Bu nesil hiçbir şey görmemişti, keşke görmeseydi… Ama her şerde bir hayır vardır. Biz geçmişi ne kadar anlatsak kimse anlamazdı taki yaşayana kadar… İşte insanımız, gençlerimiz darbe girişiminin en kanlısını, en şiddetlisini ve en acımasız halini yaşadı. Fetullahçı terör örgütünün ülkeyi ne hale getirdiğini hep beraber yaşadık… Böyle kanlı bir darbe girişiminin neticesinde ülkeyi yöneten seçilmiş hükümetin “Olağanüstü Hal” ilan etmesi kadar normal bir şey yoktu, bir gereklilikti.

Fetullahçı teröristlerin, yandaşlarının devlet sisteminden ayıklanması acil bir gereklilikti. Bunların Türk Silahlı Kuvvetleri’nden, emniyetten, bakanlıklardan, kuruluşlardan, yargıdan ve hatta siyasi partilerden ayıklanması gerekiyordu ve bunun içinde olağanüstü tedbirler lazımdı. Bu tedbirlerin süratle alınması gerekiyordu onun içinde hükümete Olağanüstü Hal’in getirdiği Kanun Hükmünde Kararname yetkisi verilmesi gerekiyordu bu da yapıldı. Bunun neticesinde de Fetullahçı hainler devletten ayıklanmaya başlandı. Yani Olağanüstü Hal var diye Fransa’da bile uygulanan aşırı tedbirler Türk insanına uygulanmadı. Türkiye 1971, 1980 ve 1997 darbelerini yaşadı. Bu darbelerden sonra hep ülkede olağanüstü haller yaşandı. Vatandaşlar perişan oldu, insanlar işkence gördü, sağcısı solcusu zindanlarda çürüdüler. Sokağa çıkma yasakları, insanlara baskılar, insan hakları ihlalleri ve medyaya sansür olağan bir uygulamaydı.

Ama bugün halkımız ülkede Olağanüstü Hal’in farkında bile değil çünkü kimse darbeyi durduran kitleleri rahatsız etmeyi aklından bile geçirmiyor. Yani tedbirler gerekli yerlerde ve gerektiği kadar uygulanıyor, vatandaş rahatsız edilmiyor. Bu gerçeği Batılılara da anlatmamız lazım.