Krakow'dan bahseden ilk tarihi kaynak 965 yılında Endülüs'ten gelip bölgeyi ziyaret eden İbrahim ibn Yakub'un yazdıklarıdır.
Krakow sakin bir şehirdir, merkezi çok yoğun bir yer değildir. Bugün sekiz yüz binlik bir nüfusa ev sahipliği yapar. İlginç bir şekilde yüz kilometre yarıçapındaki bir daire dahilinde ise sekiz milyon kişi yaşamaktadır.
Krakow'dan bahseden ilk tarihi kaynak 965 yılında Endülüs'ten gelip bölgeyi ziyaret eden İbrahim ibn Yakub'un yazdıklarıdır. Bir seyyah, bir tüccar veya casus olduğu konusunda tahminler vardır. Orta Avrupa hakkında yazdıkları kaybolmuş olup bu bilgiler ondan alıntı yapanlar sayesinde öğrenilmiştir. Aslen Yahudi'dir, İbrahim ibn Yakub olarak Müslüman ismi taşımasından ötürü sonradan Müslüman olmuş olmalıdır.
1038'de Kraków, Polonya devletinin merkezi olmuştur. 1241 yılındaki Moğol istilası sırasında şehir harap oldu. 1287'deki başka bir saldırı kısmen yeni inşa edilen surlar sayesinde püskürtüldü. Muhtemelen bu istilalara atıfla geliştirilen Lajkonik figürü, Polonya'nın Kraków şehrinin bir sembolü haline gelmiştir. Sivri şapkalı, Tatar'a benzeyen sakallı bir adam olarak tasvir edilen Lajkonik sembolü tren koltukları gibi birçok yerde görülebilir. Her yıl Corpus Christi'den sonraki ilk perşembe günü burada Lajkonik festivali düzenlenir.
Polonyalılarla ilişkilerimiz diğer Slav ülkeleri arasında özel bir yere sahip. Türkler tarihte Lehlerin bağımsızlık mücadelesine destek vermişler. Lehler arasında Osmanlıya sığınıp Osmanlı devletinde önemli rütbelerde görev yapanlar var. Bunlar arasında Nazım Hikmet'in anne tarafından büyük dedesi Mustafa Celaleddin Paşa, Sefer Paşa, İskender Paşa, Sadık Paşa, Murad Paşa, Ahmet Rüstem Bey, Kont Ostrorog, Ludomil Rajski gibi kimseler bulunur.
Teodor Rajski Osmanlı ordusunda görev yapmış, 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı'nda savaşmış bir asker. Bu savaşın sona ermesinin ardından İstanbul'dan Belgrad'a uzanan bir demiryolu hattının inşası üzerinde çalıştı. Bu dönemde kızlık soyadı Syroczyńska olan Józefa Rajska ile evlendi. En büyük çocukları kızları Janina İstanbul'da doğdu.
Krakow'a dönünce bugün Dluga Caddesi 31 numarada bulunan binada üç minareli bir ev yaptırıyor. Burada kıbleye dönük bir mihrabın yer aldığı ve kendisinin ezan okuduğu bilgisi var. Mısırlı bir eşi olduğu söylentisi olsa da buna yönelik bir kayıt yok. Torunu Ewa Mısırlı eşle ilgili bir bilgi olmadığını söylüyor. Aslında Rajski'nin karısı Józefa'nın minareli tasarım planlarında imzası var.
Geçen yıl Krakow'da vefat eden doğubilimci Jerzy Siemislaw Lątka, Rajski'nin torunu Ewa Prażmowska'nın büyükbabasının ikinci eşi hakkında hiçbir şey bilmediğini, ancak Teodor Rajski'den başkasının minareli odada namaz kılmadığını duyduğunu aktarıyor. Krakow'un resmi sitesinde yer alan tanıtım yazısında Rajski'nin İslam'a geçmiş olması muhtemel görünüyor, ancak bu sadece kendisi için mi yoksa karısı Józefa için mi geçerliydi, bu bir sır olarak kalacak deniliyor.
Bina bugün Dom Turecki yani Türk evi ismiyle anılıyor. Oğlu Ludomil Rajski de Osmanlı ordusunda Çanakkale Savaşı'nda görev yapmış bir pilot. Lakabı Effendi, Turek, yani Türk... II. Dünya Savaşı öncesinde Polonya hava kuvvetlerinin kumandanı oluyor. Binanın üzerinde de Ludomil Rajski'nin burada yaşadığını anlatan bir plaka konmuş.
Şehirde Türk izlerine dair bir başka iz ise Wawel Kalesi'nde bulunur. Buradaki müzede Jan Sobieski tarafından II. Viyana Kuşatması sırasında ele geçirilen büyük çadırın, Türk sancaklarının, seccadelerin bulunduğu birtakım eserler sergilenmektedir.
1886 yılında Leh Milli Komitesi’nin İstanbul’a gönderdiği bir mektupta Krakovya taraflarında "Santa Mariya" Kilisesi yanına Türk süvarileri atlarını bağlarlarsa Polonya için güzel günlerin geleceğinden bahsediliyor. Bir de Türk atları Vistül Nehri'nden su içtiği zaman Polonya tekrar bağımsızlığını kazanacak kehaneti meşhur olmuştur. 17. Yüzyıl'da yaşamış Ukraynalı kahin Mosij Wernyhora’nın kehanetidir. Ülkenin bağımsızlığını Türk birliklerinin Galiçya cephesinde görev aldığı Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra kazanması Polonyalılar arasında bunun gerçekleşmesi olarak değerlendirilmiştir. 535 subay ve 32 bin erden oluşan Türk kuvvetleri Uzunköprü ve Alpullu’dan hareketle 23 Temmuz 1916 tarihinden 1917 yazına kadar Galiçya cephesinde Rusya ile savaşan Avusturya-Macaristan'a destek vermek için sevk edilmiştir. Cephede 12 bin askerimiz şehit olmuş, yaralı askerlerimizin bir kısmı Krakow hastanelerinde tedavi edilmiştir. İdilbey İsmail Osman, Hüseyin Rasif, Abdurrahman Ahmed, Mehmed İsmail Hakkı, Raşid Mehmed, Ahmedoğlu Ahmed, Mustafaoğlu Ahmed, Abduloğlu Mustafa, Mehmedoğlu Ömer, Nazımoğlu İsmail, İsmail Hasan, Ali Osman, Yusuf Şaban Bekir burada defnedilmiştir. 1997 yılında bir anıtın dikildiği şehitlikte kayıtlara göre 53 şehidimiz bulunmaktadır.