İhtiyacın tespitinde amaç, Türkiye'ye kaldıramayacağı maliyet yüklememek ve ekonominin bunaldığı dönemde çözüm üreten, istihdam yaratan, ihraç kabiliyeti taşıyan bir iş modelini finansal çeşitliliği ve derinliği besleyerek anlamlı platforma taşımaktı.
Tasarruf finans iş modeli hızlı bir büyüme ve artan firma sayısıyla son birkaç yılda tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Hatta kalabalıklaşma (kalabalık ifadesini tek başına sayısal bir aşırılık anlamında değil, fakat göze gelecek büyüklük manasında kullandığımı belirtmek isterim) ve çeşitlenen uygulamalarla bir sektör ortaya çıktı. Dahası sektör kaynaklı olumlu/olumsuz türlü faktörden çok tek başına bu kalabalıklaşmanın mevzuat ihtiyacını kaçınılmaz kıldığı şeklinde bir imaj oluştu.
Bu imaj üzerine bir takım stratejiler tartışmadan evvel mevzuatın teklif ettiği kurumsallık unsurlarının tam yerinde olduğunu ve açacağı yeni ortamın fevkalade olmasını beklediğimi söyleyebilirim. Belki konut finansmanı pazarında sektörün yüzde 2’lik payı yüzde 10-20 seviyelerine rahatlıkla ulaşacaktır (buraya (sadece konut finansmanı özelinde de olmamak üzere) bir nokta değil fakat virgül koyduğumu düşünün, gene geleceğim bu konuya). Mevzuata olan ihtiyacın çok öteden hatta henüz iki firma ile sektör temsil edilirken dahi gündeme getirildiğini, naçizane az sayıdaki araştırmacıdan biri olarak doktora tezimden itibaren akademik çalışmalarımda bu ihtiyacı ön plana aldığımı belirtmek isterim.
İhtiyacın tespitinde amaç, Türkiye’ye kaldıramayacağı maliyet yüklememek ve ekonominin bunaldığı dönemde çözüm üreten, istihdam yaratan, ihraç kabiliyeti taşıyan bir iş modelini finansal çeşitliliği ve derinliği besleyerek anlamlı platforma taşımaktı. Sektörün de hangi saiklerle olursa olsun mevzuat için güçlü talepleri vardı. Bugün bu ihtiyacın karşılık bulduğunu görmek sektörün daha sağlıklı gelişmesini beklemek için gerçekten yeterlidir.
Bu değerlendirmeye rağmen mevzuat çalışmalarının iletişimini biraz iyileştirmekte yarar gördüğümü söylemeliyim. Öncelikle bu konuda demeç veren irade veya haber yapma biçimi ısrarla kötü tecrübelere referans vermeyi tercih ediyor ki artık bunlar aşılmalıdır.
Daha önemlisi, mevzuatın, getirdiği kurumsallık ve teklif ettiği analitik yaklaşım üzerinden iletişiminin sağlanmasıdır ki neredeyse sadece öngörülen kuruluş sermayesi tutarıyla gündeme getirilmesi eksikliktir. Üstelik bu tutar herhangi bir tutardır ve gerçekten büyük vizyonlar sunmak üzere bu yatırımın içinde olanlardan karşılaması beklenir.
Gerçek şudur ki sektörün yüzde 90-95’i 6-7 firmanın elindedir ve bu firmaların ilgili sermaye gereğini karşılayabilme potansiyeline sahip oldukları değerlendirilmektedir. Ama ilginç olan ve meseleyi sektörün de gündemine çeken, tutarın, düzenleyicilerin tasarruf fonu dengesi ile sermaye ilişkisi arasında gözettiği ayrımı yansıtmadığı düşüncesidir. Mevzuat sonrası girişlerin önünü açacak seviyelerin daha anlamlı olacağını tartışmak için birçok argüman da mevcuttur. Bu konu kanunlaşma sürecinde sanırım değerlendirilmeye devam edecektir.
Ancak ve bugün için hepsinden önemlisi, 100 milyon TL’lik sermaye şartının “bütün hikâyeyi ve görünen fotoğrafı” değiştirebilecek stratejileri harekete geçirmeye yetecek bir büyüklüğü ifade etmesidir. Bunu biraz mevzuatın başarısı ve sektörün kabiliyetleri yönünden açmak isterim.
Mevzuatın başarısı ister istemez, sektörün bütününün anlamlı stratejiler eşliğinde köprünün diğer tarafına geçirilmesiyle güçlü şekilde ilişkilidir. Bu ilişkinin pazar payı ötesindeki veri üretimi, ölçek oluşumu, cari istihdam ve üretilen sözleşmelerin muhatapları gibi birçok değişkene yaslandığını belirtmeye sanırım gerek yoktur. Bu bakış açısıyla tüm mümkün stratejilerin önünün açılacağını da değerlendirmek gerekir.
İşte, tam da bu noktada kalabalık algısını yıkacak geniş bir konsolidasyonu, yapıcı ve sistematik bir liderlik ve üstün bir vizyonla birleştirmek tarif ettiğim “büyük etki”yi ortaya çıkarmak için en akıllı strateji olabilir. Sektörün bunu gerçekleştirebilecek kapasitesi vardır. Dahası bunu başardığı andan itibaren ortaya çıkacak sinerji daha önce virgül koyduğum pazar yapısını çok geride bırakacak potansiyel taşıyabilir. Üstelik sektör kendisinden umulmayanı başararak bütün olumsuz değerlendirmeleri boşa çıkaracağı gibi ana aktörünü yaratacaktır. Bu strateji üzerine düşünülüp sindirildikten sonra kimsenin kaçırmayı göze alamayacağı bulunmaz bir fırsattır.
“Tasarruf finans problemi”ni “tasarruf finans fenomeni”ne döndürmeyi dünya için mümkün kılacak strateji budur.