Güneydoğu'dayız...Ve 'bilen bilmeyenlere anlatsın' bilinci ile masal tadında Siirt diyelim mi bugün? Diyelim de her zerresi dünyaya bedel güzel ülkemin gidilmedik, yeri kucaklaşmayan bireyi kalmasın...
Binlerce yıllık yüreğine sayısız medeniyeti, zihinlere kazınan hikayeleri, insanoğluna ışık tutan efsaneleri, kalplerden dillere oradan sazın tellerine akan türküleri sığdıran üç dilli ey kadim Siirt; varlığın, birliğin ve dirliğin daim olsun...
Botan Vadisi’ne şöyle bir baktığınız zaman çiçeği burnunda gelin misali salınarak gezinen Botan Çayı’nı gerdanlık misali boynuna, koynuna, yüreğine dolayan dağlarının keyfini bir sen bilirsin bir de adım adım arşınlayıp içine soluyan...
Anlayacağınız “sihirli kutu” misali Siirt. Çok sade ve mütevazı kapısını yeter ki aralamaya niyetli olun! Siirt’ten adım attığınız an buram buram Anadolu’yu, doğudan yayılıp dünyayı aydınlatan sıcaklığı, bereketli Mezopotamya’yı, efsanelerin gizemini, sokakların tarihi yansıtan sesini iliklerinize kadar hissederek anında ‘Huzur Denizine’ dalıyorsunuz....
Tanrı’nın kendisine sunduğu bereketli nefesini Siirt’e keyifle üfleyen Tabiat Ana’nın mucizelerini şehrin her zerresinde görebilirsiniz.
Toprağından boy veren memleket kokulu ürünleri ve bu ürünlere dokunan cefakar elleriyle emek verenleriyle ayrı bir güzeldir, ayrı bir özeldir Siirt...
Ziyaretçilerine üç dilli ve binlerce yıllık şefkatli yüreğini açarken beklediği sadece samimiyet, vefa ve sadakatle sevilmektir Siirt’in, Siirtlinin...
Çok şey değil sadece gözünün içine bakanı, hiç tereddüt etmeden elini uzatanı, yüreğine dokunanı, kendisini anlayanı, ayırt etmeden kucaklayanı, derdine çareler arayanı, sevinciyle coşarken yeri geldiğinde de gözünün yaşını sileni istedi her daim Siirt..
“Mekanları cazip kılan içindeki insanlardır” manevi çizgisinde düşünürsek ülkeleri ve illeri dışa tanıtma konusunda da doğru insanlar çok önemli...
Pek çoğumuzun adını çeşitli vesilelerle duyduğu fakat bir türlü gidemediği kadim Siirt ile kavuşmalara ve ilk adımların atılmasına Vali Ali Fuat Atik’in sebep olduğunu bilmeyen yok. Ve Vali Atik’i tanımayan yok.
Söz Vali Atik’ten açılmışken yakın geçmişte yazdığım “bir vali düşünün yakamoz misali” başlıklı yazımdan kendisine dair birkaç cümleye yer vermek istiyorum müsaadenizle...
“Düşünün bir vali hem devletini hem kurumunu hem de sorumluluğunu aldığı makamını layıkıyla temsil ediyor... Bunları yaparken makamının yanı sıra yayladaki çoban, tarladaki maraba, kucaklayan abi, saygıyla eğilip el öpen evlat, inşaattaki işçi, pazardaki esnaf, dezavantajlı grupları duyan yürek olmayı da unutmuyor.
Vali Atik; sen bir adım atsan sevgiye ve ilgiye susayan Siirt sana bin akardı! Bunu bildiğin halde sen; ruhunla, zihninle, emeğinle, alın terinle, uykusuz koşturmalarınla bir değil var gücünle akmayı seçtin.... Gülen gözlerde güç bulan ve vatandaşını kazanmayı misyon edinen nice idarecilere...” demiştim Siirtlilerin yüreğindeki Vali Atik sevgisini anlatmak için.
Yüreğinde barındırdığı nice kültürü sevgiyle ve saygıyla kucaklayan ey Kadim Siirt; seni sevenlerle daim ol...