Taşlar birer birer dökülmeye başladı! Devamı daha da şiddetli boyutta gelecektir bekleyin... Ki bence gelsin en azından net tabloyu görmek açısından derin bir nefes alır herkes. Bu arada küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum; 'taş darbeleriyle yara alanlar, taşın sahibini bir yere mutlaka yazarlar!'
AK Parti’de uzun zamandır beklenen ve bana göre çok geç kalınan arınma süreci merakla bekleniyor. Yönetim kademesi, bakanlar, il teşkilatları, kurumlar...
Laf aramızda şimdi konuşulan değişim keşke daha önce başlasaydı.
Şimdilerde yaşanan birikmiş şiddetli sarsıntılar bu denli olmazdı. Hem siyaseten hem de idari kademelerde yüreklere su serpen değişimler olsaydı vatandaş sımsıkı sarılırdı AK Parti’ye.
Çünkü kasten ve cehaleten; ülkeye, AK Parti’ye, vatandaşa, sürece, işleyişe ciddi zararlar veren isimler öyle mevkilere getirilmişti ki ‘biz bunları mı hak ediyoruz’ tepkisi ayyuka çıkmasına rağmen hiçbir değişim yaşanmamıştı. Keşke hemen 15 Temmuz ertesi her kademe temizlenseydi! Keşke!
Geçen gün yazdığım; Davutoğlu ve Babacan öncülüğünde kurulması konuşulan her iki partinin de Türkiye’de karşılık bulmayacağı, Nuh’un Gemisi misali mevcuttakileri alıp yol alma düşüncesinin karşılık bulmayacağı cümlemi yinelemek istiyorum. Çünkü ne Ahmet Davutoğlu ne de Ali Babacan “lider” cevherini yansıtmamakla birlikte AK Parti’den gelecek isimlerle gemiyi doldurmalarını yanlış buluyorum.
Vatandaş şunu sormaz mı; şimdiye kadar neredeydiniz ve neden sustunuz? Madem uzun zamandır sıkıntı vardı yolunuzu tamamen ayırsaydınız! Şimdi hep bir ağızdan aynı cümlelerle konuşmanızın kime faydası olacak?
Hele ki bu süreçte! Akdeniz, Suriye, S400, İran, PKK, Bağdat ve daha nice başlıkta baskılanmaya çalışılan Türkiye’ye birlikte kararlı duruşlar lazım.
Babacan ve Davutoğlu büyük ihtimalle de parti kurmaktan ziyade toplumsal denge unsuru gibi STK mahiyetinde kalmaya karar verecek.
Geçen gün yazdığım gibi; ‘tam demokrat ruhlu, yeterince liberal tavırlı, kesinlikle milliyetçi çizgide, karizmatik, modern, genç, dinamik, şık duruşa ve kadroya sahip partiler istiyor Türkiye’.
Yazımın başında dediğim gibi bırakın herkes biriktirdiğini yazsın ve konuşsun.
Fakat eleştiri hakkının olması gerektiğini en fazla savunanlardan biri olarak şunları asla kabul etmiyorum; yalan, karalama, yaralama, vurma, yıkma, tarumar etme, iftira...
Ülke olarak eleştiri hakkımızı tabi ki kullanacağız...Tabi ki yanlışların karşısında duracağız...Tabi ki yanlış yapanların değişimini talep edeceğiz... Fakat usulünce hataları onararak, çözümler sunarak.
Çünkü; fikirlerde, inançlarda, kültürlerde, renklerde, tercihlerde ayrı ayrı olsak da ortak paydamız vatan olmalı. Geçmişin gizli şimdinin aleni uluslararası entrikaları birer birer deşifre olurken ihtiyacımız olan birlikte öze dönmek olmalı...