ŞEHRİN RUHU

Recep GARİP 29 Eyl 2023

Recep GARİP
Tüm Yazıları
Mekânların anlam kazanması insanların değerleriyle orantılıdır.

Ruhu olan, yaşayan, insana dokunan şehirlerden daha önce de bahsetmiştim. Böylesi şehirler, içinde yaşayan insanların ruhlarıyla, inançlarıyla, imanda teslimiyetleriyle, yaşayışlarıyla, şehre kattıkları anlamlarla, ilme, irfana ve hikmete dair oluşturdukları beretlerle ilgilidir. Siz öylesine itikat ve amel sahibi olursunuz ki maddenin derinlik kazanmasına vesile olursunuz. Maddenin sizinle birlikte daha güçlü, dokunaklı, ahenkli, estetik, manevi anlamlar kazanıyor olması insanın maneviyatı ile alakalıdır. Manevi iklimin gücü; bütün eşyayı, bütün yaşayanları, gördüğümüz ve görmediğimiz âlemleri kuşatır. Nasıl yaşarsanız öyle anlam kazanır, öyle anlam katar ve öyle anılırsınız çünkü.

Mekânların anlam kazanması insanların değerleriyle orantılıdır. Denilir ya “Şerefü`l-mekân bi`l-mekîn” bir makamın şerefi, orada oturandan gelir. Oturan kişinin birikimi, yaşayışı, inancı, hal ve ahvali mekâna anlam katar. Mekânın güzelliği, etkili oluşu kişinin kültüründen, tefekküründen, tezekküründen kaynaklanır. Bunun aksi ise mekânı-makamı anlamsızlaştırır, hafifleştirir. Makamın gücü zafiyete uğrar. Dirayetli, güzel ahlak sahibi, örnek şahsiyetlerin toplumu yönetmesi topluma huzur sağlar. Şehre, ülkeye bereket kazandırır. Böylesi süreçler, ancak seçimlerde topluma fırsat olarak sunulur. Toplum; geleceğini, geleceği emanet edeceği evlatlarına, torunlarına hizmet edebilecek kabiliyette, duruş, doğru, adil, güzel ahlak sahibi, yaşayışıyla ve inancıyla örnek şahsiyetleri tercih etmelidir. Hak yemeyecek, adaletten sapmayacak, şehri iman edebilecek, ahlaksızlığa fırsat vermeyecek, helali tercih edecek, hakkı her daim üstün tutacak, bütün vatandaşlara karşı eşit yaklaşabilecek, her insanın hakkını kendi hakkı olarak görecek irfana, anlayışa, imana sahip olmalıdır.

Kuşkusuz, yerel yönetimler gelişen çağda toplumların ve kentlerin şekillenmesinde ciddi bir rol üstlenmiştir. Şehrin mimari yapısından sosyal ve kültürel dokusuna kadar uzanan çok yönlü bir sorumluluktur bu. Yeni gelişmelerin geçmişi yok ederek, sağlıksız ve kimliksiz bir şekilde gelişiyor olması şehirlerin dokusu açısından büyük bir sorundur. Kültürel birikimlerin bir medeniyet mirası olduğu asla unutulmamalıdır. Çağa uygun yöntemler, yaşayan insanların asli ihtiyaçlarından ruhi ihtiyaçlarına ve genliğin istikamet ve hedefinin belirginleşmesi için verilen emeklerle devlete, topluma ve millete güç katabilecek anlayışların teksif edilmesi icap eder. Elbette bu açıdan tarihin yüklediği sorumluluklar, vatanı sevmenin, insanı sevmenin, hizmeti sevmenin birbirinden ayrılmaz olduğu şuuru öğretilmelidir.

