University of North Carolina - Chapel Hill'den tarih profesörü Cemil Aydın'ın Perspektif'te yayınlanan söyleşisinde bir yerde "içi boş Doğu-Batı veya İslam-Batı medeniyet çatışması tezlerinden uzak durmakta fayda var.
University of North Carolina - Chapel Hill’den tarih profesörü Cemil Aydın’ın Perspektif'te yayınlanan söyleşisinde bir yerde "içi boş Doğu-Batı veya İslam-Batı medeniyet çatışması tezlerinden uzak durmakta fayda var. Zaten bu tür medeniyetler çatışması tezleri, daha sonra batı karşıtlığı üzerinde, Türkiye’yi Rusya ve Çin ile bu iki ülkenin kendi halkları üzerinde zulmünü görmezden gelen bir stratejik işbirliği savunuculuğu ortaya çıkarmaktadır" deniliyor.
Aslında demek istiyor ki bu coğrafyada yüz binlerce insanın ölümünden sorumlu olsa da Batı'yla aramızı bozmak makul değil. Ama biz bozmuyoruz ki arayı...
Ayrıca ülkenin en büyük ekonomik partneri Rusya'yla veya bir süre sonra dünyanın en büyük ekonomisi olacak Çin'le ya da başka herhangi bir ülkeyle Türkiye'nin iş birliği buradaki yaklaşımla açıklanabilir mi? Stratejik iş birliğinden, iş birliği savunuculuğundan ne kastediliyor? Nükleer teknoloji ithali mi mesela? NATO müttefiki olarak Türkiye'ye Patriot satmayan, savunma teknolojisi vermeyen ABD politikası Rusya'dan S-400 alınmasına yol açmadı mı?
Yazıda şöyle bir şey var;
"Necip Fazıl’ın konuşmaları ve MTTB hareketinin dergileri ya da Kadir Mısıroğlu’nun yazıları bu iktidar dili hakkında daha fazla açıklayıcı olur ve bu açıdan AK Parti’nin MHP ya da Kemalizmle kurduğu fikir bağı ve ittifak çok şaşırtıcı olmamalı". Burada Mısıroğlu üzerinden Kemalizm'le ittifak hatayla söylenmiş gibi.
Mülakatı yapan kimse bir soru sormuş. "Bugün oluşan iktidar dili ve onun toplumsal-entelektüel yansıması Necip Fazıl’la Mehmet Akif’i yoğun bir şekilde beraber tüketiyor. Siz ikisinin bir araya gelmesini nasıl değerlendirirsiniz?" diye... İkisinin arasında uçurum var gibi sorulmuş. Peki, tükendiklerini nereden çıkarıyorsunuz? Mülakat yapan biri, bu tarzda yönlendirici, kanaat içeren bir soru sorabilir mi?
Gelelim mülakata başlık olarak seçilen "Sağcı Enkaz İslamcılığa Boca Edilemez"e... Bir kere siyasi analiz yapılmaya çalışıyorsa "enkaz" kavramı kullanılmamalı. Bilimsellik içermiyor çünkü. Önce Batı'nın demokratik değerlerini savunup sonra demokrasi tarihinde mütemadiyen tercih edilmiş bir sağı "enkaz" olarak değerlendirmek çelişkili. Halkın koyun sürüsüne benzetilmesine dair bir cümle var mı diye bakındım doğrusu.
Bilim adamının Siyasal İslam niye ortalıkta yok sorusu için ta 1965'te soldan alınan MTTB veya ülkücü geleneği yanlış bağlamlarla ele almak yerine öncelikle Milli Görüş çerçevesinden ele alması, misalen belediyecilikte '94 hareketinden başlayarak bir yakın tarih projeksiyonu çıkarması gerekiyordu. Bir noktaya getirip sonra "Siyasal İslam’ın kendisinin ne olduğu konusunda bir netlik yok" demesi de paradoksa yol açıyor.