EVET İÇERİK KRALDIR AMA...

Ersin AKMAN 01 Haz 2017

Ersin AKMAN
Tüm Yazıları
Bu hafta Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) "Ulusal Genişbant Planı" isimli bir rapor yayınladı.

Bu hafta Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) “Ulusal Genişbant Planı” isimli bir rapor yayınladı. Biz alışkanlık yerini bulsun diye rapor diyelim ama zaten çalışmaya dernek tarafından da “Türkiye’nin Genişbant Hedeflerine Ulaşması Yolunda Öneriler” ismi verilmiş. 16 sayfadan oluşan öneriler listesinin hemen ikinci sayfasında “Bu çalışma, YASED Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) Çalışma Grubu tarafından ülkemizde hazırlanacak olan Ulusal Genişbant Planına girdi teşkil etmesi amacıyla hazırlanmıştır” notu var.

Böyle bir çalışmayı Türkiye’nin teknolojik gelişimiyle daha ilgili bir kurumun neden yapmadığı konusuna hiç girmeyeceğim. Bu konu (bence) YASED’e gelinceye kadar en az 10 farklı STK tarafından ele alınmalıydı ama yine de YASED’in BİT Çalışma Grubu’ndaki her bir üyeye bu konuya mesai harcadığı için ayrı ayrı teşekkür etmekte fayda var. Eminim ki “koyunun olmadığı yerde” bu öneriler de bazı tartışmaların başlaması anlamında çok yararlı olacaktır.

Bu arada raporu okuduktan sonra YASED’in BİT Çalışma Grubu üyelerinin kimlerden oluştuğuna baktığımı bilmenizi, içlerinde Samsung, Intel, Microsoft, Sony gibi teknoloji devlerinden başka ülkemizin her üç GSM şirketini / internet servis sağlayıcısını da görmekten büyük memnuniyet duyduğumu söylemek isterim.

Ayrıca konuyla ilgili mesleğim nedeniyle kafama takılanlara geçmeden önce YASED’in yaptığı bu çalışmanın “zihin açıcı” özelliğiyle sektörümüzün birçok paydaşına fikir vereceğine de kesinlikle emin olduğumu bilmenizi isterim.

Ancak “Öneriler listesinin” onuncu sayfasında başlayan “Talebi arttırmaya yönelik planlar” başlığının “Diğer talep arttırıcı önlemler” altbaşlığındaki “İhtiyaçlar” listesindeki “Türkçe içeriğin yaygınlaştırılması” ve “Online uygulama, eğitim ve hizmet veren platformların bilinirliğinin ve yaygınlığının arttırılması” maddelerinin de bir o kadar kafamı karıştırdığını da üstüne basa basa söylemek isterim.

Türkçe içerik data tasarrufu da demek

“Türkiye’nin datası Türkiye’de kalsın” istiyorsak, yani Türk insanı dünyanın diğer tarafında üretilen içeriğe ulaşmak için uğraşmasın, bu nedenle de milli servetimizi “internet bağlantısı” adı altında diğer ülkelere transfer etmeyelim istiyorsak Türkçe içeriğin değerli olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Tabii Türkçe içerik üreten yayıncıların değerini de inkar etmemeliyiz. Daha kaliteli dijital içerik üretilebilmesi için “üreticilerin” önünü açmalıyız. İşlerini kolaylaştırmalıyız.

Burada da reklamveren pozisyonundaki şirketlere çok büyük görevler düşüyor. Bu şirketler reklam bütçelerinden aslan payını Facebook, Twitter, YouTube gibi yabancı platformlara ayırırlarsa “Türkçe içeriğin yaygınlaştırılması” öneriler arasında bir madde olarak kalır.

Facebook, Twitter ve YouTube gibi platformlarda reklam yayınlatmak için peşin ödemeler yaparken Türkçe içerik üreten yayıncılara medya satınalma ajansları üzerinden 120 günü aşan ödemeler yaptırırlarsa “Türkçe içeriğin yaygınlaştırılması” öneriler arasında bir madde olarak kalır.

Yayıncı 120 günü aşan ödeme sürelerini, hayatın gerçekleriyle bağdaştıramayacağı için bir süre sonra nakit ihtiyacını çözmek için Türkçe içerik üretmeye ayırdığından daha çok zaman harcamaya başlar. Üstüne üstlük medya satınalma şirketlerinin % 30’a varan komisyon faturaları altında ezilir ve uzun vadede medya satınalma şirketlerindeki “planlamacıların” elinde oyuncak olur.

Dünyanın en büyük şirketlerini temsil eden kişilerden oluşan YASED’in BİT Çalışma Grubu’ndaki yöneticilerin yayıncılar üzerindeki bu baskıları bilmediğini düşünmek bile istemiyorum. O nedenle olayı iğne ve çuvaldız benzetmesine getirmeden YASED’in yayınladığı bu öneri listesini sessiz bir protokol olarak kabul ediyorum. Bu öneriler listesine emeği geçen şirket temsilcilerinin, bu rapor yayınlandığı anda kendi kendilerini de bağlayarak, kendi denetimlerindeki iş yapma süreçlerinde gerekli değişikliği yapacakları konusunda Türkiye’deki yayıncılara sessizce söz verdiklerini düşünüyorum.