TÜRKİYE-ABD ile Suriye'de 'güvenli bölge' temasları sürerken gündemdeki tartışmalarda ve yorumlarda bir kavram kargaşası yaşanıyor.
Fırat’ın doğusuyla ilgili olarak gündeme gelen güvenli-tampon bölge ve barış koridoru kavramları aynı şeyler olarak anlatan yazan bir çevre oluştu. Güvenli bölgeler askeri terim olarak kontrol ve güvenliği bir güç tarafından sağlanan bir alandır. Tampon bölgelerde ise iki tarafı birbirinden uzak tutan bir alan oluşturulur. Barış koridoru ise çatışmaların yaşandığı bölgelerden sivil halkın geçişini sağlayan genelde yollar ile oluşturulan bölgelere verilen addır.
Türkiye'nin iç savaşın ilk yıllarında 2011’den beri dillendirdiği ve ABD Başkanı Donald Trump'ın yeniden gündeme getirdiği "güvenli bölge" Türkiye ve ABD tarafından oluşturulması planlanıyor. Türkiye 32 kilometre derinlikte ve Türkiye-Suriye sınırında 460 kilometrelik bir hattı kapsayacak teröristlerden arındırılmış bir bölge kurulmasını istiyor.
TÜRKİYE TAMPON BÖLGE İSTEMİYOR
Türkiye stratejik karayolları da kontrol edecek Rakka ve Haseke'nin kuzeyindeki yerleşimlerini içine alan bölge, batıdan doğuya Sırrin, Ayn İsa'nın kuzeyi, Suluk, Resulayn, Tel Temr'in kuzeyi, Derbesiye, Amude, Kamışlı, Verdiyye, Tel Hamis, Kahtaniyye, Yerubiyye ve Malikiye'den geçen bir hatta Türkiye-ABD kontrolünde bir bölgede ısrarcı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan11. Büyükelçiler Konferansında Türkiye’nin planını net olarak ortaya koydu, “Türkiye, tribünden seyreden değil, hadiseleri yöneten aktör olmalı. Gerektiğinde zorlayıcı diplomasi gerektiğinde fiili güçle milli menfaatlerimizi savunacağız. Suriye’nin kuzeyindeki terör bataklığını kurutmak en öncelikli meselemiz. Sınırımızda kanser hücresi gibi büyüyen yapı yok edilmeli. Böylece Suriyeli kardeşlerimizin huzur ve güvenle yaşayacağı barış koridorunu kuracağız. ABD’den gerek PKK/YPG terör örgütünü silahlandırmaya son vermesi, gerek FETÖ elebaşılarını iade etmesi konularında net adımlar bekliyoruz. Kimse kimseyi kandırmasın. S-400’ler NATO’ya ve F-35’lere hiçbir zarar veremez.”
ORTAK İLE SİNİR HARBİ YAŞAMAK
Suriye’de oluşturulması planlanan güvenli bölge için ortak harekat merkezi Türkiye ve ABD arasında varılan anlaşmanın alanda nasıl uygulanacağını teknik olarak ortaya koyacak olan askeri bir merkez olacak. ABD'nin Avrupa Komutanlığı (USEUCOM), harekat merkezi hakkında "Sınırdaki ortak harekat merkezi için çabalar devam edecek" denmesi ABD tarafının işi uzatmalara götürebileceği yorumlarına yol açmakta. Milli Savunma Bakanı Akar, "Birleşik Müşterek Harekat Merkezi tam kapasite ile önümüzdeki hafta çalışmaya başlayacak" dedi. Türkiye bir an önce sonuç alınacak adımların atılmasını bekliyor.
UYGULAMAYA BAŞLANAN KONULAR
İlk olarak hava sahasının kontrolü ve kullanımında 14 Ağustos'tan itibaren de İHA'ları Türkiye uçurmaya başladı. Yine bir takvim masada ve uygulanıyor.
PKK’nın uzantısı terör yapısı YPG’nin oluşturulacak güvenli bölgeden çıkarılması ve ellerindeki ağır silahların toplanması konusunda anlaşma sağlandı. Tünel, mevzi ve benzeri tahkimatın hepsinin tahrip edilmesi konusunda ABD ve TÜRKİYE arasında anlaşma sağlandı. Türk ve ABD Silahlı Kuvvetleri arasında istihbarat değişimi plan çerçevesinde yapılacak.
PEKİ RİSKLER NELER?
Bugüne kadar resmi açıklama ile güvenli bölgenin alanının ne olacağı ortaya konmadı. Terör yapısının Suriye’de sonlandırılması ABD’nin ajandasında yok. ABD güvenli bölge içinde tampon bölgeler kurulmasını planlayabilir. Yine Kamışlı ve Haseke’deki rejim üsleri varlığından alan uygulaması bilinmiyor. Takvimde en belirgin olan her şeyin ağustos ayında başlayacağı yönünde. Diğer konu ise Münbiç’in durumu. TSK bu bölgede alan kontrolü sağlayabilecek mi?
Sorular aklımızda iken tampon bölge, güvenli bölge ve barış koridorunun iç içe olduğu dünyada benzeri olmayan uygulanamayacak bir model karşımıza çıkarsa Türk Devlet aklı ABD’ye rağmen “Bir gece ansızın” sözünü hayata geçirmelidir.