Ekim ayı, Suriye iç savaşı yaşandığı 8 yıl içinde en kritik zaman dilimi olmuş durumda.

Sahada bulunan küresel oyuncu ABD, bin civarındaki askerlerini kısa sürede alandan çekmeye başlayınca alan kontrolü için bir yarış başladı. Türkiye Suriye Milli Ordusu ile Barış Pınarı Harekatı ile 3 bin 600 km2 bir alanı kontrol etmeye başlayıp Fırat'ın Doğusunda askeri olarak yer aldı. ABD ile yapılan Ankara mutabakatı ile 120 saatlik bir zaman diliminde örgüt M4 karayolunun altına 33 km aşağıya silahlarını bırakarak çekilecek.

Suriye'de yer alan diğer küresel oyuncu Rusya, ABD'nin çekildiği bölgeleri rejim güçleri ve rejime bağlı milis güçleri ile doldurmaya çalışıyor. Terör örgütü YPG'nin elinde bulunan başta Münbiç olmak üzere Ayn İsa, Tel Temir, Tabka, Ayn Arap'a son günlerde Rusya ve Rejim yerleşmeye başladı. Örgütün varlığının devam ettiği alanlarda Tel Rıfat ve Arema'daki benzer süreç yaşanıyor.

Barış Pınarı Harekatı sadece Suriye'de alanda yeni bir tablonun ortaya çıkmasını sağlamadı başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere birçok aktörün yeni pozisyonlar almasına neden oldu. ABD terör örgütlerini korumaya devem ederken Türkiye'yi bölücü terör örgütü ile muhatap etmeye çalışıyor. Rusya Fırat havzasında etki alanını doğu hattına yaymaya başladı. Rejim ise tam kontrol sağlayamasa da terör örgütünün olduğu yerleşkelerin etrafında ya da eski üslerine konuşlanarak bayrak gösteriyor. Elbette İran kendisine bağlı milis unsurları ile belirli bir etki alanını Münbiç hattına yaymanın peşinde. Tam bir karmaşa durumu alanda var.

SORULMAYAN SORULAR

Sekizinci yılına giren Suriye iç savaşında evlerine dönemeyen 10 milyon Suriyelinin geleceği? ABD tarafından terör örgütüne verilen silahların ve mühimmatın ne olacağı? Alanda bulunan 10 bin üzerinde DEAŞ militanının ne yapılacağı? Suriye'nin toprak bütünlüğünün nasıl sağlanacağı? Bütün için kalan Suriye'nin eğer yazılabilirse yeni bir Anayasa ile seçimlere gidip gidemeyeceği? Sorular ardı ardına. Bu gerçeklikler önümüzde dururken Türkiye'nin oluşturmaya çalıştığı güvenli bölge engellenmeye çalışılıyor. Bir ülke düşünün 8 yıldır ateş altında, kentler darmadağın ve her evden kayıplar ve yaralılar var. Binlerce yetim çocuk. Kayıp insanlar. Bir ülke düşünün kaderini tek Türkiye'ye teslim etmiş durumda. Suriyeliler kendi bayrakları altında özgürce yaşamak isteyen bir halk tıpkı bizim gibi. Neden bu dillendirilmez? Neden bu haykırılmaz? Evet artık Aylan bebekler ölmesin diyoruz. Ya siz?