Moody's, Türkiye'nin kredi notunu "Ba1"den "Ba2"ye düşürdü.
Gerekçe olarak da "kurumların direncindeki süregelen kayıp" ve "dış şok riskinin, yüksek borç ve siyasi riskler nedeniyle artması" gösterildi.
Aslında kimsenin umuru değil çünkü reyting şirketleri 2008 küresel krizinde bütün itibarlarını kaybettiler. Hiçbir kıymeti olmayan finansal varlıklara üç a şeklinde ifade edilen en yüksek notları verdikleri ortaya çıktı. Binlerce şirket iflas etti veya iflasın sınırına dayandı. Birçok insan mağdur edildi.
Bu yüzden güvenilirlikleri yoktur. Sürdürülebilirliklerinin tek bir dayanağı vardır. O da bazı fonların esas sözleşmelerinde yer alan ve yatırımcılarını tatmin etmek üzere belirli reyting seviyesinin üzerindeki ekonomilere yatırım yapacaklarını taahhüt eden bir maddedir.
Bu maddede çeşitli reyting kuruluşlarının kendi reyting skalalarının belirli bir seviyesinin üzerini gösterir. Buna göre üç b’nin altına yatırım yapmayacaklarını belirtirler.
Bu durum yatırım yapılabilir not kavramının oluşmasını sağlamıştır. Yoksa reyting kurumlarının metodolojisinde bu türden bir ayrım söz konusu değildir. Kredi derecelendirme uzmanı olarak belirtmem gereken bir konu da bu kurumların metodolojilerinin kimse tarafından bilinmediğidir. Hatta verilen notlara bakılırsa kendi metodolojilerinden kendilerinin de haberi yoktur diyebiliriz.
Moody’s notu görüldüğü gibi yatırım yapılabilir seviyede değildir. Bu yüzden de böyle bir esas sözleşme şartı taşıdığı için Türkiye piyasasından çıkmak durumunda kalacak bir fon yoktur. Bu nedenle piyasalarımız etkilenmeyecektir. Şunu belirtmek gerekir ki Moody’s ve diğerlerine göre Türkiye’ye vermek istenen asıl not B3’tür veya B-‘dir. Çünkü kararları tamamen siyasidir.
Bölgenin en gelişmiş ekonomisi, bölgenin en büyük ekonomisi, bölgenin en çok okur-yazarı olan ekonomisi, bölgede insan ömrünün en uzun olduğu ekonomi, bölgede en büyük altyapı yatırımlarının ülkesi, bölgede en büyük askeri güç, bölgede en kurumsal ekonomi hangisidir, gibi yüzlerce sorunun cevabının Türkiye olduğunu bir tarafa koyun, bir de verilen nota bakın, ironi gün gibi ortaya çıkacaktır.
Geçiniz bunları efendiler
Gelin bir de gerekçelere bakalım. Türkiye kadar dış şok risklerine dayanıklılığını ispatlamış başka bir ekonomi dünyada yoktur. Sayalım dış şokları; 17-25 Aralık süreçleri, terör saldırıları, jet krizi, AB ikiyüzlülüğü, Barzani referandumu ve 15 Temmuz ve bunlar gibi onlarcası hep dış şoktur. Mesela 17 Temmuz günü dükkânların açılıp faturaların kesildiği bir ekonomiden bahsediyoruz. Aynı gün borsanın dahi açık kaldığı bir ekonomiden… Dış şokun kaynağı yüksek borçmuş. Gördüğünüz grafikte gayrisafi yurtiçi hâsıla (GSYH) sırlamasındaki önemli ekonomilerin en düşük borçluluk seviyesine sahip olan Türkiye’nin merkezi hükümet borcunun GSYH’a oranı görülmektedir.
Bir de kurumların dirençlerindeki kayıp meselesi var. Gelin bir de son bir aydır başlıklara ve haberlere yansıyan kurum haberlerine bakalım.
·Türk Hava Yolları (THY), 2017 yıl sonunda 639 milyon lira net dönem karı elde etti.
·Pegasus, 501 milyon lira kâr açıkladı.
· TAV Havalimanları'nın cirosu geçen yıl 2016'ya göre yüzde 3 artarak 1 milyar 143 milyon avroya ulaştı.
·Şişecam 2017'de 1.2 milyar lira kâr açıkladı.
· Sabancı Holding, 2017'de yüzde 30.9 artışla 3.5 milyar lira net kâr açıkladı.
· Koç Holding'in net kârı 2017'de yüzde 41.9 artışla 4.91 milyar lira olurken, finans sektörü dahil toplam hasılatı yüzde 39.4 artışla 98.87 milyar lira oldu.
· Ülker, 2017 yılını 4.8 milyar TL ciro, 431 milyon TL net dönem kârı ile kapattı.
