Bir ülke yıllarca ekmek su ile idare eder ve gider fakat cahil nesillerle hiçbir yere gitmez!

Gençler onlara ‘veremediklerimize’ rağmen vallahi de billahi de çok iyiler, çok vicdanlılar, çok sabırlılar!

Üniversitelerimiz ne halde diye merak eden, soran, bilen var mı? Ya da bilenlerin sesine kulak verip ‘acaba iyileştirme adına neler yapabiliriz’ diye kaygılanan var mı?

“Günlerden bir gün ego patlaması yaşayan bir öğretim görevlisi amfiye girer ve ‘laf olsun torba dolsun’ moduyla konuşur... Deveye kendini göstermek için kalk azıcık cilve yap demişler. Deve de cilve yapayım derken cehaletinden ortada kırılmadık eşya ezmedik adam bırakmamış ya, bizim hoca da işte öyle langur lungur dalmış ortama ve hiç gerek yokken; ‘Gençler okumak istemiyorsanız gelmeyin. Aranızda devam zorunluluğundan sıkılan varsa açık öğretime gitsin’ demiş.
Bu cümleler doğrultusunda fazlasıyla konuşmaya devam eden hoca karşısında koca salon şok etkisiyle bu bir şaka mı diye birbirine bakıyormuş çünkü ortada bu hakaret tarzı konuşmaları gerektirecek hiçbir sebep yokmuş! Derken şoku atlatan bir ses yükselmiş salondan ve ‘hocam oradan bakınca çok mu tembel görünüyoruz da bizimle böyle konuşuyorsunuz’ demiş...”
Hikayenin değil ‘realitenin’ devamı mı? Sürüsüyle var! İstemediğiniz kadar hem de! Üniversiteler moralden, motivasyondan ve vizyondan uzak kadrolarla Allah’a emanet gitmeye çalışırken müfredatlar da ‘ne alaka bu dersler şimdi’ diye şapkaları da tavana vurduruyor...
Bölümlerdeki derslerden yana büyük sıkıntılar var! Bu sıkıntı sadece üniversitelerde değil. Üniversite, ortaokul ve liselerde alınan çuvalla gereksiz ders varken, beyinler ömrü billah bir kez bile kullanılmayacak bilgilerle doldurulurken, öğretimle sosyalleşmelerine zemin hazırlanmıyorken, karşılarına çıkan eğitimciler lafını gayri ciddi ‘ne işiniz var la burda basın gidin açık öğretime’ demeye getiriyorken şimdi bu gençler ne yapar? Ya da ne yapsın? Sorarım size!
Hemen söyleyeyim; ‘vur gitsin beni’ diye damardan girip kendini hüzünlere salarken ‘satmışım bu dünyayı’ deyip herkese her şeye alayına isyan eder ve en küçük kıvılcımla ateş alırlar...
Bir ülke yıllarca ekmek su ile idare eder ve gider fakat cahil nesillerle hiçbir yere gitmez! Her şeyi bir yana bırakıp kreş ve ana sınıflarından başlayarak en tepeye kadar eğitim-öğretim camiamıza toplu halde ilgi vermek zorundayız! Onarmalıyız!

Üniversitelerimiz SOS veriyor ey cemaati YÖK! Sorunlara neşter vurmaya yönetim ve eğitim kadrolarının rehabilitesi ile başlayıp bölüm derslerinin güncellenmesiyle devam etmeli. Örgün eğitimde uzaktan eğitimler kesinlikle kaldırılmalı. Dersin adı var, vizesi var, finali var ama ne ders anlatma ne de hocası ortada yok! ‘Ders uzaktan maaş çok yakından yani!’
Sözel ağırlıklı bölümlerin ders işleyişi kitaplara gömülmemeli ve zamana güncellenmeli. Kompozisyon, sunum, anlatım, yaratıcılık ön plana çıkarılmalı...