Devlet Bahçeli, Öcalan’a “meclis çağrısı” yaparken aslında bu çağrının DEM Parti ve aktörlerinde hiçbir karşılığı olmadığını biliyordu.
Bu çağrıyı “tarihi fırsat” olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan da biliyordu; bu tarihi fırsatın DEM Parti ve aktörlerinde bir karşılığı olmadığını... Üstüne basa basa yinelediler ve dediler ki: “Biz PKK ve terör örgütlerine bir barış çağrısı yapmıyoruz, bizim çağrımız terörden ari olan Kürtleredir.” Çağrının kimi ilgilendirdiği, kimleri kapsadığı, kimlere geçit vereceği belliydi! Kimlere geçit vermeyeceğini ise yargı söyledi!
İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı görevden alındı, devamında DEM Partili Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine de kayyum atandı. Bu görevden alınmalar neticesinde DEM’li gruplarca İstanbul gibi bir şehirde “Kürdistan Faşizme mezar olacak!” sloganlarının atılması, güvenlik güçlerimizin taşlanması, huzur ve sükunun bozulması; YSP, HDP diye devamlı isim değiştiren ama illegal niyetinden asla vazgeçmeyen DEM’i kapanmaya götürür mü?
Kadim Türk Devleti bir akıl ortaya koydu ve “terörsüz Türkiye” vurgusu yaptı. Bu sandığımızdan daha derin daha kapsamlı bir operasyon gibi görünüyor. Teröre açılan tüm kapılar kapatılacak, terörle münasebeti olan herkesle hesaplaşılacak yani “terörsüz Türkiye” için evvela “terörsüz meclis” şartı esas alınacak diye düşünüyorum.
Bugüne kadar sınır ve sınır ötesi operasyonlarla terörle mücadele eden Türkiye, kendi yüzyılında bu stratejiyi değiştirerek aşağıdan yukarıya/ içeriden dışarıya yönelik operasyon çekiyor. Kartlar açık! Bu süreçte barıştan yana değil; kandilden yana olanlar adaletin boyunlarına geçireceği urganı yağlıyor.
TBMM için tarihi fırsat!
Parti sıfatıyla terör lobisi gibi faaliyet sürenler, onlarca suçtan yargılanan adamlar(!) gazi meclisimize, amirlik, memurluk gibi mevkilere getirilmiş olsalar bile derdest edilmeliler ve en nihayetinde nitelikli bir tane adamı kalmayan DEM meclise girememeli... TBMM nitelikli partilerle yasama gücünü beka dönemecinde ortaya net bir şekilde koyabilmeli...
Terör, Türkiye’de hüküm süremez!
Zalim güçler, tarih boyunca zaman ve mekan tanımadan ırk, inanç ve menfaat üzerinden zulmettiler. Seçtikleri coğrafyalarda o coğrafyanın halklarına hayatı zehir ettiler. Bugün de aynı doğrultuda zulüm, devletleri ve halkları devşirmeye, köleleştirmeye, ben de kılmaya çalışıyor! Hatta “Güçsüz mü bir insan onu kardeşleri yer!” hırsıyla ne kan bağı ne de asabiyet tanıyor. Esasında bugün her coğrafyada zulümler yaşanmakta ve bu zulmün müsebbipleri daha önce kendilerine muhtaç kıldıkları devletlerin bugün ‘kendi göbeğini kendi keser hale gelmesini’ hazmedemiyor.
Gazze’de yaşanan soykırımda binlerce insan katledildi. İmani bakımdan hiç kimseyle kıyaslanamayacak derecede güçlü olan o halk, yalnızca devlet ve lider zafiyeti yüzünden bu durumda... Hedefi Türkiye olan zulüm ve terör, faaliyetlerine ülkemizde de devam ediyor ama başarılı olamıyor! Çünkü Türkiye’yi; Filistin, Lübnan, İran gibi devletlerden ayıran fark lider ve güç dengesi...
Her yerde olabilen terör, her devlette hüküm süremiyor.
Barıştan kardeşlikten yana olmayan başı bozuklar, istiyorlar ki; bizim de başımız bozulsun! Dünyada birçok halk, Türk’ün kanatları altında kendini güvende, eminde ve evinde hissederken, bu yüce kanatları kırmak isteyen biçarelerin anlayacağı yegane dil, yargıda mahfuz!
Semalarımızın ucunu bucağını hesap etmeden havalananların çakılmaları muhakkak! Kaç bin yıllık şanlı tarihimizi saymaktan aciz kalan sefiller, bu şerefli tarihin talihlisi olmak yerine; bu tarihin içinde Kürdistan gibi talihsiz bir milat planlıyor. Bilakis bir milat olacaksa o da şehit aileleri ve şehit çocukları için huzurun miladı olmalı! Bunun için de hiçbir meşruiyeti kalmayan DEM Parti kapatılmalı!