· Enerjisa Enerji'nin net karı yüzde 38 arttı,
· Tekfen 2017'de rekor ciro ve kâr elde etti. Tekfen Grubu'nun geçen yıl konsolide bazda net karı 770,7 milyon lira, aktifleri ise 9 milyar 367 milyon lira oldu
· Borusan Holding geçen yıl Nisan ayında açıkladığı 15.6 milyar lira konsolide ciro ve 1.3 milyar lira faaliyet kârı hedefine karşılık 17.1 milyar lira gelir ve 1.5 milyar lira kâr elde etti.
·Otokar'dan 2017'de 99,4 milyon lira net kâr.
· Ford Otosan'dan 1.5 milyar TL net kâr.
· TOFAŞ tek başına 2 milyar TL kar açıkladı. Oyak Renault, Mercedes, Toyota Türkiye kârlarının da TOFAŞ civarında olduğu ifade ediliyor.
· Koç Topluluğu şirketlerinden Otokar'ın, 2017 yılında net dönem karı yüzde 42,6 artarak 99,4 milyon liraya ulaştı.
· Turkcell'in 2017 geliri 17.6 milyar ve net karı 2.4 milyar lira olarak gerçekleşti.
· Türk Telekom, geçen yılı yüzde 12,6'lık gelir büyümesi, yüzde 18,0'lik faiz, amortisman ve vergi öncesi kar (FAVÖK) artışı ve 2,8 milyonluk abone kazancıyla tamamladı.
·Emlak Konut Türkiye gayrimenkul sektörünün 2017 yılında, yüksek faiz ve döviz kurundaki dalgalanmalara rağmen 1,4 milyon adedin üzerinde konut satışı ile bir önceki yıla göre yüzde 5 büyüdü. 2017 yılını 1,1 milyon metrekare brüt alana karşılık 7,7 milyar TL hasılat ile tarihinin en yüksek satış başarısını elde ederek tamamladı.
· Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları (KARDEMİR), konsolide olarak 2017 yılında net karının 251 milyon 504 bin 356 lira olduğunu bildirdi.
· BİM 2017'de çok güçlü bir performansa imza attı. % 23,5 düzeyinde bir büyüme ile rekor kıran BİM'in cirosu 24 milyar 779 TL olarak gerçekleşti. 2017 sonu itibarı ile BİM'in mağaza sayısı 6.765'e çıkarken, çalışan sayısı 42.000'e yaklaştı.
· Index Grup 2017 yılında yüzde 25 büyüme gerçekleştirerek net satışlarını 4 milyar 314 milyon TL'den 5 milyar 398 milyon TL'ye çıkardığını belirtti. Index Grup’tan 156 milyon TL kâr.
Bunlar sadece bazıları. Bir de bankalar var. Bankalar rekor karlılıklarını vergi sıralamasında göstermişti. Bankaların direnci düşmüyorsa firmaların da direnci düşmez.
İhracat rekoru ayrı bir mesele.
Cari açıktaki düşüş notun neresinde.
Büyüme rekoru hiç değerlendirmede yok.
Bir de gerekçeler arasında siyasi riskler var. Siyasi riskleri ortadan kaldırmak için siyasi partiler adeta seferber olmuş ve her türlü fedakarlığa razı olarak ittifak kurmaktalar.
Anlayacağınız bu artık spekülasyon olmaktan çıktı. Manipülasyon halini aldı. Manipülasyon dünyanın her yerinde suçtur. Dolandırıcılığın teknik ismidir.
Bugün itibariyle Türkiye’de her şey bedavadır. Reel efektif döviz kuru tarihi düşük seviyelerindedir. Piyasalar döviz cinsinden çok ucuzdur. Yabancı yatırımcının gözdesi olan konut keza çok ucuzdur. Bu ucuzlukta kim adı çıkmış kredi derecelendirme şirketlerini referans alır? Türkiye’ye yatırım fırsatını kaçıranlar pişman olurlar.
Türkiye artık ciddi hizmet üretebilecek bir kredi derecelendirme şirketi kurmalıdır. Üstelik metodolojisini açıklayan özellikte şeffaf bir yapı geliştirmelidir. Çünkü Türkiye para ve sermaye piyasalarında coğrafi risk dağılımının merkezlerinden birisi olduğu için kurumsal yapıyı tüm yönleriyle güçlendirmelidir. Türkiye, dünyanın en büyük tahvil pazarlarından birisidir. Gene İslami finansın dikkatini çeken birkaç ekonomiden birisidir. Dünyanın en büyük varlık fonlarından birisine sahiptir.
Özellikle İslami finans uzmanlığındaki bir kredi derecelendirme veya diğer adıyla reyting şirketimizi artık kuralım.