Bir hafta, on günlük sürede pandemi dönemindeki değişim, toplum olarak görmemiz gerekenleri göremediğimiz, yaşananları hiçbir şekilde değerlendiremediğimiz bir vurdumduymazlık içinde olduğumuzu gösterdi
Perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi. Yeni bir dalgayı “yol bekler gibi” bekliyorduk. Daha doğrusu, bizler her ne kadar, almamız gereken önlemleri konuşuyor olsak da, Kovid-19; “Siz hala farkında değilsiniz, normal yaşam çizginizde hayatınızı sürdürmeye ve bazı şeyleri iyice unutmuş gibi davranıyorsunuz ama, ben buradayım ve hiç gitmedim. Bilin ki, bu kez kendimi daha da sert hissettireceğim” ikazını, bir süredir dozunu iyice arttırarak dile getiriyordu.
Ve dediğini de yaptı.
Bu dönemde bizler ne yaptık; televizyonlarda, haberlerde “yayınlanan veriler gerçek mi, konusunu tartışıyorken, geride bıraktığımız hafta, on günlük süre içinde vaka sayıları, neredeyse, üç-dört misli arttı, vefat sayıları ise; yayınlanan rakamların yansıttığına baktığımızda nerdeyse iki katına çıktı.
Bir hafta, on günlük sürede pandemi dönemindeki değişim, toplum olarak görmemiz gerekenleri göremediğimiz, yaşananları hiçbir şekilde değerlendiremediğimiz bir vurdumduymazlık içinde olduğumuzu gösterdi
Türkiye geneli için yayınlanan, birçok yeri kızala boyanan, korona yansıtan haritaları, işin nerelere vardığını iyice göstermeye başladı. Bir süredir, başta Sağlık Bakanımız olmak üzere, uzmanlar, durumun gidişatının hızla olumsuzlaştığı ve bunun kontrol edilemez bir ortama doğru yol aldığını, alınması gereken önlemlerin, tavizsiz çok daha yoğunlaştırlması gerektiğini hemen hemen her konuşmalarında ısrarla dile getiriyorlar.
Kovid-19 artık her yerde var. Öncelikli olarak başta İstanbul olmak üzere birçok büyükşehirden haberlere yansıyan, sokaklarda, evlerde iyice korku ortamlarına dönüşen artan vaka ve vefat sayıları pandemide ne durumda olduğumuzun en net göstergesidir.
Bu durumda vatandaşlar olarak bizler neler yapıyoruz. Veya şöyle diyelim; işin bu denli ciddi bir şekile dönüşmesinden hangi sonuçlar çıkardık ve yapılması gerekenlere ne kadar uyuyoruz. Bunu burada soruyorum ve hemen bunun yanıtı ne olmalı diye düşündüğümde, çokça sorulan bir soru olduğunu ve sadece soru olarak kaldığının üzüntü veren yansımasına takılıp kaldığımı görebiliyorum. Bu ikazlar hep vardı ama, bu konuda, değil yapılması gerekenleri yapmak, kılımızı bile kıpırdatmadık. Hiçbir şey yokmuş gibi normal yaşamımıza devam etmenin rahatlığını sergiledik. Sokaklar, caddeler hala olabildiğince kalabalık. Haberlere yansıyan fotoğraflardan gördüklerimizle; eğlenmeye, en iyi koruyucularımızdan olan maskemizi bile, hala çenemizde, boynumuzda taşımaya devam ediyoruz. Sosyal mesafe konusunda da hiç dikkatli davranmıyoruz.
Mutlaka farkında olmamız gereken; Kovid-19’un her yerde, ama öncelikle İstanbul, Ankara ve İzmir’de saflarını iyice sıklaştırdığıdır.
Kısacası varlığını, gitmediğini, bizler böyle davrandıkça gitmeye de hiç niyetinin olmadığını haykırarak iyice hissettiriyor.
Son bir haftaya yansıyan ve günden güne hızla artan vaka sayıları, iyice ürkütücü duruma gelen vefat sayılarının üzerimize yükledikleri, korkunun çok daha ötesindeki bir şeyler.
Artık sözün bittiği yerdeyiz. Kovid-19 konusundaki bu yayılma, yeni bir dalga mıdır, bir “pik” noktası mıdır veya kış aylarında beklenen bir artış mıdır? Tam adı konmadı ama, endişeli gidişatı anlamak için son birkaç gündür açıklanan verilerdeki rakamlara bakmak yeterli olacaktır.
20 KASIM / Test Sayısı; 156.642, Hasta Sayısı; 5.103, Vefat Sayısı; 141
19 KASIM / Test Sayısı; 157.756, Hasta Sayısı; 4.542, Vefat Sayısı; 123
18 KASIM / Test Sayısı; 158.811, Hasta Sayısı; 4.215, Vefat Sayısı; 116
17 KASIM / Test Sayısı; 156.692, Hasta Sayısı; 3.819, Vefat Sayısı; 103
16 KASIM / Test Sayısı; 151.516, Hasta Sayısı; 3.316, Vefat Sayısı; 94
15 KASIM / Test Sayısı; 142.496, Hasta Sayısı; 3.223, Vefat Sayısı; 89
Açıklanan raporlarda göründüğü gibi, son günlerde hasta ve vefat sayılarındaki artış oldukça endişe verici bir hıza yükseldi. Bu hızlı değişim korku dolu bekleyişin üzerimizdeki ağırlığını iyice hissettirmeye başladı.