Bu pratik değerliydi ve İslam medeniyeti içinde hem teorisi hem uygulamasıyla sürekli gelişti.
Kadim bilgiler, atamız İbrahim (AS)’ın mülkiyet kavramına yaptığı katkıdan bahseder. Ona emanet edilip geri alınmayan yahut onun idaresinde unutulan koyun sürüleri dağları kaplayacak kadar çoğalmış o, bu sürülerin vakıf unsurları olduğunu bildirmişti. Yani korunmuş mülkiyet ya da mülkiyetin yüce Allah (C.c)’a transferi…
Bu pratik değerliydi ve İslam medeniyeti içinde hem teorisi hem uygulamasıyla sürekli gelişti. Türk devletlerinin, vakıfları ana akım iktisadi unsur potansiyeline taşımasıysa tecrübenin zirvesini temsil etti. Hatta Türk devletlerinin başarısında ve kendilerine doğru cazibe oluşturmalarında vakıflar önemli rol oynadı. Çok zor bir dünyada insanlığın gıpta ettiği bir dayanışma toplumu vakıflarla inşa edildi.
Böylece ceddimiz insanlığın ortak geçmişini gene insanlığın ortak geleceğine bağlayan bir vizyon çizdi. Cevherden şehirler çıkardı. İlmin kapısını açıp gönlünün zenginliklerini ikram etti. Yetmedi bu vizyonu tahkim edecek medeniyet değerlerini at sırtında bir meşale gibi taşıdı.
Meşale sadece coğrafyalara değil, nesillere de taşındı ve bugün insanlığın paradigma arayışında temel değerleri sağladı; özellikle iktisatta.
Böylece İslami finans paradigması bakımından güçlü değerlerle donatıldı. Dayanışma temelinde iktisadın ve finansın mimarisi yeniden kurgulanmaya başladı. Bir bakıma finansal aracılığın kar amaçlı bir faaliyet olarak ele alınamayacağı düşüncesine zemin oluşturuldu ki Vakıf Katılım bu düşünceye unvanıyla ve sermaye yapısıyla bir kuşak daha anlam kazandırdı.
Yani o bizim ortak bankamız ve beşinci yaşında. Bu vesileyle hazırlanan bir reklam filmiyle bugünlerde değerlerinin altını çizip tekrar bizlerle paylaşıyor.
Her şeyden çok bir film kesitiyle Türkiye’ye katkısını artırmak için artık olgunlaşmaya başladığını anlatıyor diye düşünüyorum. Katılım finans sektörünü yakından takip ettiğim malumunuzdur. Sadece bu filmle değil yapıp ettikleriyle Vakıf Katılım’ın Türkiye’de çakılacak çivide katılım bankalarının katkılarını görmek dileğimize bizi güçlü adımlarla yaklaştıracağını hissediyorum.
Çünkü belki de ilk defa katılım bankalarına değerleri için gösterdiğimiz iltifata kayıtsız kalınmadığını ve sermaye imkanlarını güçlendirme yürekliliğini ortaya koyduklarını görüyorum.
Vakıf Katılım tarafından katılım bankalarının özkaynak-aktifler-toplanan fonlar denkleminin pazar içindeki pay kopukluklarının giderilmesinde sorumluluk alındığını anlıyorum. Kısaca Vakıf Katılım’ın beşinci yıl mesajlarının sektörüne hitap eden yönlerini çok önemsiyorum.
Umulur ki Vakıf Katılım’n beşinci yılı, katılım finansı için yeni bir pazar denkleminin köşetaşı olur. Şimdi “övmenin değil Türkiye’yi övündürmenin zamanıdır” demek geliyor dilimin ucuna ama bu hissettiklerimin ortaya çıkmasına da vesile olan tüm katılım finans emekçilerine teşekkür etmek durumunda olduğumu da biliyorum. Vakıf Katılım’a ve katılım finansına başarılarla dolu nice beş seneler diliyorum.