ABD'NİN YENİ HAÇLI SEFERİ Mİ?

Tarık ÇELENK 24 Haz 2016

Tarık ÇELENK
Tüm Yazıları
Sosyal medyada konuşulan Suud Kralı'nın "tüm ateistler teröristtir" demecini Amerikan kamuoyunun nasıl değerlendirebildiğini tahmin edebiliyorum. Çünkü aynı kamuoyu, tüm Neo-Selefileri de terörist adayları olarak düşünüyor.

Sosyal medyada konuşulan Suud Kralı’nın “tüm ateistler teröristtir” demecini Amerikan kamuoyunun nasıl değerlendirebildiğini tahmin edebiliyorum. Çünkü aynı kamuoyu, tüm Neo-Selefileri de terörist adayları olarak düşünüyor. George W. Bush 11 Eylül saldırılarının akabinde dünyaya yeni bir “kutsal haçlı seferi” başlatmak üzere olduklarını açıklıyordu. Aynı Bush, danışman ekibiyle cihadı terör olarak yorumlayan selefilere karşı demokrat ve ılımlı İslam’ı desteklediklerini ifade etmişti. Büyük Ortadoğu Projesi ve benzer yaklaşımlar o dönemlerde gündeme getirildi. Bir yandan Haçlı Seferi ilan edip, diğer yandan Irak’a yapılan askeri müdahale İslam dünyasında Clinton’un kazandırdığı ABD sempatisi ve güvenilirliğini yitirmesine yol açtı.

Obama’nın demokrat, siyahi kimliği, Müslüman atalarının geçmişi ve politik yaklaşımı bu itibar zedelenmesini kısmen onardı. Şimdi ise ABD politikasındaki değişim sinyalleri ve üstüne üstlük Trump faktörü İslam dünyasının aklına “Yeni bir Haçlı Seferi mi?” sorusunu getiriyor. Obama’nın gelişinden sonra ABD’nin savunma doktrininin değiştiği bilinmekte. Bu değişiklik özellikle Ortadoğu gibi bölgelere yapılan askeri müdahalelerin ekonomik ve iç politik boyutunun yüksekliğini vurguluyor, yerine vekalet savaşı konseptini öngörüyordu. Vekalet savaşı yani müdahalelerin müttefik veya yerel unsurlar kanalıyla onların teçhiz edilerek dolaylı yoldan yapılması...

Önceki yazılarımdan birinde belirttiğim gibi ( http://faraszade.com/abdnin-islam-dunyasi-iliskilerinde-doktrin-degisikligi/ ) öncelikle Arap baharı sonrası ve bazı gelişmeler ABD’nin ılımlı İslam konseptini rafa kaldırmasına yol açtı. IŞİD’in küresel terördeki kaldıraç gücünün El Kaide’ye göre daha etkili olduğu görüldü. Yerel IŞİD küresel yapının tartışılmaz bir lojistik ve insan kaynağı merkezi olarak kabul ediliyor. Ayrıca kafalarda IŞİD sadece yerel bir yapıdan ibaret değil; küresel terörü selefi ideolojisiyle bir paket halinde ihraç eden bir araç aynı zamanda. Bu selefi ideoloji ve lojistik destek tamamen bölgede kendini IŞİD’den ayrı tanımlayan El Nusra, Ahrarı Şam gibi örgütler veya çoğu Arap devletlerinden de bağımsız değil. IŞİD ve bu tip örgütler/devletler arasında bazen çatışmalar olmasına karşın, ideolojik, insan kaynağı ve lojistik geçişkenlik mevcut. Suriye iç savaşının başlangıcında Türkiye’nin tezlerine ve yardım ettiği gruplara sıcak bakan ABD şimdi tüm bunlara mesafe koymuş durumda. Bu konuda Rusya’nın ikna edici rolünü görmemiz gerekiyor. Muhtemeldir ki Türkiye’nin temsil ettiği “İslami Eksen’in” kaymakta olduğunu düşünüyorlar. Türkiye’nin Suud’un İslam ordusu çalışmasına destek vereceği söylemi de bu kapsamda ABD’nin kaygısını arttırmıştır. Müslüman kardeşler örgütünün terör listesine alınma garabetini de bu tartışmanın bir parçası olarak değerlendirebiliriz.

Bu anlamda baktığımızda ABD’nin yeni haçlı seferi askeri değil ticari öncelikler taşımakta. Bu yeni savaş birçok Müslüman tüccarı ve şirketlerini rahatsız ve haksızlık  etmeye adaydır. Obama doktrini bilindiği gibi ekonomiyi/harcamaları kontrol üzerine yönetiyor. Bundan önce ekonomide para basma politikaları ağırlıklıydı. Bu da Suudi Arabistan’ın önemini arttırıyordu. Suudlular bu rolü aşırı önemsediler. İran ve Şiilik kaygısıyla Suriye de işin içine çok girdiler. Yeni harcamaları kontrol politikalarının bir ucu da kendilerince üstü kapalı tanımladıkları  “Küresel Selefi Sermayesi” ne dayanıyor. ABD’nin yeni savaşında İran müttefiki olarak gözüküyor. Belki de bu uzun vadede Ortadoğu’da yeni hesaplaşmaları gündeme getirecektir. Sovyetleri Afganistan üzerinden yıkmanın bedelini küresel radikal selefizm ile ödeyen ABD’nin İran ile işbirliği ve IŞİD ile mücadelede ne bedel ödeyeceği bir soru işaretidir. Şu bir gerçek ki, Batı dünyasının kafasında artık radikal ve ılımlı İslam ayrımı olmayacak, belki bir tarafta kuru ve yaşı ayırt etmeksizin ılımlı/radikal selefi İslam türevleri diğer tarafta da seküler/Şii İslam ayrımı olacaktır.