Şehirleri imar ederken alt ve üst yapı çalışmalarının yanı sıra, şehrin kültürel yapısını koruyan, kaybolmaya yüz tutmuş tarihi değerleri ortaya çıkartan bir anlayışla yerel yönetimlerde Kültür Birimlerine önemli görevler düşmektedir. Var olan kültürü yaşatma çabaları yalnızca güncel olmamalı, geçmişin besleyici edebiyatçıları, tarihçileri, ilim ve teknik alanında zuhur etmiş bilgelerin sofrasından bıkmaksızın sürekli halde ikram edilmelidir. Kuşku yok ki günü ihmal edemezsiniz lakin geçmişi bilmeyen gününü planlayamaz. Bu çalışmalara köklü geleneklerimizin izlerini taşıyan yerel ve ulusal anlamda kültür kaynaklarımızla da katkıda bulunmanız gerekmektedir. Bu anlayış, şehir plancılığından tutun da sosyal hizmetlere kadar geniş bir alanı kapsamı içine almalıdır. Şehirlerimizin rengi, öyküleri, müziği, sanat-edebiyatı bilinen ve bilinmeyen ama keşfedilmeyi bekleyen tüm yönleriyle ulusal kimliğimizi oluşturan önemli unsurların başında gelmektedir. Bilinmelidir ki bizim coğrafyamızın sınırı yoktur. Büyük Türk ve İslam coğrafyasının gizli hazineleri bizleri beklemektedir.

Büyükşehirler, Anadolu’nun diğer şehirleri için örneklik teşkil eder. Büyük şehirler neleri yapıyorsa onları taklit ederek yerel anlamda kendilerini geliştirmeye gayret ederler. Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Konya, Erzurum gibi şehirlerimiz bu açıdan öncü durumundadır. Yerel anlamda attıkları her adımın kılı kırk yararak atmaları gerektiğini ve bu bilinçle kültürün, medeniyetin, sanatın, edebiyatın, Türkçenin vazgeçilmezliği üzerinden örnek olduklarını unutmamalıdırlar. Yetkin, alanında yetişmiş, kültür adamlarının şehri imar etmekle mükellef olduklarını, ehliyet ve liyakat sahibi olanlarının bulunması gerektiğini hatırlatmakta yarar görmekteyim. Hayırda açtığınız her çığır, her tohum hem dünyamız için hem de ahiretimiz için önemlidir. Bunun aksinin icrası iki dünyayı da kaybetmemize, nesillerimizi heder etmemize, şehirlerimizin ruhaniyetinin dağılıp yok olmasına sebep olur. Buna sebep olanlar milletin vicdanında aklanamazlar.

Sosyal ve kültürel yatırımlar şehri şuurlaştıran yatırımlardır. Şuur emanete sahip çıkmaktır. Tarihin sesini duymaktır. Sınırsız yeryüzündeki mazlumların bizden bir el beklediklerini unutmamalıdır. Değişim; tarihi, kültürü, inancı yok saymak değildir. Bilakis emanetin bilinciyle yükümüzün oldukça ağır olduğunu bilmektir. İnsana ve topluma yatırım, teknik olmakla birlikte yani altyapı, imar çalışmalarının yanı sıra eğitim, sağlık, gıda, kültür ve sosyal alanlarda da ön plana çıkmalıdır. Yerel yönetimler sivil toplum örgütleriyle birlikte bu alanlarda yapılacak çalışmalara proje ve uygulama alanlarında öncülük etmelidir. Devletin geleceğini, bölünmez birlik ve beraberliğini gündüz ve gece halkla, işle meşgul olunsa da her daim Hakkın huzurunda olduğumuz unutulmamalıdır. İstenilen şuur budur.

Şehirlerin ruhunu oluşturan değerler, çevre ve peyzaj çalışmalarıyla birlikte kültür ve sanat konularında ortaya konulan somut çalışmalardan oluşmalıdır. Belediyelerimizde, Kültür ve Sosyal İşler, Basın ve Halkla İlişkiler, Beyaz Masa gibi birimlerin ortaya koyacağı faaliyetler halkla iletişim açısından oldukça önemlidir.

Bu alanda yapılması gereken çalışmaları şu şekilde sınıflandırmak mümkün:

1.     Şehir Kültür Evleri: Kütüphane ve okuma salonlarıyla, kültürel etkinliklerin icra edilebileceği, tiyatro ve mini konferans salonlarının yer aldığı mekânlardır. Teknolojik imkânlarında bulunduğu, internet kafe ve bilgisayar kurslarının verildiği mekânlar. Yazarlarla buluşmalar, söyleşiler, atölye çalışmaları gibi unsurlar yer alır.

2.     Kültür Merkezleri: Her türlü sosyal ve kültürel faaliyetlerin yapılabileceği çok amaçlı merkezlerdir. Son yirmi yılda Türkiye'nin hemen hemen bütün şehirlerinde yeterince yapıldığını şimdi içinin doldurulması ve gençlerin arı gibi girip çıkmaları, faydalanmaları, görev almaları sağlanmalıdır.

