Son günlerin sıcak konusu Trump'ın serbest ticareti gümrüklerle tehdidi, geniş kesim tarafından ticaret savaşı olarak adlandırıldı. Bazılarıysa bunun Çin'e karşı bireysel bir hınç olduğunu açıklamaya çalıştı.
Trump’ın politikaları arkasındaki gerçek ihtiyacı göremeyenlerin sıklıkla başvurdukları iki yöntemden bahsediyoruz aslında. Yorumcuların bir kısmı Trump’ın kararlarını kişiselleştirerek, diğerleriyse agresifleştirerek açıklamayı bir alışkanlık haline getirmiş durumdalar. Oysa Trump’ın kararlarının hepsinin Amerikan ekonomisinin ihtiyaçlarına cevap vermeye dönük ve doğrudan ülkenin ekonomisiyle ilgili olduğu görülüyor.
Bu arada Trump tarafından uygulamaya konan politikaların “Amerikan politikası” yerine “Trump politikası” olarak adlandırılmasının sosyolojik temelinin araştırılmasına ihtiyaç duyulduğu görülüyor. Ya da araştırılmak yerine Trump’ın bir şekilde kabul edilemediğinin açık bir mesajı olarak ele alınması uygun görülüyor.
Aslında bütün meselelerin merkezinde de bu ilişki yatıyor; Trump’ın kabul görmesi. Trump’ın kabul görmesinin ancak ve sadece tek bir şartı vardır; ekonominin iyi gitmesi.
Trump’ın geliştirdiği politikalar ülkesinin ekonomisini canlandırmaya veya güçlendirmeye yöneliktir. Bunlar Trump değil Amerikan politikasıdır aslında. Yani ABD için geliştirilen politikalardır. Tutması Trump için de önemlidir. Fakat asıl merkezde olan ABD kendisidir. Trump’ın bu bakımdan mahallenin delisi gibi ele alınması kapitalist ikiyüzlülüğüdür. Madem seçtiniz adam gibi arkasında durun demek daha doğrudur.
ABD’de ekonominin iyi gitmesi enflasyonun mevcut %1 civarı olan seviyesinden %2 seviyelerine yükselmesi anlamına gelir. 2008 krizinden bu yana ortaya konan tüm çaba, deflasyona düşmemek ve sürdürülebilir bir enflasyon seviyesi elde etmektir.
FED’ in politikaları da bu temel amaç etrafında gerçekleşir. Fakat klasik teoriler ABD ekonomisinin ihtiyaçlarını karşılayamadığından ve yeni teori çalışmaları henüz emekleme aşamasında olduğundan iktisat bilgisi yetersiz kalmış sorun 2008’den bugüne kadar sürmüştür. ABD’deki siyasi karakterlere şöyle bir bakınca sorunu çözecek tek kişinin de Trump olduğu görülmektedir. Elbette Trump’ın getireceği çözüm veya çözümler diğer ülkelerin aleyhine olacak ve hormonlu ekonomilerde bir daralma görülecektir. ABD ekonomisinin sorunları bu dışsal negatiflikler oluşmadan çözülemez.
Trump’ın “enflasyon savaşı” da bu yüzden “ticaret savaşı” olarak adlandırılmaktadır. Çünkü FED enflasyon elde etmek için her faiz artırışında USD yukarı yükselmiştir. Her kur yükselişinde özellikle Çin ve diğer gelişmekte olan ekonomilerden ithal edilen mallar ucuzlamıştır. Ucuzlayan mallar, FED’ in para politikasının aksine enflasyon değil deflasyon sonucu vermiştir. Yani FED faiz artırdığında ABD deflasyon ithal etmektedir. Trump fiyatları yükseltmek için kendince en uygun çözümü bulmuştur. Onu uygulamaya çalışmaktadır.
Gerçekten bir ticaret savaşı çok daha şiddetli olur. İki tarafa da zarar verir. Hormonlu ekonomilerde rejim değiştirecek etkiler ortaya çıkabilir.
Bu haliyle bakınca olan biten olsa olsa enflasyon savaşıdır.