CHP HİLÂFETİ GETİRİR ARTIK!

Doç. Dr. Can CEYLAN
Tüm Yazıları
CHP, bu gidişle halifeliği tekrar getirmek, yâni âşikâr etmek gibi bir vaadte bulunursa, bu ince ayrıntıyı kullanması kuvvetle muhtemeldir.

Daha son seçime kadar, CHP’nin gerek parti gerekse aday olarak, dinî imaj çizmesinin, seçim sath-I mahalline özel olduğunu düşünürdük. İster genel seçim olsun, ister yerel seçim olsun mevsimine göre iftar programlarına ve mevlütlere katılmak, ümreye gitmek gibi birçok eylem yaptılar. Bunlarda oy “avlamak”tan başka bir amaçları yoktu, çünkü seçimlerden sonra devam etmediler.

Menderes döneminde başlayıp 28 Şubat sürecinde ayyuka çıkan “Laiklik elden gidiyor” ve “şeriat tehlikesi” yaygaraları çabuk unutuldu. Aslında sırf bu yaygaraların siyâsî-kültürel bir motif olarak yaşatılması için bile müzelik bir parti kurulabilir. Maksat çeşit olsun. Demokrasi geçmişimizin yaşayan fosillerine yeni nesil  kendi gözleriyle şâhit olur.

Hilâfet kalktı mı ki!

Öncelikle şunu bir tespit edelim ki, saltanat kaldırılmadı ama hilâfet TBMM’nin şahs-ı mânevisine devredildi. Yâni şu anda hilâfet makamı gizli ve “gizlenmiş” olsa da, TBMM tarafından temsil edilmektedir. Bu anlamda TBMM başkanı da hilâfet makâmını temsil etmektedir. Hatta TBMM başkan vekilleri de “vekil halife” olarak görülebilir. Acaba HDP’den başkan vekilleri TBMM’de oturum yönetirken bunu hiç düşünüyor mu?!

Bunun altını neden çiziyorum? CHP, bu gidişle halifeliği tekrar getirmek, yâni âşikâr etmek gibi bir vaadte bulunursa, bu ince ayrıntıyı kullanması kuvvetle muhtemeldir.

Nevzat Tandoğan’ın “Komünizm gelecekse biz getiririz” tavrından ilham alarak, “Hilâfeti biz kaldırdık, gerekirse biz getiririz” şeklinde devletin sâhibi rolünü oynama hevesine düşmeleri içten bile değildir.

Baksanıza, “Kılıçdaroğlu hiç bu kadar büyük oynamamıştı” başlıklı yazımda da belirttiğim gibi, CHP’ye bir hâller oluyor. CHP milletvekilleri “iftira fonu”na destek verdikleri yetmiyormuş gibi, gerine gerine Kılıçdaroğlu’nun Peygamber soyundan geldiğini – iddia değil – ifâde ediyorlar. Bunu yapmalarının sebebi de, lafı Kılıçdaroğlu aleyhinde konuşanların çarpılacağına getirmek. Hani “Hayatta en hakiki mürşit ilim”di!

Atatürk’ü bitirdiler

Atatürk’ün mânevî mirâsını istismar etmede sınır tanımıyorlar artık. Anıtkabir’in yolunu unuttular. Eskiden türbeye çevirdikleri Anıtkabir’e gidip, “yaramazlık yapanı” Atatürk’ü şikâyet ederlerdi. Atatürk resimli rakı bardaklarını altılı set yapıp satacak kadar alçaldıkları yetmedi, satışta olan bir kitaba “özel baskı” yapıp fahiş fiyata satıyorlar. Gören de, hepsini Atatürk bizzat imzalamış zanneder. Atatürk sevgisi arkasına gizdikleri menfaatlerini ve kötü niyetlerini ortalığa dökmekten çekinmeyecek kadar çâresiz bir hâldeler.

Çift başlılık formülü

Kuruluş târihi, Cumhuriyet’in ilânından önce olan CHP’nin bu hâllere düşeceğini kimse tahmin edemezdi. Bu ne bir öngörü, ne bir kehânettir. Zira CHP’nin nasıl bir parti olduğunu tanımlamak artık mümkün değildir. Bir tarafta HDP ile iş tutarken, diğer tarafta İyi Parti ile seçim ittifakı yapıyor.

Bütün bu tutarsızlık ve omurgasızlıklara rağmen, CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun ağzından yeni yeni şeyler duymaya başladık. (Aklınıza hemen geçenlerdeki sürç-ü lisan gelmesin). 31 Mart yaklaştıkça Cuma Hutbesi için minbere de çıkabilir. Atatürk’ün Balıkesir Hütbesi’nden cesâret alabilir. Hatta buradan yürüyüp işi halifeliğe de götürür. Böylece kendilerince “tek adam” dedikleri Recep Tayyip Erdoğan’a alternatif bir makam çıkarıp yine “iki başlı” yönetim amaçlarına ulaşabilirler.

Ancak Recep Tayyip Erdoğan, halife olmuş tam yirmi beş Osmanlı pâdişahına kıyasla, İslâm âlemi gözünde daha güçlü ve itibarlıyken, halifeliği getirseler ne olacak ki!

Kaldı ki, Osmanlı pâdişahları güçlü oldukları zamanda değil, tek kozları halifelik olduğunda bu sıfatı ön plâna çıkarmışlardır. Ayrıca halifelik resmî olarak Osmanlı’ya geçmeden önce de, mesela Fâtih Sultan Mehmet, İslâm âleminin lideri rolünü oynamıştır.

CHP’nin “hilâfet oyunu”, olsa olsa devleti yine çift başlı hâle getirmek için olur. Bunun için de cumhurbaşkanlığı makamının yanına hilâfet makamını getirmekten başka bir fantazileri olamaz.

Aday kim?

Ancak bu fantazi için kim aday olacak? “Partili cumhurbaşkanı olmaz” diyen Kılıçdaroğlu’nun “partisiz halife” çıkarması gerekir. Kendi içinde ilçe belediyeleri için bile, aday sıkıntısı çeken CHP’nin halife adayı kim olur ki? Belki hergün Cuma namazı hatta hergün Bayram namazı kılan birini bulurlar. Ya da 28 Şubat döneminde “tavuktan kurban olur” diyecek kadar “fiyat etiketi” üstünde gezen biri ilâhiyatçı(!) bulurlar.

Ayasofya’yı unutmasınlar

Bütün bunlar elbette bir varsayım. Ama şunu da unutmasınlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptırdığı onca câmiye rağmen, Ayasofya kozunu hâlâ kullanmış değildir. CHP’nin bâsiret bağlanmışlığı devam edip kriz seviyesine çıkar da, “hilâfet cinneti” geçirirse, Cumhurbaşkanı’nın Ayasofya’ya gelmeden önce kullanacağı birçok kozu olduğunu da unutmasınlar. İşte o zaman partinin kapısına kilit vurmuş olurlar.