Yıllardır terörle mücadele noktasında karnesini başarıyla dolduran devletin ortak aklını reddedenlerin derdi zannetmiyorum ki Türkiye olsun!
Bugün Ana Muhalefet Partisi, DEM Parti ve Cumhur İttifakı tarafından onay gören bu aklın diğer siyasilerce kabul görmeyişi anlaşılır gibi değil. Anlaşılan o ki kritik durumlarda devlet aklının siyaset üstü bir anlayışla karar verdiğini halen anlayamayan siyasetçiler var.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin İmralı’da bulunan PKK lideri Öcalan’a yaptığı ‘Meclis çağrısına’ DEM Parti ‘barış’, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özel ‘terörsüz gelecek’ vurgusu yaparken İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise; “müzakereyle saygı görür.” karşılığını verdi. Selahattin Demirtaş'ın: “Sorunlarımızın konuşarak, diyalogla, siyaset yoluyla çözülmesi arayışlarını kanla kesmeye çalışan anlayış bilmeli ki eğer Öcalan bir inisiyatif alır ve siyasetin önünü açmak isterse tüm gücümüzle arkasında olacağız.” cümleleri anlam dolu ve önümüzdeki süreçte çok konuşulacağa benziyor.
Peki ya devlet aklını reddedenler ne dedi;
Mansur Yavaş: “Millet de tarih de bunu affetmez.”
Ümit Özdağ: “İnanılır gibi değil.”
Muharrem İnce: “Hangi akla hizmet, utanmazlar”
Yavuz Ağıralioğlu: “Bizi utandırdınız.”
Müsavat Dervişoğlu, urgan fırlattı ve Devlet Bahçeli’ye hitaben: “Al şimdi bu ipi başının ucuna as” dedi.
CIA ve MOSSAD bile Türkiye’den lağvedileceğini anladı ama içimizdeki siyasi retçiler hala anlamadılar. 15 Temmuz hain darbe girişimi, Gezi Parkı terörü, taksim saldırıları, Kayseri olayları gibi birçok terör saldırısının şahidi ve muhatabı olan bu siyasetçiler için devlet aklını kabule 5 şehit verdiğimiz TUSAŞ terör saldırısı da mı yetmeyecek!
Türkiye TBMM’de meşru haklara sahip DEM’i ve onun seçmenleriyle birlikte Kürtleri terörün kucağına ve tekeline terk etmek istemiyor. Türkiye Öcalan'ın ABD ile olan can damarına neşter vurdu ve terör kan kaybediyor. TUSAŞ’a yönelik gerçekleştirilen terör saldırısı da sonun sonuna gelen PKK'nın çırpınış eylemi... Bu kompleks atak, sadece Türkiye devletine yönelik saldırı değil; aynı zamanda devlet aklına yönelik olumlu tavır içinde olan DEM Parti ve Kürtlere de bir gözdağı niteliğindedir.
Tüm bunlara baktığınızda ortaya çıkan tablo şu; Devlet Bahçeli’nin sözleri kuru sıkı değil. Cumhur İttifakı tarafından yapılan bu hamle ortak bir aklın neticesi... Ve hedefine ulaşmış görünüyor. Yara alanlar var, rahatsız olanlar var... Öyle ki; Türkiye’nin ateşkes hamlesinden gocunanlar silah kuşanıp yerli ve milli üretimin kalbini vurdular.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 14 Ekim 2024 tarihli konuşmasında:
“Bölgemizin içinde bulunduğu keşif ve karanlık atmosferde dışarıdaki meselelerle çok yakından ilgilenirken evimizin içini toparlamamız, yani iç cephemizi tahkim ve takviye etmemiz fevkalade önemlidir.” dediği süreçte;
devlet aklını reddedenlerin derdi ne?
Bir taraftan İsrail'de soykırım yapan Siyonizm ve katil çetesi, diğer taraftan; Ortadoğu'nun kan gölüne çevrilmesine sebep olan ABD Türk devlet aklının haklı hamlesine karşı hiç geç kalmayarak anında harekete geçti ve TUSAŞ’ı kana buladı. Bu elem dolu kritik süreçte Türk siyasetçileri boş beleş sözler peşinde... Sözde milliyetçilik, sözde ülkücülük, sözde vatan, sözde devlet savunmaları ile Türkiye'nin içinde bulunduğu tehlikeyi görmezden gelip siyasi şov yaptılar.
Hiçbiri Erdoğan kadar Türkiye için bedel ödemiş değildir. Dertleri Türkiye olsaydı bugün Ana Muhalefet Partisi CHP gibi devlet aklının arkasında durup siyasi muhalefete devam edebilirlerdi ama bunu yapmadılar ipi alan kürsüye çıktı, fırsat bu fırsat diyen mikrofonu aldı. Vatanı olmayanın milliyetçilik gibi bir gayesi olamayacağı unutuldu. Önce vatan şuurundan bir haber siyasi retçiler, beka meselesine karşı linç kampanyası yürütmekteler. Bahçeli’nin çıkışı bir nevi bu sözde milliyetçilerin de ifşası oldu. Meseleleri çözmek yerine mesele etmezseniz ortada sizden eser ve meseleniz kalmaz siz de haklısınız ama;
Ez Cümle; devlet h’aklı!