3.     Sanat Ocakları: Farklı sanat alanlarında eğitim kurslarının düzenlenebileceği ve kültürel anlamda da çalışmaların sergileyebileceği mekânlardır. Yazarlık, Resim, Güzel Sanatlar, teknolojideki ihtiyaç duyulan bütün alanlarla, tarihi, kültürel ve dini ihtiyaçların öğrenilebileceği bütün kurslar. Kuran Öğrenme, Arapça, Hadis ve Tefsir Dersleri, İslam İlmihal Atölyeleri gibi.

4.     Meslek Edindirme Kursları: Özellikle hanımlara yönelik, kişisel becerileri geliştirme kursları. İşsiz gençlerimizin mesleki anlamda ihtiyaç duydukları alanlarda da benzer eğitim kurslarının düzenlenmesidir. Kamu ve özel sektörle işbirliği yapılarak eğitimlerin uygulamalı hale getirilmesi ve iş kabullerinde tercih edilecek belgeler verilmelidir.

5.     Şehir Evleri Proje Yarışmaları. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin ortak buluştuğu fıtrata uygun yatay mimariye katkı ve uygulama alanları sağlanmalıdır.

6.     Kültür-Sanat Etkinlikleri: şehrin, yörenin kültürel değerlerini tanıtan çalışmalarla birlikte ulusal anlamda tanıtıcı nitelikte şenliklerin organizasyonları. Kitap fuarları. Şair ve yazarlarımıza yönelik imza ve şiir proğramları ile genç yazarların yetişmesi, yerel kalemlerin ortaya çıkarılması ve birliğin tesis edilerek şehre katkı sunmaları düşünülmelidir.

7.     Sosyal Etkinlikler: Topluma yönelik, toplumsal kaynaşmayı teşvik eden çalışmalar. Sünnet merasimleri, ihtiyaç sahibi fakir ailelere erzak ve gıda yardımları, evsizlere ev, işsizlere iş imkânları, yerel anlamda neye ihtiyaç var ise o ihtiyacın karşılanabilmesi için kuruluşların oluşturulması düşünülmelidir.

8.     Eğitime Destek Projeleri: Belediyelerimiz imkânları ölçüsünde öğrencilerimize kitap-kırtasiye, giyim gibi konularda destek olmalı. Öğrencilere eğitim bursu verilmelidir. Okullarımızın çevre ve peyzaj çalışmalarına proje ve elemanlarla destek vermelidir.

9.     Sosyal Projeler:

a. Sosyal konutlar  

b. Sağlık ocakları

c. Rehabilitasyon Merkezleri

d. Aşevleri

e. Gençlik Merkezleri

f.  Hanımlar Lokali

g. Çocuk Kulüpleri

h. Engellilere yönelik çalışmalar

ı.  Yaşlılara yönelik hizmet merkezleri

vs.

Bu alanda yapılabilecek çalışmaları daha da geniş tabana yaymak mümkündür. Yerel yönetimlerin yetkilendirildiği günümüzde, siyasal ve sosyal faktörleri de göz önüne aldığımızda halkla bütünleşmenin, problemlerin çözümü konusunda olumlu projelerin hayata geçirilmesinin önemi daha da iyi anlaşılacaktır. İnsana hizmeti öncelikli kılmak, topluma kulak vermek ve çaba ortaya koymak gerekmektedir.  İmkânlar ölçüsünde kişisel ve kurumsal sorumluluğun gereği olarak büyük bir özveriyle çözümler üretmek önemlidir. Mazeretleri yok edelim, unutmayalım ki, mazer insanı başarısız kılar.

Bu bilinçle şehri kendi yalın haliyle ele alıp tarihi ve kültürel dokusuyla onu yaşatmak sahip olduğumuz kültür ve medeniyet aşkımızın sonucudur. Bu bizim imanımızın bir gereğidir. Önümüzdeki süreçlere böyle bakmak ona göre hazırlanmak, planlamalar yapmak üzerimizde borçtur. Unutmayalım ki, şehirleri baki kılan, ülkeleri, toplumları baki kılan tarihleri, kültürel birikimleri ile medeniyet anlayışlarıdır. Bu değerler yaşatılıyorsa geleceğe dair sözlerimiz hayat bulur vesselam.