Üç Aylar, Rahmân olan Allah'ın rahmetinin sağanak sağanak yağdığı aylardır.
Üç Aylar, Rahmân olan Allah’ın rahmetinin sağanak sağanak yağdığı aylardır. Bereket ve feyzinden istifade etmesini bilenler, bu aylardan büyük kazançlar elde ederler. Bu bakımdan üç ayların kıymeti pek büyüktür. Ahiret sermayesinin artmasına vesile olan kudsî aylardır. Üç Aylar’da önemli nâfile ibadetlerden biri oruçtur. Recep ve Şâban aylarının tamamının oruçlu geçirilerek Ramazan ile birleştirilmesi “Üç Aylar Orucu” şeklinde adlandırılır. Ramazan ayında kasten bozulan oruçtan dolayı yerine getirilmesi gereken iki aylık kefâret orucunun Recep ve Şâban aylarında tutularak böylece Üç Aylar’ın oruçlu geçirildiği de görülmektedir. Üç Aylar orucunun âdet haline gelmesinde, bu ayların faziletine dair Hz. Peygamber’den nakledilen rivayetlere dayanıp Ramazan ayını dinî duyarlılık ve ibadet yoğunluğu içinde karşılama niyetinin etkili olmuştur.
ALLAH YOLUNDA HAYIR İŞLEMEK
Mevlânâ Hazretleri, malı Allah yolunda harcamanın bereketini ne güzel îzah eder:
“Mal, sadaka vermekle hiç eksilmez. Bilâkis hayırlarda bulunmak, malı kaybolmaktan, zâyî olmaktan korur! Verdiğin zekât, kesene bekçilik yapar, onu korur. Kıldığın namaz da sana çobanlık eder, seni kötülüklerden ve kurtlardan kurtarır.
Ekin ekenin ambarı boşalır, lâkin hasat vakti gelince, saçtığı tohumlara karşılık kaç mislini geri alır! Boşalttığı bir ambara mukâbil, kaç ambar dolusunu iâde alır!.. Fakat buğday, yerinde kullanılmaz da ambarda saklanırsa, bitlere, küçük kurtlara, farelere yem olur. Bunlar onu tamamıyla mahvederler.”
İnfak, sadaka ve Allah yolunda hizmet ve gayretin ehemmiyetini bildiren şu kıssa çok ibretlidir:
Beşîr bin Hasâsiyye -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:
Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’e bey’at etmek için geldim. Bana, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Hazret-i Muhammed’in de O’nun kulu ve Rasûlü olduğuna şehâdet etmemi, namaz kılmamı, zekât vermemi, İslâm üzere haccetmemi, Ramazan orucunu tutmamı ve Allah yolunda cihâd etmemi şart koştu.
Ben şöyle dedim:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Vallâhi bunlardan ikisine gücüm yetmez. Onlar da cihâd ve sadakadır. Müslümanlar, cepheden kaçan kimsenin Allâh’ın gazabına uğramış olarak döneceğini söylüyorlar. Ben ise cihâd meydanına varınca, nefsimin korkuya kapılıp ölmeyi istememesinden endişe ediyorum. Sadakaya gelince, vallâhi benim küçük bir koyun sürüsü ve on deveden başka bir şeyim yoktur. Onlar da âilemin maîşet kaynağı ve binek hayvanlarıdır.”
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- elini yumdu, salladı ve şöyle buyurdu:
“–Cihâd (Allah yolunda hizmet) yok, sadaka yok, peki ne ile Cennet’e gireceksin?!”
Ben hemen:
“–Yâ Rasûlâllah, Sana bey’at ediyorum!” dedim ve koştuğu bütün şartlar üzerine bey’at ettim
GÜNÜN SÖZÜ:
ALLAH GÜZEL AHLAKLI OLANI SEVER