Silifke yansımalarına geçmeden kamu spotu niyetine huzurdan, güçlenmekten, büyümekten, el birliğiyle sorunları aşmaktan yana bir mesaj vermek gerekirse "ihtiyacımız olan tek şey birbirimizi tanımak" diyorum...
GAP Gazeteciler Birliği’nin düzenlediği Adana-Silifke ziyaretleri vesilesiyle on şehirden basın ve medya emekçisi yollara koyulduk...
Merkez üssümüz ve ev sahibimiz Silifke idi... Laf aramızda onca yıldır yollarından geçip gittiğim Silifke’nin yoğurdundan başka bir şeyini bilmezdim... O da yemişliğimden değil şarkılardan bildiğim kadarıyla...
Silifke yansımalarına geçmeden kamu spotu niyetine huzurdan, güçlenmekten, büyümekten, el birliğiyle sorunları aşmaktan yana bir mesaj vermek gerekirse “ihtiyacımız olan tek şey birbirimizi tanımak” diyorum... Ki önümüzdeki günlerde “birbirimizi tanıyarak acıları dindirmek ve kenetlenmek” üzerine anlamlı birkaç sosyal çalışmayı hayata geçireceğimizi de buradan ilk kez duyuruyorum...
Evet Doğu ve Güneydoğu illerimizden gelirken ilk durağımız Adana oldu. Onurumuza verilen öğle yemeği vesilesiyle hepimiz Adana’da buluştuk. İş insanı Halil Arslan’ın verdiği yemek bir nevi minyatür çalıştay gibiydi. Lezzetli Adana yemeklerini iştahla öğütürken bir yandan da şehirlerimize dair mesleki analizleri masaya yatırmıştık... Bu arada Adana sokaklarını saran portakal çiçeklerinin mis kokusu halâ burnumda... 2019’da katıldığım Portakal Çiçeği Festivali’ni anımsamıştım ciğerlerime soluduğum kokuyla...
Adana sonrası dümeni Silifke’ye çevirdik “araçlarınızı dikkatli kullanın ve yolda oyalanmayın akşam yemeğinde Silifke Belediyesi’nin misafiriyiz” diyerek.. Silifke’de başta bizi yalnız bırakmayan Silifke Kaymakamı Namık Kemal Nazlı, Silifke Belediye Başkanı Sadık Altınok, denize sıfır muhteşem manzarasıyla mutlaka gidilmesi gereken Mediterranean Otel, Silifke Ticaret Odası Başkanı Nurettin Kaynar olmak üzere birbirinden değerli ev sahiplerimiz vardı... Silifke’de bir diğer ev sahiplerimiz de mesleğin duayenleriydi. Bölgenin a dan z ye kültür deposu olan eğitimci-yazar Rıfat Karaduman ve Silifke’nin değerli kalemi Sadık Civelek sağolsunlar her an yanımızdaydı...
Evet Silifke’de gözlerimizi açtığımız ilk günü Dağlık Kilikya ve Olba’da geçirdik. Neredeyse bir gün boyunca sayısız eseri ve yapıyı gezdik. Bir Ege çocuğu olarak itiraf etmeliyim ki Silifke’de gezip gördüğüm tarihi yapılar Ege Bölgesinde yer alan eserlerden daha zengin ve daha canlı... Yapılar adeta nefes alıyor, hareket ediyor, kulağımıza hikayesini fısıldıyor ve dönemini yansıtıyor gibiydi... Dağ taş tarih kokuyordu hem de en antiğinden en afilisinden... Anıt mezarlar, Aşağı Dünya Ak Hayat Obruğu, Herakles’in Topuzu, Cambazlı Kilisesi, Zeus Tapınağı, devasa Antik Tiyatro, kehanet mabedi, antik çağdan kalma yollar, tarihi taş evler, figürler, eşyalar ve daha nicesi vardı... Tarih bitmemiş kaldığı yerden bizimle devam ediyor gibiydi... Ve güzel olan şey şuydu o alanda; tarih ve güncel hayat uyumla iç içe yaşıyordu... Bir yanda devasa tapınaklar az ötede seralar, üzüm bağları, ekili yerler, keçiler, insanlar... En ilgimi çeken de Silifke toprağının üst seviyede verimli olmasıydı... İlk bakışta her yer taş burada desem de tablonun detaylarına hakim olunca mucizeyi gördüm... Kayalardan ve minicik taşlardan bile ağaçlar, bitkiler, rengarenk çiçekler fışkırıyordu... Çilek, erik, üzüm, yer fıstığı, tropik meyveler başta olmak üzere Silifke de yok yok... Silifke Ticaret Odası Başkanı Nurettin ve yönetimini ziyaretimizde yapılan sunumlar ve aktarılan bilgiler karşısında doğrusu çok şaşırdım çünkü sadece yoğurduyla adını duyduğumuz Silifke meğerse ihracatta dünyaya açılan önemli kapılarımızdan biriymiş... Verimli topraklar, bilinçli yönetim ve tarım sayesinde Türkiye ile birlikte uluslararası sebze-meyve ihracatında üst sıralarda yer alıyor Silifke... Kaymakam Nazlı da geçtiğimiz yıl atanmış Silifke’ye. Ayağının tozuyla işleyişi ve eksikleri kavrayarak yerinde sosyal, kültürel, ekonomik adımları atmaya başlamış... Bir dönem Halfeti Kaymakamı olarak görev yapmasından dolayı Güneydoğu’ya aşinaydı ve Doğu-Güneydoğu basınını görünce hasret giderircesine büyük keyif almıştı... Bu keyfini de bizleri bir an olsun yalnız bırakmayarak fazlasıyla gösterdi...
Nüfusuyla, yüzölçümüyle, ticari ve kurumsal işleyişiyle pek çok ili geride bırakan Silifke neden il statüsünde değerlendirilmiyor doğrusu enteresan...
Özetle Silifke’ye dair anlatılacak çok şey var benden yana bu sebepten konuyu bir yazıya sığdırmak yerine bugünlük bu kadar diyerek önümüzdeki günlerde yeniden Silifke’de buluşmak üzere diyorum...