomiye geçiş gereklidir. Oradaki gelişmelere kapıları kapalı tutmak yapısal gelişimi köreltebilir. Sanayileşirken dışa açılma, teknolojik iletişim, teknoloji alış verişi mutlaka gereklidir. Sizin dışınızda hızla gelişen bir dünya varsa ve bu dünyadan kendinizi soyutlayamazsınız. Ülkemiz, dışarıdan bakanlar için, hızla kabuk değiştiren, sanayileşen, gerek sosyal reformları, gerekse teknolojik yapılanması ile hızla büyüyen bir ülke görünümündedir

Bugün gelinen noktadaki sıkıntıların altında yatan önemli nedenlerden biri de; hızlı ama zaman zaman kontrolden kaçan büyüme ve asıl en önemlisi dışa bağımlılığın yerli üretime vurduğu darbenin sonuçları olarak gösterilebilir. Burada asıl olan bu hıza ayak uyduracak alt yapının aksayan yönlerinin giderilmesi konusunda kararlı ve sağlıklı adımların atılmasıdır. Ülke, ikibinli yılların başlangıcında dünyada başgösteren global ekonomik krize rağmen, büyüyen Avrupalı ülkeler arasında yerini alabilcek kadar önemli aşama kaydetmiş gibi görünmekteydi. 2002 genel seçimleri sonrasında ortaya çıkan yeni siyasal durum ise; uzun yıllar koalisyon hükümetleri ile yönetilen Türkiye için yeni bir dönemin başlangıcı olduğu yazıldı, söylendi,  

Evet yeni dönem tek partili güçlü hükümet modelini ortaya çıkarmıştır. Başlangıçta başarı için oldukça umutvar bir fotoğraf  görüntüsü verdi.. Bu gün gelinen noktada  o fotoğraf sadece fotoğraf olarak kaldı..  Ülke ondört yıldır güçlü tek partili yönetimlerle bu güne geldi.. Yıllar oncesinde çok ümitvar olarak görünen o fotoğrafta hiç de önemli değişimler olmadı. Son bir yıl içinde ülke iki kez farklı sonuçlar sergileyen iki seçim sürecinden geçti.. Bir hükümet yönetimi baştaydı, ama değişti, şimdi ise yeni bir hükümet başta ve hala ne zaman daha iyi oluruz beklentileri var.. Bu kez daha da fazlasıyla.. Dolar kontrolden çıkmış, piyasada sıcak para sıkıntısı söylenti olmanın ötesine geçmiş.. Küçük esnaf zor durumda, doların insafsızlığı ekonominin dengesini bozmuş.. Bu durumda yeni dönemden beklentileri değil yeni yönetimin neler yapabileceği konuşulmaktadır.. Umarım güçlü tek parti döneminin yansıttığı fotoğraf kendini hissettirip, gerçeğe dönüşür ve tek partili iktidarlara olabildiğince destek verenler beklentilerine kavuşurlar.  Avrupa Birliği’ne girebilmeyi hayal ederken yeni bir hayal kırıklığına daha dayanamayız… Aman dikkat!…Bu ülke insanı hem ekonomik olarak hem de psikolojik olarak bir krizi daha kaldıramaz.