​HÜCRENİN ZAFERİ

Dr. İlhami FINDIKÇI
Tüm Yazıları
Evladı hasta olan aile, bir organı hasta olan beden gibi mutlu değildir.

Evladı hasta olan aile, bir organı hasta olan beden gibi mutlu değildir. Tüm sosyal sistemlerde durum aynıdır. Bütünün iyiliği, onu oluşturan parçaların iyiliğinde saklıdır ve bunun tersi de geçerlidir. Alt sistemlerinden bağımsız, kendi başına bir varlık olduğu için bütünün rahatsızlığı da parçalara yansır. 

Sağlam bir toplum, sağlam bireylerden oluşur. Birey düzeyinde yaşanan zaaflar, toplumu çürütür zamanla. Toplumun ve devletin, güçlenerek ilerlemesini isteriz de bunun, fert olarak her birimizin güçlenerek gelişmemize bağlı olduğunu unuturuz çoğu zaman. Dünyadaki zayıf devletlere bakın, genellikle ekonomileri, sanayileri, işletmeleri, sosyal düzenleri ve bireyleri de gelişmemiştir yeterince. Maalesef tırnak içinde gelişmiş güçlülerin baskısı ve zulmü altında bu toplumlar. Dünyanın dört bir yanındaki bu zulümler, aslında bir insanlık sorunudur.

Türkiye’nin Gerçekleri

Son dönemeçte maddi kalkınmasında yol aldıkça kendine gelen, gelişmeyi mana alanına da yansıtarak daha çok kendisi olan toplumumuza yönelen saldırılar da artıyor giderek. Çünkü dünyaya biçim veren hâkim karakterlerin hesabının dışına çıktı Türkiye. Çünkü küresel aktörlerin yoğun gayretleriyle palazlanan ve neredeyse bir yazgı haline dönüşen fitne ve fesadı, bir birimizle uğraşmayı, iç çatışmalarımızı ve zihinlerdeki ayrılık ve aykırılıklarımızı aştıkça saflarımız sıklaştı. Bunun içindir ki toplumsal yol alışımız ve yükselen sesimiz kesilmek isteniyor ve Türkiye’nin gerçekleri önemsizleştirilmek isteniyor inatla ve ısrarla. 

Ancak göz ardı edemeyeceğimiz bir gerçek daha var ki toplum olarak birçok alanda eksiklerimiz ve daha çok yol almaya ihtiyacımız var. En başta bilimsel düşünce üretimini artırmamız, yeni buluşları çoğaltmamız, ahlakı, adaleti ve inanç değerlerini içselleştirmemiz, ekonomimizi katma değeri yüksek ürünlerle büyütmemiz, savunma sanayini geliştirmemiz, insani gelişmişlikte hızla yol almamız elzemdir. Bu iş, tabii ki öncelikle hükümetin ve devletindir. Ama dikkate sunmak istediğimiz nokta tek tek fertler olarak yapmak zorunda olduklarımızdır. Zira fertler yol aldıkça toplum yol alır. Bir anne, baba, işçi, memur, esnaf, tüccar yahut bir öğrenci, öğretmen olarak her ne yapıyor, toplumun hangi hücresini oluşturuyor olursak olalım daha yapacaklarımız var ve olmalıdır. Bu güzelim toplumun aziz üyeleri olarak, daha çok okumak, yazmak, çalışmak ve üretmek zorundayız. Giderek küçülen küresel pazardan daha çok pay almalıyız. Bütünün sağlığı için daha da sağlıklı olmalıyız. Daha kaliteli bir davranış alışkanlığı kazanmak zorundayız. Ve nihayet daha çok sevmek zorundayız birbirimizi.

Beşerden İnsana Yolculuk

Beşerden insan olma yolculuğunda mesafe almaktan söz ediyoruz. Hayatın ve ötesinin etkin bir üyesi olmak için aktif bir çabadan söz ediyoruz. Bir ve bütün olması için toplumun, kendi konumumuzu takıntı yapmayı aşmaktan söz ediyoruz. Ali Şeriati’nin deyimiyle insanı sınırlandıran; tabiat, tarih, toplum ve özellikle “ben”in kalıplarından kurtularak sıradan bir canlı ve beşerden; kendini bilen, özgür tercihler yapabilen ve üretebilen bir insan olmaya doğru yükselebiliriz. 

Kendimize takılmaktan kurtulmaya, gönlümüzdeki esrarla buluşmaya, Yaratıcı’nın yeryüzündeki halifesi Hazreti İnsan olmaya ve tüm bu kazanımları, günlük davranış pratiğimize aktarmaya bugün her zamandakinden daha fazla ihtiyacımız var. İçinde taht kuranın hürmeti ve kaygısı ile çarpan gönüllerin tevhidi, sarsılmaz bir toplumsal birliği oluşturacaktır. 15 Temmuz bunu bir provasıdır. Onun için bu topraklar, aynı kaygı ile çarpan gönüllerin yurdudur bin yıllardır. Onun için bu coğrafyanın kadın erkek bütün erleri vatan aşkıyla yaşar. Vatanın gönlümüzde, gönlümüzün vatanda olması da bundandır.  

Unutulmamalıdır ki yeri geldiğinde vatan için can vermek elbette tarifi imkânsız yüce bir davranıştır. Ama bu her zaman nasip olmaz. Toplumun bir üyesi olarak günlük hayatımızda neler yapabileceklerimizi düşünmek, insan olma yolculuğunda mesafe almak, iyi ve duyarlı bir vatandaş olmak, bilimsel düşünce ile inanç değerlerini birlikte besleyerek bütüne yol aldıran bir hücre olmak mümkündür. Yine unutulmamalıdır ki toplumun zaferi, onu oluşturan hücrelerin zaferlerine bağlıdır.