Turizm sezonunu açmaya niyetlenen Kültür ve Turizm Bakanlığı bir genelge yayınladı.
“Ben 1919 senesinde Samsun’a çıktığım gün elimde, maddi hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk Milleti’nin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran, yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu milli kuvvete, bu Türk Milleti’ne güvenerek işe başladım.”
ATATÜRK
Bundan 30 yıl önce askeri eğitimde bize “Nizami çökme” diye garip bir hareket öğretmişlerdi. Yani, düşman uçaklarını gördüğünüzde sağ adımı ileri atıp, sağ elinizi dizinize koyup, sol elinizde tüfek olduğu halde yere çöküp kapaklanmayı öneren bir hareketti. 1950’lerde ABD Ordusu’nun kullandığı ST710 adlı Sahra Talimatnamesi’nden alınan bu hareketi biz çok saçma bulup, “Düşman uçağına dur, bekle ben nizami çökeyim, sen daha sonra gel mi” diyeceğiz diye eleştirirdik. Bu uygulamanın hayatın gerçekleriyle de uyuşmadığını savaşta uygulanamaz bir hareket olduğunu düşünürdük.
Kitaplarda yazanlar, hayatın gerçekleri ölçü alınarak yazılsa da çoğu kez, birbirine uymaz. Kanunlar, yönetmelik ve emirler de böyledir. Siz hiç bakmayın “Emir, demiri keser” gibi sözlere. Emirler her zaman, her şeyi yaptırmaya yetmez.
İnsanlar inanmadığı şeyleri zor yapar.
Turizm sezonunu açmaya niyetlenen Kültür ve Turizm Bakanlığı bir genelge yayınladı. Altında da Bakan Mehmet N. Ersoy’un imzası var. Turizm sezonu için daha önce bir tarih veren, sonra bunu mecburen başka tarihe öteleyen Bakan Ersoy biraz acele etti galiba. Bir an önce sezon başlasın da, uçaklar vızır vızır uçsun, oteller ve tatil köyleri tıklım tıklım dolsun, restoran ve kafeterya gibi yerler cıvıl cıvıl olsun istiyor her halde üstad(!)
(Malum, sektörde en kıdemli olduğunu söylemişti. Ondan daha kıdemliler var.)
Uçakçılar, acente ve otelciler, tıkır tıkır para kazansın. Kazansın da nasıl olacak bu.
Bakan imzalı genelge
Sezonu başlatabilmek için yayınlanan “Konaklama Tesislerinde Kontrollü Normalleşme Süreci” başlıklı bu ayrıntılı genelgedeki bazı ifadelere bakalım.
Genelgede deniliyor ki:
“Kontrolü normalleşme süreci (Neye ve kime göre?) aşamasına geçilmiş bulunmaktadır. Salgına karşı verilen başarılı (!) (Evet, başarılı ama yetmez) mücadele sonrasında, seyahat ve turizm faaliyetlerinin sağlıklı bir süreç içerisinde yeniden başlatılması öngörülmektedir. Bu kapsamda, turizm faaliyetlerinin güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi amacıyla, halen faal olan (Faal olan yerler neresidir?) veya faaliyete geçecek olan konaklama tesislerinde, aşağıda belirtilen önlemlerin alınması ve sürekliliğini sağlanması gerekmektedir.
Biz de diyoruz ki;
Güvenli ve sağlıklı faaliyet için, ortamım pirüpak olduğu asla söylenemez. Hangi tedbiri, nasıl alıp ve uygulayacaksınız?
Açtım, dediniz açamadınız. Açacağım derken yüz binleri yollara düşürmenin nasıl sonuç doğuracağını düşününüz.
Genelgede deniliyor ki;
“Turizm işletmelerinin faaliyetleri sırasında, ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından ilan edilmiş olan tedbirlere tam olarak uyulur.”
Biz de diyoruz ki;
Uyulur, ifadesinden zorunlu değilsiniz gibi bir anlam çıkabilir. Veya bir amir hüküm gibi de algılanabilir. Ama bu işler istekle değil, inanmakla ve eğitimle olur bence. Henüz toplum bu işin çok ciddi boyutları olduğuna inanmıyor ve gerekli bilgi ve eğitimi almaktan uzak duruyor.
Kurallar protokole bağlandı
Genelgede deniliyor ki;
“İşletme genelinde COVID-19 ve hijyen kurallarını/uygulamalarını kapsayan bir protokol hazırlanır, protokol düzenli aralıklarla değerlendirilir, uygulamada karşılaşılan sorunlar, getirilen çözümler ve kamu kurum veya kuruluşlarınca uygulamaya konulan tedbirler dikkate alınarak güncellenir. “
Biz de diyoruz ki;
Bu işler protokolle olmuyor. Bu protokol hazırlama işi kolay, yazılanları hayata geçirebilmek zordur. Bunu yapabilecek gücünüz yoksa, sizin sezon açmanız turizme değil, hastalığın yayılmasına hizmet eder, Allah korusun ölümler artar.
Genelgede deniliyor ki;
“Hastalık şüphesi gösteren misafir veya personel belirlenmesi halinde, yetkililere haber verilir, sağlık kuruluşu tarafından hasta devir alınıncaya kadar izole edilir,”
Biz de diyoruz ki;
Bir otele gelen kişinin hastalıklı çıkması, o kişinin hastalığı aile bireylerine ve de birlikte seyahat ettiği birçok insana bulaştırmaz mı? Orada kalan diğer misafirlerin sağlığını bozmaz mı? Otellere girişlerde sağlık veya koronavirüs karnesi istemek yerine, insanları geldiği ülke veya şehirlerde uçağa veya otobüse binmeden kontrol edip, sağlıklı ise yolculuğuna izin verilmesi çok daha doğru olmaz mı? Otele kadar gelen kişi sağlıklı değilse, tehlikeyi yayıp gelmiştir.
Misafir kabulünün şartları
Genelgede deniliyor ki;
“Konaklama tesisleri, sosyal mesafe kuralları korunarak belirlenmiş kapasitede misafir kabulü yapar.”
Biz de diyoruz ki;
Bu durumu kim, nasıl ve hangi zaman aralığında denetleyecek. Siz bu kadar elemanı nereden bulacaksınız. Daha çok para kazanmak isteyenlerin bu isteğini nasıl bertaraf edeceksiniz?
Genelgede deniliyor ki;
“Misafirlerden son 14 gün içerisinde bulunduğu yerlerin, varsa kronik rahatsızlıklarının, COVID-19 geçirip geçirmediklerine ilişkin bilgilendirme istenilir.”
Biz de diyoruz ki;
Son 14 gün içinde kimin nerede bulunduğu, bir kronik rahatsızlığının olup olmadığı ve hastalığa yakalanıp, yakalanmadığı konusunda insanların doğru bilgiler vereceğinden şüphe etmek gerekiyor. Bu duruma karşı bir önlem aldınız mı?
Genelgede deniliyor ki;
“Tüm genel kullanım alanları sosyal mesafe planına uygun olarak düzenlenir, sosyal mesafeye ilişkin gerekli önlemler alınır, işaretlemeler yapılır ve plana uygun kapasiteden fazla misafir kabul edilmez.
.......
Tesis içerisinde çocuklara ayrılmış oyun odaları, çocuk kulübü, lunapark, oyun bahçesi-alanı gibi üniteler hizmete açılmaz.
......
Jimnastik salonu, spor salonu gibi ünitelerin hizmete açılması halinde rezervasyon sistemi uygulanır, kişi sayısı ve süresi sınırlanır.”
Kurallar ihlal edilebilir
Biz de diyoruz ki;
Genel kullanım alanlarında ne kadar önlem alırsanız alın, sosyal mesafe kuralı istemeden de olsa çok defa ihlal edilecektir. Adam, tatile gelmiş ve işin ciddiyetini unutma moduna girmiştir.
Çocukları 30 metrekarelik odalarda tutmak nasıl mümkün olacak? Tatile gitmekteki amaç oyun değil midir?
Şayet spor salonunu açarsanız park ve oyun alanlarını da açmanız gerekecek.
Bakanlık genelgesi böyle uzayıp gidiyor.
Doğrusu her türlü ayrıntıyı düşünmüşler ama hizmet alanla hizmet verenin insan olduğu gerçeğini sanki unutmuşlar gibi. Kuralları, ‘idare edin’ ‘birazdan bir şey olmaz’ gibi, bize özgü bir anlayışla ihlal edenleri ne yapacağız? Her müşterinin, her personelin başına bir görevli dikecek halimiz yok ki. Görevlileri de kontrol için başka görevliler de gerekebilir. Yani işin bu tarafı en büyük sorun olmaya aday. Genelgenin son cümlesinde “Bu genelge sürece bağlı olarak zaman içerisinde güncellenecektir. Bilginizi ve gereğini rica ederim.” Bu genelge çok su kaldırır. Yazılanlarla, yapılanlar her zaman denk düşmez. Yasa ve kurallar ihlal edilmek içindir diyor ve sözü şöyle bitiriyoruz.
Bizde yasak ne yazık ki üç gün sürer.
Umarım ben yanılırım ve öyle olmaz.
Sağlıklı günler Türkiye’m...